Görüşler

Bünyamin Kara yazdı: Contemporary’nin ‘robotu’ hepimize bir mesaj veriyor

Bünyamin Kara yazdı: Contemporary’nin ‘robotu’ hepimize bir mesaj veriyor

Contemporary İstanbul 2017’yi farklı bir bakış açısıyla değerlendiren Ressam Bünyamin Kara, “Hızla gelişen robot teknolojisinin heykellerin içine gireceği düşünecesi beni hep irkiltti” diyor.

Batı sanatı ve düşüncesini diğer kültürlerden ayıran en önemli fark, onun sürekli değişim ve gelişim gösteren bir süreç olmasıdır. Bu anlamda çağdaş sanatın ne zaman başladığı veya hangi eserlerin modern sayılması gerektiği sorularının açık bir cevabı bulunmamaktadır. “Modern” kelimesinin ilk kez 1127 yıllarında mimaride yeni bir tarz için Paris’te kullanılmaya başlandığını dikkate alırsak, süreci daha iyi kavrayabiliriz. Batı düşüncesindeki bu sürekli gelişim sürecinin ana itici gücünün de eleştirel düşünce olduğunu söyleyebiliriz. Kimi sanatçılar veya onların belli eserleri de yapıldığı dönem itibarıyla çağdaşlık açısından önemli bir gösterge kabul edilmişlerdir. Cezanné ve Kandinsky’nin kişisel çabaları ile Picasso’nun Avignonlu Kızlar’ı veya Duchamp’ın hazır nesneleri kuşkusuz sayısız önemli kırılma noktalarından sadece bir kaçıdır.

SANAT MERKEZİ OLMA YOLUNDA SOMUT ADIM

Bu yıl 12’ncisi gerçekleştirilen Contemporary Istanbul (CI) çağdaş sanat fuarı, kasım ayı yerine 15’inci İstanbul Bienali ve birçok kurum ve galerinin sergileri ile eş zamanlı olarak eylülde gerçekleştirildi. Contemporary Istanbul hem Türk sanatına uluslararası bir statü kazandırıyor hem de dünya sanatını İstanbul’la buluşturuyor. Ayrıca bu fuarın İstanbul için giderek önemli bir değer olmaya başladığını söyleyebiliriz. Contemporary Istanbul’un, kenti uluslararası sanat merkezlerinden biri haline getirmek konusunda her yıl daha somut ve duyarlı adımlar attığını sevinerek görüyoruz.

Seçici kurulun yaratıcılık, eser ve galeriler açısından her yıl daha da artan bir sorumluluk taşıdığını düşünüyoruz. Birkaç yıl önce büyüklerin bile bakarken yüzünü kızartan cinsel içerikli resimler yoktu mesela. Pek çok aile fuara çocukları ile gelmişlerdi. Hatta bu sene çocuklar için ayrı bir etkinlik alanı bile düşünülmüş. Kendilerini ikonaklast zanneden medya starları da daha dikkatli davranmak zorunda kalıyorlar.

Fuarda İstanbul galerilerinin yanında dünyadan da pek çok galeri bulunuyordu. Şangay, Seul, Tahran, Dubai, Bükreş, Beyrut, Roma, Paris, New York, Londra, Berlin, Basel ve daha bir çok ülkenin temsilcileri en güncel eserlerini sanatseverler ve koleksiyonerler ile buluşturdular. Yerli ve yabancı birçok galeri artık uluslararası çalışıyor ve aynı galerinin birçok ülkede şubeleri bulunuyor. Bu da sanat piyasasına elbette büyük bir hareket kazandırıyor.

Yine bu yıl ilk kez Hasan Bülent Kahraman’ın küratörlüğünde ‘Beşinci Element’ başlıklı heykel sergisi fuar alanı dışına çıkarak Maçka Parkı’nda gerçekleştirildi. Özellikle Harbiye istikametinden gelenler için bu özgün bir karşılama töreni olmuş adeta. 9 sanatçının eserlerinin yer aldığı bu açık hava sergisi 19 Eylül’e kadar gezilebilecek.

Serginin en pahalı eseri foto gerçekçiliğin temsilcilerinden Nur Koçak’a ait, 1 milyon euro etiketli ‘ÇBS Güçlü Boya’ isimli yağlı boya çalışmasıydı. Ahmet Güneştekin ise devasa enstalasyonu ‘Yoktunuz’ ile bizi şaşırtmaya devam ediyor. 7 metrelik bir duvarı kaplayan eser, harabeye dönmüş bir şehirden geriye kalan bir evin enkazında simgeleşen pek çok hikâyeyi içinde barındırıyor. Bu duygu yüklü yerleştirmenin fiyatı 450 bin dolardı. Sergide Çin’li sanatçı Ling Jian’ın modern toplumdaki bireysel düşünce temalarını sorguladığı kadın portreleri hafızalarda derin izler bırakıyor.

DİJİTAL İŞLER DAHA FAZLA YER BULUYOR

Dijital işlerin giderek daha fazla yer bulmaya başladığı etkinlikte, tual resimlerinin eskiye göre nispeten azaldığı gözlemleniyor. Bununla birlikte 1976 Erivan doğumlu ABD’li ressam Tigran Tsitoghdzyan’ın tual üzerine yağlıboya monokrom resimleri izleyiciler tarafından en çok beğenilen çalışmalardan biriydi.

17-09/17/1809krr11a.jpg

On yıl önce dünyanın en prestijli sanat organizasyonu olan Bazel Art’ta Ron Mueck’in beni alt üst eden bir heykelini görmüştüm. Olağanüstü bir gerçekçilik sergileyen bu heykelin bir insandan tek farkı canlı olmayışıydı. Hızla gelişen robot teknolojisinin bu heykellerin içine gireceği düşüncesi beni hep irkiltmiştir. Üstelik bu kaçınılmazdır da… Sürekli çapraz döllenme ile ilerleyen yeni teknoloji bu heykellerle robotları mutlaka birleştirecekti.

Duygu yüklü kinetik heykelleri ile kendinden sıkça bahsettiren Server Demirtaş’ın bire bir ölçülü at heykeli de fuarın en çok ilgi gören işlerinden birisiydi. 240 bin euro etiketli bu realist heykel benim on yıl önce Basel’deki öngörülerimi somutlaştırıyordu. Nazlı nazlı hareket eden bu sevimli beyaz atın eklem yerleri açık bırakılarak, içindeki robotik parçaların da özellikle görünür kılınması sağlanmış.

SANATIN İÇİNDEKİ TEKNOLOJİ

Her sergiden çıkışta o sergiden bir eser de sizinle çıkar. Bu görece bir duygudur elbette. İnce bir diş ağrısı ile birlikte aceleyle gezdiğim fuar alanında çıkarken benimle çıkan eser de Demirtaş’ın robot atıydı. Uzak olmayan bir gelecekte fiberglas, silikon ve karışık malzeme ile yapılan heykellerin içine ileri teknoloji ürünü robotların girmesi kaçınılmaz görünüyor. İnsan klonlanması –şimdilik- Hıristiyan din adamları engelini aşamıyor. Doğal kaynaklarımızı yağmalamak üzere başka gezegenlerden dünyamıza gelecek davetsiz misafirler, yüz yıl sonra bilim kurgu tasarımlarından çıkıp hayatın içine dalabilirler. Hızlandırılmış parçacıklarla gerçekleştirilen CERN deneylerinin sonuçları zaman yolculuğunun kapılarını aralamış görünüyor. Bunlar tabii ki abartılı görünebilir ama sanat tarihi bize geleceği öngörme konusunda en çok sanatçıların haklı çıktığını söylemektedir.

On yıl önce beni irkilten ve dün de içimi karartan pesimist hissin sebebi sanat değil elbette. Sanatçı bir yargıda ve kehanette bulunmaz. Bu ona hiç kakışmaz da. O sadece sezgileri ile imgeler var eder. Sanatın penceresinden bakınca muhtemel torunlarımız karşılarındaki muhataplarının robot mu, klonlanmış insan mı, geçmiş veya gelecekten gelen hemcinsleri mi, yoksa sömürgeci bir gezegenin milisleri mi olduklarını anlamakta oldukça zorlanacak görünüyorlar. Bence…

İlgili Haberler
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir