İsrail'in yeni politikası: Dışarıda barış, içeride apartheid

İsrail'in yeni politikası: Dışarıda barış, içeride apartheid

Son dönemde Müslüman dünyasıyla ilişkilerini düzelten İsrail'de, son olarak güvenlik kabinesi Türkiye anlaşmasını onayladı. Ancak Tel Aviv yönetimi içeride gittikçe aşırı sağa kayıyor, İsrail vatandaşı Araplar ve Filistinliler üzerindeki baskılar 'apatheid' yönetimini andıracak derecede artıyor.

[Karar]

Türkiye, Başbakan Binali Yıldırım'ın “Dost artırma, düşman azaltma” sözleriyle açıkladığı politika çerçevesinde son yıllarda ilişkilerinin bozulduğu Rusya, İsrail ve Mısır gibi bölge devletleriyle yeni bir başlangıç yapma konusunda adımlar atarken, İsrail de benzer bir politika izliyor. Türkiye ile İsrail arasında imzalanan ilişkilerin normalleştirilmesi anlaşması, İsrail Bakanlar Kurulu bünyesindeki güvenlik kabinesinde kabul edildi. Anlaşmaya kabinenin aşırı sağ isimleri Savunma Bakanı Avigdor Liberman, Eğitim Bakanı Naftali Bennett ve Adalet Bakanı Ayalet Shaked karşı ret oyu verirken, diğer yedi bakandan kabul oyu geldi. Böylece Başbakan Benjamin Netanyahu, Türkiye anlaşması konusunda kritik bir engeli aşmış oldu.

DEĞİŞİKLİĞİN NEDENİ İRAN KORKUSU

Dış politika dergisi Foreign Affairs'ın son sayısı için hazırlanan İsrail dosyasında, Tel Aviv'deki politika değişikliğinin temel nedeni olarak İran'ın bölgede genişleyen nüfuzu gösteriliyor. Bu yılın başında büyük devletlerle nükleer anlaşma imzalayarak üzerindeki ekonomik yaptırımların bir kısmından kurtulan İran, aynı zamanda Suriye'deki iç savaş sayesinde bu ülkede geniş bir askeri varlık bulundurma fırsatına sahip oldu. Böylece Tahran yönetimi, Irak, Suriye ve Lübnan'a kadar kesintisiz bir alanda askeri güç bulundurur hale geldi. Bu durumu kendisine yönelik en büyük tehdit olarak gören İsrail ise Suudi Arabistan, Katar, Ürdün, Mısır ve Türkiye ile ilişkilerini geliştirerek Müslüman dünyasının ortak düşmanı olmaktan çıkmayı amaçlıyor.

'YENİ APARTHEID' NETANYAHU İLE BAŞLADI

İsrail-Arap düşmanlığı denince akla ilk olarak Gazze ablukası ve Batı Şeria'daki işgal gelir. Ancak İsrail nüfusunun yüzde 21'i Araplardan oluşuyor. Bir milyon 700 bin Arap, İsrail'de adeta 'apartheid' (Güney Afrika'da 1994'e kadar zencilerle beyazlar arasında ırk ayrımına dayalı yürütülen devlet politikası) koşullarında yaşıyor. Özellikle 2009 yılında Benjamin Natanyahu'nun yeniden Başbakan olmasının ardından Arapların belirli bölgelerde yaşamasının yasaklanması, Arapların ve İsraillilerin bindiği otobüslerin ayrılması ve Batı Şerialıların İsrail vatandaşı Araplarla evlenerek İsrail pasaportu almalarının engellenmesi gibi uygulamaların başlatıldığı belirtiliyor. Yine Negev Çölü'ndeki Bedevi Arapların dağıtılarak bu bölgeye Yahudi yerleşimlerinin inşa edilmesinin de Netanyahu döneminde başladığı ifade ediliyor. 2014'te kabul edilen yüzde 3.25'lik seçim barajı, Arapların temsilini engelleme amacı taşıyordu. Batı Şeria'da ise sürekli yeni işgal yerleşimleri inşa edilirken, Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırılar rutin hale gelmiş durumda. İsrail'in son yıllardaki 'başarısı' ise Arap devletleriyle ilişkilerini düzelterek bu uygulamalara Müslümanların ortak bir karşılık vermesini engellemek.

GÖRÜŞ FARKI

Gazze İslam Üniversitesi Öğretim Üyesi ve aktivist Refaat Alareer: Bu insani değil, siyasi bir mesele

Gazze ablukası, Türkiye ve İsrail arasındaki anlaşmayı temize çıkarmak için kullanılıyor. Türkiye'nin anlaşmayla Gazze'ye 10 bin ton insani yardım gönderilmesi kazanılmış bir hak değil. Biz insani bir mesele değiliz. Bizim davamız siyasidir. İsrail'in Gazze ablukasının kaldırılmasını sağlayabilirsek, Gazze kendini besleyebilir. En büyük talebimiz İsrail'in işgali sona erdirmesidir. En küçük talebimiz, ablukayı kaldırmalarıdır. Böylece insanlar ve ürünler Gazze'ye serbestçe girip çıkabilecektir. Türkiye eğer Gazze'ye gerçekten yardım etmek isteseydi, insani yardımlar göndermek yerine yıllardır maaş alamayan 40 bin kamu görevlisinin maaşlarını öderdi. Türk hükümetinin dürüstçe ablukayı kaldıramayacağını söylemesi daha iyi olurdu.

Gazzeli siyasi analist Salih el-Na'iami: Türkiye ahlaki davrandı

Etik ve ahlaki prensiplerle hareket eden Türkiye hükümeti, Gazze ablukasının kaldırılması yönünde çok çaba harcadı. İki ülke arasındaki lişkilerin düzeltilmesi anlaşması imzalandıktan sonra dahi, Recep Tayyip Erdoğan'ın iktidara gelmesinden önceki dönemle kıyaslandığında Türkiye'nin İsrail'le ilişkilerinin büyük oranda gerilediği görülüyor. Gazze ablukası sadece yardım ve gıda meselesi değil. Bu abluka nedeniyle nedeniyle Gazze'de hastalar öldü, aileler dağıldı, işyerleri yok oldu, hayaller yıkıldı. Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin nomalleştirilmesi anlaşması, Gazze ablukasının kaldırılması yönünde bir olanak sunuyor.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN