Filistin’e bir parmak bal

Filistin’e bir parmak bal

ABD Başkanı Obama, görev süresinin sonuna doğru BMGK’dan İsrail’in işgal yeleşimlerine yönelik kınama kararı çıkarttı. Daha önce benzer tasarıları reddeden Obama yönetiminin bu hamlesi önemli bir adım olarak görülse de pratikte değişiklik beklenmiyor.

Birleşmiş Milletler, cuma günü ABD tarihinde ilklere sahne oldu. ABD Başkanı Barack Obama’nın, Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’ndan (BMGK) İsrail’in Filistin topraklarında inşa ettiği yerleşim birimlerini yasadışı ilan eden bir karar çıkarma planı, önümüzdeki ay Beyaz Saray’ı devralacak Donald Trump’ın bütün çabalarına rağmen başarılı oldu. İsrail yanlısı Trump’ın Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi’yle yaptığı telefon görüşmesinin ardından, tasarıyı hazırlayan Mısır, BMGK’ya sunmaktan vazgeçtiğini açıklamıştı. Ancak karşı hamle gecikmedi. BMGK’nın dört üyesi Yeni Zelanda, Venezuela, Malezya ve Senegal, sürpriz bir şekilde aynı tasarıyı kurula getirdi. Devlet politikası olarak BMGK’ya sunulan İsrail aleyhindeki tasarılara karşı veto yetkisini kullanan ABD, ilk kez çekimser kaldı. Tasarı, 14 kabul ve bir çekimser oyla kabul edildi.

Bugüne kadar İsrail’in Filistin ve dğer Arap topraklarındaki işgalinin ve bölge halkarına yönelik saldırılarının kınanması ile Filistinlilerin haklarının tanınmasına ilişkin 74 öneri, ABD hükümetleri tarafından veto edilmişti. Bu vetoların dokuz tanesi, Barack Obama döneminde gerçekleşti. Son olarak geçen yıl “İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’da muazzam boyuttaki uluslararası hukuk ihlallerinin kınanması” konulu teklifi veto eden Obama yönetimi, ilk yılı olan 2008’de “Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkının tanınması” konulu bir tasarıyı, 2011’de ise İşgal yerleşimlerinin kınanmasına yönelik bir öneriyi veto etmişti. 15 üyesi bulunan BMGK’da, daimi üyeler olan ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin’in veto hakkı bulunuyor. Konseyde kararlar salt çoğunlukla alınırken, daimi üyelerden bir tanesinin veto etmesi durumunda, geri kalan bütün üyeler kabul etse dahi o karar geçerli sayılmıyor.

5 SORUDA OBAMA’NIN BMGK HAMLESİ

1-) Neden sekiz yıl bekledi?

Barack Obama 2009 yılında göreve başladığında, dış politikadaki en önemli hedeflerinden biri, Filistin sorununu çözüme kavuşturmaktı. Obama’nın işgal yerleşimlerini durdurma ve Filistin’le müzakerelere başlama konularındaki baskıları, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’yu bu yılın temmuz ayında Batı Şeria’da yeni yerleşim birimlerinin inşa edilmesini 10 aylığına durduran bir karar almaya itti. Ancak birkaç ay sonra İsrail, Doğu Kudüs’te üç bin yerleşim yeri inşa etme kararı aldı. ABD’nin tepki gösterdiği bu kararla iki ülkenin ilişkileri, tarihinin en gergin dönemine girdi. Ancak bu dönemde Obama, aynı zamanda İsrail’e sığınak delici mühimmat satışını onaylayan ilk ABD Başkanı olmuştu. Mart 2010’da Beyaz Saray’da yapılan Obama-Netanyahu görüşmesinde tansiyon yüksekti. Obama’nın yerleşimlerin askıya alınması kararının uzatılması ve genişletilmesi ile barış görüşlerinin tekrar başlaması yönündeki talepleri, Netanyahu’dan karşılık bulmadı. 2011 yılında ABD, BMGK’ya sunulan ve İsrail’in yerleşimler nedeniyle kınanmasını talep eden tasarıyı veto etti. 2014 yılında ise Obama yönetimi, İsrail’e yılda 1,8 milyar dolar askeri yardım yapılmasını sağlayan yasayı Kongre’den geçirdi. Sonuç olarak Obama, İsrail’le gerin ilişkiler yaşamasına ve kamuoyu önünde pek çok kez işgal politikalarını eleştirmesine rağmen, başkan olduğunda önüne koyduğu hedefte ilerleme kaydedemedi.

2-) Filistinliler nasıl karşıladı?

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, kararı “İsrail politikalarının yüzüne vurulan bir tokat” diye niteledi. Abbas, kararın iki devletli çözüme uluslararası desteği gösterdiğini belirtti. Filistin’in Gazze Şeridi bölgesinde yönetimi elinde bulunduran Hamas, BMGK kararını memnuniyetle karşıladı. Konuya ilişkin açıklamada bulunan Hamas Sözcüsü Fevzi Barhum, “Filistin halkının kendi topraklarında yaşama hakkı doğrultusunda oy kullanan Güvenlik Kurulu üyelerine müteşekkir olduklarını” ifade etti. Filistin’in BM Temsilcisi Riyad Mansur, kararın “İsrail hükümetinin yıllar süren işgali güçlendirme ve tek devletin olduğu bir durum yaratma çabalarının ardından geldiğine” dikkat çekti. İsrail’in bu politikalarına karşı yıllarca bir adım atılmamasınu ‘utanç verici’ olarak niteleyen Mansur, “Ancak bu oylama bizi yeni bir yola soktu” diye konuştu. Filistin Kurtuluş Örgütü Genel Sekreteri Saib Ureykat, “Bu uluslararası hukuk, medeni diyalog ve müzakere için bir zafer ve İsrail’deki radikal güçlerin toptan reddiyesidir” değerlendirmesini yaptı.

3-) İsrail’in tepkisi ne oldu?

İsrail’de Başbakan Benjamin Netanyahu, karara sert tepki göstererek Filistin topraklarında yerleşim inşa etmeyi sürdüreceklerini belirtti. Kararı ‘utanç verici’ olarak niteleyen Netanyahu, “BM tarafından alınan bu İsrail karşıtı kararı reddetiklerini ve tasarının şartlarına uymayacaklarını” söyledi. Netanyahu, “Güvenlik Konseyi, Suriye’de yarım milyon insanın katledilmesini durdurmak için hiçbir şey yapmadığı bir zamanda, Orta Doğu’daki tek gerçek demokrasiye, İsrail’e karşı utanç verici bir şekilde birlik olmakta ve Ağlama Duvarı’nı ‘işgal edilmiş toprak’ olarak nitelendirmektedir” diye konuştu. İsrailli Başbakan’ın hedefinde ABD Başkanı Obama da vardı: “Obama yönetimi sadece İsrail’i korumada başarısız olmakla kalmadı, aynı zamanda BM’deki İsrail karşıtı örgütlenmeye de perde arkasından destek verdi.” BM’ye diplomatik yaptırımlarla karşılık vereceğini açılayan İsrail yönetimi, bu kapsamda ilk olarak BM programı çerçevesinde Senegal’e yaptığı yardımları durdurdu. İsrail medyasında da karar geniş yankı buldu. Jerusalem Post gazetesi, “İsrail, Obama’nın mirasını yok etmesi için Trump’ı bekliyor” başlık bir analize yer verdi. Yedioth Ahronoth gazetesi “ABD çekimser kaldı, İsrail yerleşimleri yasası Güvenlik Kurulu’ndan geçti”, başlığını kullanırken, muhalif Haaretz, tavrını “Sekiz yıldır neredeydiniz Bay Obama?” yazısıyla ortaya koydu.

4-) İşgal yerleşimleri nedir?

İsrail, 1967 yılında Arap ülkeleriyle yaptığı ‘Altı Gün Savaşları’nın ardından Arap topraklarında yerleşim birimleri inşa etmeye başladı. Batı Şeria, Doğu Kudüs, Golan Tepeleri, Sina Yarımadası ve Gazze Şeridi’nde yerleşim birimleri inşa eden İsrail, daha sonra bu son iki bölgedeki yerleşimlerini boşalttı. Son yıllarda yerleşim inşaatlarının hızla sürdüğü bölgelerse Doğu Kudüs ve Batı Şeria. Bu iki bölgedeki 140 yerleşim yerinde 500 bine yakın Yahudi yaşıyor. İşgal yerleşimleri Filistin topraklarında küçük bir bölgeyi kaplasa da, yerleşimler bünyesinde oluşturulan yerel ve bölgesel konseyler aracılığıyla yerleşimlerin etki alanının artırılması hedefleniyor. İsrailli muhalf sivil toplum kurluşu B’Tselem’in verilerine göre, Batı Şeria topraklarının yüzde 42’si yerleşim birimlerinin etki alanında bulunuyor. Benjamin Netanyahu’nun başbakanlığa geldiği 2009’dan itibaren yerleşim inşaatlarının arttığı ve 15 bin yeni konut inşa edildiği belirtiliyor.

5-) Trump döneminde durum nasıl değişecek?

ABD’de 20 Ocak’ta görevi devralacak Donald Trump, Obama yönetiminin tam tersine İsrail yanlısı bir politika öngörüyor. İsrail’in talepleri sonucu işgal yerleşimleri tasarısının BMGK’da oylanmasını engellemeye çalışan Trump, kararın ardından Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada “20 Ocak’tan sonra BM için işler farklı olacak” ifadesini kullandı. Daha önce İsrail’in işgal yerleşimlerini destekleyen açıklamalarda bulunan Trump’ın, İsrail Büyükelçisi olarak da işgal yerleşimlerinin finansörlerinden David Friedman’ı seçmesi, açıklamalarının gerçeğe dönüşeceğinin sinyalini veriyor. Trump ayrıca, ABD’nin İsrail’deki büyükelçiliğini de Tel Aviv’den Kudüs’e taşıma planları yapıyor. İsrail Kudüs’ü başkenti olarak kabul ederken, bu tutumu uluslararası toplumda kabul görmüyor. Trump’ın ABD büyükelçiliğini Kudüs’e taşımasının, Washington’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasına zemin hazırlayacağı belirtiliyor. Amerikan medyasında, Trump ve Netanyahu’nun ‘bütün dünyaya karşı gelmeye hazırlandığı’ şeklinde yorumlar yapılıyor.16-12/25/sfg.jpg

ÇOCUKLARA SİLAH EĞİTİMİ

İsrail’in, işgal yerleşimlerine yerleştirdiği Yahudiler, toplumun en radikal sağcı kesimlerinden oluşuyor. Orduya ait silahlara rahatlıkla ulaşabilen yerleşimciler, çocuklarını da radikal Arap karşıtı düşüncelerle yetiştiriyor. Yapılan özel eğitim kamplarında çocuklara, silah ve bomba kullanma öğretiliyor, askeri eğitim veriliyor.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN