Görüşler

Cafer Talha Şeker yazdı: İbni Suud ABD’yi kiminle dengeleyecek?

Cafer Talha Şeker yazdı: İbni Suud ABD’yi kiminle dengeleyecek?

Suudi Arabistan ve ABD’nin tarihsel ittifakının çatırdamaya başlaması nasıl okunmalı? İbni Suud, ABD’nin alternatifini bulabilir mi? Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği’nden Cafer Talha Şeker analiz ediyor.

CAFER TALHA ŞEKER

BD-Suudi Arabistan arasında yaşananlar 1945’ten beri milletlerarası siyaseti ve ekonomik piyasaları çok yakından ilgilendirmiştir. Bugünlerde ABD’nin Ortadoğu politikasında keskin dönüşler mi yaşadığı yoksa icra ettiği hamleleriyle stratejik müttefiklerini terbiye etmeye mi çalıştığı tartışılmaktadır. 15 Temmuz’da Türkiye’de yaşananlar yüzünden bu müttefikiyle arası kötü olan ABD aynı zamanda niçin Suudileri sıkıştıran bir oyun kurguluyor? İbni Suud, ABD’nin alternatifini bulabilir mi? Riyad-Washington hattındaki stratejik ortaklığın değerini gözden geçirirken Suudilerin Washington’a alternatif güç arayışını sorgulayalım.

Osmanlılar’dan kurtulmak!

Suudi Arabistan’ın kurucu lideri Kral Abdülaziz İbni Suud’un hiç sevmediği iki devlet vardı: Osmanlılar ve İngilizler... I. Dünya Savaşı’nda İngiliz desteğiyle Osmanlı’dan ayrıldı. Çölün ortasındaydı, kalabalık bir çevresi vardı ancak kasası fakir, cephanesi zayıftı. İngiliz altınları ve silahlarını alabilirse Hicaz’ı da alabilirdi. İngilizler bu işe destek verince Arap Krallığı’nı kurma hayalindeki Şerif Hüseyin oyunun dışına itildi. Suudiler, Cidde Limanı ve Hicaz’ı alınca ekonomik olarak rahatlayacaklardı ancak 1920’li yıllarda küresel ekonomik buhran yüzünden Hicaz’a gelen hacı sayısı çok düştü. Bu, hedeflenen paranın elde edilememesi demekti. Aynı yıllarda kendisine isyan eden İhvan ile uğraşan İbni Suud, İngilizlerden silah ve maddi destek istedi. Ancak Londra herkese bolca para ve silah dağıtacak halde değildi. 1926’da İngiltere’de sokaklar isyancılar ve nümayişlerle dolmuş, tanklar caddelere inmişti.

S. Arabistan’da petrole bağımlı ekonomi zarar etmeye başlayınca Suudiler bir kez daha 1920’li (petrolsüz) yıllarındaki gibi Hicaz’dan gelecek hac parasına yöneldi.

1930’larda İbni Suud bu kez Türkiye’den askeri eğitim ve silah yardımı talep etti. Ankara’nın böyle bir işe girişmesi o günlerde mümkün değildi. Aynı zamanda İtalyanlar ve Sovyetler’le temas kurdu. Londra’dan alamadığı desteği Roma ve Moskova’dan almayı ummaktan ziyade İngilizlere baskı yapmayı hedefliyordu. Ancak onu kurtaran rüzgâr ne Avrupa’dan ne de Asya’dan esti. İmdadına yetişen Amerikalılar oldu. Rockefeller’in petrol şirketi Standard Oil, İbni Suud’dan petrol imtiyazı alıp enerji kaynaklarını tespit edince işler birden değişti. Borç batağındaki İbni Suud’un yüzü gülmeye başladı. İngiliz yardımıyla Osmanlılardan kurtulmuştu, II.Dünya Savaşı akabinde bu kez Amerikan desteğiyle İngilizlerden kurtuluyordu.

1940’lı yıllardan itibaren S. Arabistan’ın sınırlarını kendi enerji politikalarıyla uyumlu olacak şekilde çizme siyaseti güden ABD, İngilizlerin bölgedeki diğer petrol ülkelerini Amerikalılar nüfuzundaki Suudilere karşı desteklemesi yüzünden en stratejik müttefiki olan Birleşik Krallık ile ihtilaf yaşamaktaydı. Amerikan silahlarıyla donatılan Suudi Ordusu’nun petrol bölgesi Buraymi Çölü ve sahil kesiminde İngiliz askerleriyle çatışması gündeme geldi. Mesele BM’ye intikal ettirilecekti. Bu esnada Amerikalılar, Sovyetler ile yaptıkları gizli görüşmelerde Güvenlik Kurulu’nda Rusların İngilizlere karşı Suudileri desteklemesini sağlamaya çalıştılar. Bu derin rekabet devam ederken ülkeyi iki dünya savaşı döneminde idare eden Abdülaziz İbni Suud hayatını kaybetti ve ülke karıştı.

Rusları çökertme projesi

1980’lerde ABD’nin Sovyetleri çökertme politikasında radikal adımlar atıldı. Washington-Riyad arasında anlaşma sağlandı ve Suudiler arzı artırarak dünya petrol piyasasını petrole boğdular. Sovyetlerin petrol geliri düştü ve Moskova’da kansız bir geçişle rejim değişti. Putin’i yola getiremeyen ABD son birkaç yıldır benzer politika ile bir kez daha Moskova’yı dize getirmeye çalışıyor. Putin, Irak petrolünü Akdeniz’e bağlayacak boru hattına izin vermemek için Suriye’yi adeta işgal ederek ABD’ye meydan okuyor. ABD ise petrol fiyatlarını daha fazla düşürerek Moskova’yı köşeye sıkıştırmak için Riyad’ın arzı artırmasına ihtiyaç duyuyor. Son birkaç yıldır Washington ile uyumlu bir şekilde arzı yüksek tutan Suudiler, Putin’in hala ayakta durması yüzünden ABD’nin hedefini gerçekleştiremedikleri gibi bu işten çok zarar ettiler.

S. Arabistan’da petrole bağımlı ekonomi zarar etmeye başlayınca Suudiler bir kez daha 1920’li (petrolsüz) yıllarındaki gibi Hicaz’dan gelecek hac parasına yöneldiler. Umreye gelecek hacılara yeni tarifeler ve ek vergiler konması kararlaştırıldı. Ülkede su faturaları iki veya üç değil tam on kat arttırıldı. Suudi vatandaşları rahatsız edecek veya alışkanlıklarını değiştirecek büyük değişimlerin de kapıda olduğundan bahsediliyor. Hedef, petrol fiyatları düştüğünde büyük zarara uğramayacak yeni bir Suudi ekonomisi kurabilmek. Ülkenin kuzeyinde ve güneyindeki ülkelerde iç savaş yaşanıyor. Körfez’deki rakibi İran’a karşı ABD, İngiltere ve diğer ülkelerden satın aldığı on milyarlarca dolarlık jetler ve silahların parası da ülkedeki petrol kuyularından çıkıyordu. Suudi petrolünün arz siyaseti sayesinde İran dize gelip ABD ile yakınlaşmaya başlayınca Suudiler kuma psikolojine kapıldı ve durumu kabullenemediler. Rusya ise zayıflamak bir yana dimdik ayakta. Petrolden milyarlarca dolar kaybeden Suudilerin yurtdışı varlıkları ABD’nin eline geçiyor. Peki, Osmanlılar ve İngilizlerden kopan İbni Suud bu defa da Amerikalılardan kopabilir mi?

Kral Selman’ın tahta çıktığından beri maksadı Amerikalılarla çatışmak değil Suudi ekonomisini ABD politikalarından kaynaklanan zararlara dirençli hale getirmekti.

Kral Selman tahta çıktığından beri çevresindeki adamları radikal hamleler geliştirmeye başladılar. Maksatları Amerikalılar ile çatışmak değil Suudi ekonomisini ve tahtını ABD politikalarından kaynaklanan zararlara dirençli hale getirmekti. İbni Suud petrol arzını artırmakta direnmeye başlayınca Suudi petrolünün kâşifi ve gerçek sahibi olan Amerikalılar, Riyad’ın geleceğini tehdit etmekte hiçbir beis görmüyorlar. Başkan Obama’nın (görünürde) tüm itirazlarına rağmen Senato, Suudoğullarını tehdit eden hamleyi yaptı. Çünkü bu senato dünya devi olan Amerikalı petrol babalarının emrindedir. Bu yüzdendir ki Kral Selman, “Piyasaya daha fazla petrol arz ederek biz zarar görüyoruz, çok sıkışırsam petrolü değil ama elimdeki milyarlarca doları piyasaya salarım ve doların küresel değerini düşürebilirim” politikasıyla yaptığı hamlenin karşılığını alıyor. İşin tuhafı Suudzade, bu sözleri Nisan 2016’da Ankara’da söylemişti ve Riyad’a döndüğünde Obama derhal ayağına gelerek kendisiyle görüşmüştü. Selman’ın ABD nüfuzundaki petro-dolar piyasasını tehdit ettiği Ankara ise 16 Temmuz’da bombalandı. Aynı dönemde Suud Ailesi, ABD’yi bombalayan Ladin Ailesi ile ilişkili gösterilerek 11 Eylül suçlamalarıyla karşılaştı.

ABD, 1979’dan sonra İran’ın yurtdışındaki milyarlarca dolarlık varlığına el koymuştu. Bugünlerde bu parayı İran’a ödemeyi konuşurken aynı anda yurt dışındaki Suudi mülküne el koymaya kalkıyor. Buna gerek duyacak mı yoksa Suud Ailesi petro-dolar piyasasına kısa vadede kendi zararına yol açan ama uzun vadede muhtemel çıkarına olacak yardımı yapacak mı? Amerikalı petrolcüler, 1979’dan önce İran’daki petrol imtiyaz haklarını yeniden almak için gün saymaya başlarken Suudilerin geleceğinin tartışılması İbni Suud’u Rusya ve Çin’de alternatif oluşturmaya icbar ediyor. Vekâlet savaşları halinde devam eden III. Dünya Savaşı’nda İbni Suud fırsat bulursa ABD’den de kopacaktır.

İlgili Haberler
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir