Görüşler

Bir Kuşak Bir Yol:Çin karakteristiği ile küreselleşme

Bir Kuşak Bir Yol:Çin karakteristiği ile küreselleşme

Ankara Politikalar Merkezi Doğu Asya Uzmanı Dr. Ümit Alperen, Çin’de geçen hafta, dünya çapında geniş bir katılımla gerçekleşen ‘Bir Kuşak Bir Yol’ forumunu değerlendiriyor.

DR. ÜMİT ALPEREN

Napolyon’a Çin hakkında sorduklarında, “bırakın uyusun, uyuduğunda dünyayı sallayacaktır” demiştir. Çin 1978’de başlattığı ekonomik reformlar sayesinde, günümüzde satın alma paritesi açısından dünyanın en büyük ekonomisi olmuştur. 2030 yılında ise Çin’in, dünya GSMH’sindeki payı yüzde 19,8’e yükselmesiyle, ABD’yi geride bırakması beklenmektedir. Çin aynı zamanda dünya askeri harcamasının yüzde 13’ünü gerçekleştirmektedir. Üç trilyon dolarlık döviz rezervine sahip Çin aynı zamanda dünyanın en büyük dış yatırımcısı durumundadır. Napolyon’un uyandırılmasını istemediği Çin’in uyandığı uluslararası sistemin artık inkar edemeyeceği bir gerçekliktir. Çin’in uluslararası sistemde yeniden dirilme çabalarının da yine kendine özgü Çin karakteristiği ile gerçekleştiğine şahit olmaktayız. Çin, özellikle Batılı realistlerin beklediği gibi bir Wilhelm ve Nazi Almanyası ya da Japon İmparatorluğu gibi saldırgan bir şekilde uluslararası sistemde yükselmeyi tercih etmedi. Çin rakibinin elinden onun en büyük silahını yani küreselleşmenin araçlarını elinden alarak Çin karakteristiği ile meydan okumayı tercih etti. Eğer bundan fazla değil 10-15 yıl önce Çin, Batı’ya karşı küreselleşmeyi savunacağını söylese idi, sanırım güler geçerdik.

Batı merkezli küreselleşme 1.0 modeli sorunlara çözüm üretemeyip derin bir kriz içine girmişken, Konfüçyanist medeniyetin temsilcisi Çin, dünyanın neredeyse her yerinde devasa altyapı yatırımları ile sosyoekonomik gelişmeyi ve küresel bağlantıyı artırmayı öngören “Bir Kuşak, Bir Yol” (BKBY) projesi ile küreselleşmenin 2.0 sürümünü önermektedir. BKBY projesi “kuşak” olarak adlandırılan, Asya üzerinden karadan Avrupa’ya ulaşmayı hedefleyen bir hat ve ikinci olarak ise Çin’in doğusundan başlayıp Rotterdam ve sonrasında Batı Hemisphere’de sona eren “yol” olarak adlandırılan kısımdan oluşmaktadır.

2013 sonbaharında resmi olarak bütün dünyaya ilan edilen BKBY projesi, aynı zamanda Çin’in küresel ve bölgesel rolü bağlamında uluslararası sisteme en somut önerisi olarak değerlendirilmektedir. Dönüştürücü (transformative) lider olma amacındaki Xi Jinping liderliğindeki Çin, BKBY projesi ile ekonomik, siyasi ve diplomatik hedeflerini gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Aslında 14-15 Mayıs tarihinde Pekin’de 28 devlet ve hükümet başkanının ve toplam 100’ün üzerinde devletin katılımıyla gerçekleştirilen forum da bu hedeflerin somutlaşmasına yönelik önemli ipuçları vermektedir.

YENİ KÜRESEL EKONOMİK SİSTEM

BKBY projesinin, 65 ülkede 4.4 milyar insana ve 20 trilyon dolarlık bir değere ulaşması öngörülmektedir. 2014-2016 yılları arasında Kuşak ve Yol içerisinde yer alan ülkeler ile Çin’in toplam ticaret hacmi 3 trilyon doları bulmuş ve bu ülkelerdeki yatırım da 50 milyar doları geçmiştir. Xi’nin formun açılış konuşmasında verdiği rakamlara göre, Çin şirketleri 20 ülkede 56 ekonomik işbirliği bölgeleri kurmuştur. Bu oluşturulan ekonomik işbirliği bölgeleri ile 1.1 trilyon dolar vergi toplanmış ve 180 bin de istihdam yaratılmıştır. Asya Kalkınma Bankası’na göre, 2010-2020 yılları arasında Asya’da ekonomik ve altyapı yatırımlarının finansmanı için 8.2 trilyon dolara ihtiyaç vardır. Çin de bu yatırımları, BKBY projesi kapsamında belirli bir stratejik hedef bağlamında kendisinin liderliğini yapacağı ticari ve ekonomik entegrasyona hizmet edecek şekilde yapmak istemektedir. Çin’in, BKBY kapsamında gelecek beş yılda 750 milyar dolar yatırım yapacağını açıklaması da bu bağlamda değerlendirilmelidir. Ayrıca Başkan Xi, forumda BKBY projesine 14.5 milyar dolar daha katkı yapacaklarını, Çin Kalkınma Bankası’nın 38 milyar dolar ve Çin Eximbank’ın da 20 milyar dolarlık BKBY projesi altyapı yatırımlarını, endüstriyel kapasitesini ve finans alanı için borç fonu oluşturulacağını ifade etmiştir. Mevcut şartlarda, bu derece büyük yatırımları yapabilecek ve fonları oluşturabilecek tek ekonomik güç Çin olarak karşımıza çıkmaktadır. Çin önderliğinde gelişen bu proje, İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD’nin Marshall Yardımlarına benzetilse de ekonomistlerin hesaplamalarına göre onun 12 katı büyüklüğüne denk gelmektedir. Mevcut uluslararası ekonomik sistemi kontrolünde bulunduran başta ABD olmak üzere diğer gelişmiş ülkelerde korumacılığın yeniden canlanması, altyapı ve ekonomik yatırıma ihtiyacı olan gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkeleri Çin ile işbirliğine cezbetmektedir. Doğal olarak, gelişen ve gelişmekte ülkeler, Batı merkezli ekonomik düzenin kurucuları ve asli unsurları dışında Çin’in öncülüğünde yeni oluşan ve çıkarlarının olacağını düşündükleri bu sistemden rasyonel bir şekilde faydalanmak istemektedirler.

BKBY projesinin ortaya çıkmasındaki ilk neden ve hedefin, Çin’in büyüyen ve hala yüzde 7’lere yakın büyümeye devam eden ekonomisinin sürdürülebilirliğinin devamı için yeni pazarlar bulması olduğu söylenmektedir. Çin için bu aynı zamanda sadece pasif bir şekilde pazar bulma değil, pazar oluşturmayı ve mevcutları da genişletme projesidir. 1990’larda Çin’de başlatılan ekonomik temelli “dışarı çıkma politikası” (zouchuqu), ekonomik amacında ötesine geçerek ve yeni bir forma evrilerek “bütün küreye yayılma”ya dönüşmüştür. Küresel piyasalarda Çin’in etkinliğinin artması, aynı zamanda Yuan’ın da (Çin para birimi) uluslararasılaşmasını sağlayacaktır. Yuan’ın uluslararasılaşması, Çin’in küresel ekonomiye sıkı bir şekilde tutunabilmesi ve etki edebilmesi için oldukça önemlidir. İkinci olarak, 1978 yılı sonunda başlayan ekonomik reformlar ile Çin doğu bölgelerinin kalkınmasına öncelik vermiştir. Fakat etnik olarak Han Çinlisi olmayan ve sınır hatlarında bulunan azınlık coğrafyasının refahının arttırılarak merkez ile bağının arttırılması da hedeflenmektedir. Üçüncü olarak da Çin’in artan ekonomik gücünün siyasi güce dönüşmesi kaçınılmazdır. Çin bu BKBY projesi ile bütün tarafların belirli düzeyde memnun kalacağı bir kazan-kazan ilkesi gereğince kuşak-yol hattı üzerinde dost ve müttefik ülkeler kazanmayı hedeflemektedir.

Bir Yol Bir Kuşak, Çin için aynı zamanda sadece pasif bir şekilde pazar bulma değil, yeni pazar oluşturmayı ve mevcutları da genişletme projesidir.

Xi Jinping BKBY formunda yaptığı konuşmada barış, refah, açıklık, inovasyon ve medeniyet olmak üzere, kendi çıkarlarını bütün dünyanın çıkarları ile örtüştüren beş anahtar kelimeye dikkatleri çekmektedir. Bu kavramların aynı zamanda Batı’nın küreselleşme 1.0 sürümünde ortaya attığı ve şu an tartışmalı hale getirdiği kavramları hatırlattığı söylenebilir. Çin’in bu süreci başlatmasının ve 2008’deki finans krizinin ardından Batı  merkezli ticaret sisteminin sekteye uğraması ve yeterli verimlilikte çalışamaması sonucunda  Batı’da ekonomik korumacılık yeniden gündeme taşınmıştır. Batı’da ekonomik korumacılığın ve söyleminin yükselmesi, Çin’in küresel piyasalara girmesinin önünde bir engel teşkil etmekte ve ABD merkezli küresel ticaret sisteminin de etkisinin azalmasına neden olmaktadır. Çin, 1979’dan 2010’lara kadar yaptığı gibi mevcut ABD merkezli uluslararası ekonomik düzen içerisinde çıkarlarının maksimize etme sürecinin dolduğunu farketmiştir. Diğer bir ifade ile Çin için Batı merkezli ekonomik düzenin kullanım süresi dolmuştur. İlk olarak 1990’lardan itibaren Çin’in ana kurucularından olduğu, Şanghay İşbirliği Örgütü, ASEAN+Çin, Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği, Çin-Arap İşbirliği Formu, Orta Asya Bölgesel Ekonomik İşbirliği vb. çok taraflı işbirliği mekanizmalarını BKBY girişiminin daha sağlıklı olarak çalışabilmesi için kanalize edecektir. Ayrıca 2016 yılı başında Çin’in inisiyatifi ile kurulan ve Türkiye’nin de kurucusu olduğu Asya Altyapı ve Yatırım Bankası, Çin’in ABD merkezli ekonomik düzene ilk somut sistemik başkaldırısı olarak değerlendirilebilir. Çin’İN başkaları tarafından kontrol edilen bir ekonomik sistem içerisinde yer almaya devam ederken aynı zamanda yumuşak bir geçişle alternatif bir sistemi de oluşturmanın gayreti içerisinde olacağı artık saklanamaz bir gerçekliktir.

BKBY’Yİ TEHDİT GÖREN BATI

BKBY forumu, küreselleşmeden ekonomik olarak en çok faydalanan Çin’in, ABD Başkanı Trump’ın ekonomik milliyetçi, korumacı, küreselleşme karşıtı söylemlerinin yoğunlaştığı bir dönemde küreselleşmenin yeni lideri olmaya aday olduğunu da üstü kapalı ilan etmektedir. Bu bağlamda Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, bu forumun bir amacının da küreselleşme karşıtı politikalara bir cevap olduğunu ifade etmiştir. BKBY projesi Batılı uzmanlarca ABD merkezli dünya ticaret düzenine ve ekonomik modeline tehdit olarak görülmektedir. Aynı zamanda Çin’in devasa yatırım sözleri vermesi, bazı Batılılar tarafından, Pekin yönetiminin gelişmemiş ve ekonomik ve altyapı yatırımlarına ihtiyacı olan ülkeler üzerindeki etkisini arttırmayı hedefliyor olduğu söylemiyle eleştirilmektedir. G7 ülkeleri içerisinde İtalya dışında hiçbir ülkenin devlet ve hükümet başkanı düzeyinde foruma katılmaması da bu tehdidin ciddiye alındığını destekler mahiyettedir.

Trump’ın ekonomik milliyetçi söylemine karşı, aynı zamanda büyük bir pazar ve yatırımcı olan Çin’in, gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelere altyapı yatırımları ile girmesinin, bu ülkeler tarafından tereddütten ziyade sempati ile karşılandığı ve BKBY projesine ilgiyi arttırdığı söylenebilir. Aynı zamanda, BKBY projesi, ABD önderliğinde 1945 sonrasında kurulan küresel ekonomik düzenden kendi iç politik nedenlerinden dolayı çekilmesi ile oluşacak boşluğun da Çin tarafından doldurulması açısından bir fırsat sunmaktadır. Batı’daki bu geri çekilme ve Çin’deki ticari ve yatırım temelli ilerleme iştiyakı, Çin’in yumuşak gücünün artmasında ve uluslararası etkisinin artmasında bir dönüm noktasıdır. Çin’in ne kadar başarılı olacağını ilerleyen süreçte göreceğiz.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir