Görüşler

Çağatay Balcı yazdı: Panoptik güvenlik İslam ve İran

Çağatay Balcı yazdı: Panoptik güvenlik İslam ve İran

Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi İran Uzmanı Çağatay Balcı, İran’da yaşanan sokak hareketlerinin, ‘panoptik güvenlik anlayışının’ çöküşünün habercisi olduğunu belirtiyor.

Toplumsal yaşam, tarih boyunca güvenlik kaygısını ve arayışını karşılayabilmek adına çeşitli yöntemler ve anlayışlar geliştirdi. Toplumsal düzenin sağlanması, dış güvenliğin muhafaza edilmesi gibi farklı saikler bu sürece yön verdi. Özellikle, devlet olgusunun kurumsallaşması ve mutlak hakimiyetiyle birlikte, güvenlik olgusunun da kurumsal bir yapıya büründüğünü söylemek yanlış olmaz. Devletler, bu bağlamda, sistematik biçimde oluşturulan güvenlik konseptleriyle söz konusu gereksinimlerin karşılanmasını sağlamaya başladı.

Bu noktada, son derece geniş bir yelpazede çeşitlilik arz eden siyasal rejim tiplerinin, farklı güvenlik perspektifleri ortaya koyması ve geliştirmesi bu alanda büyük bir etkiye sahip oldu. Her siyasal rejim tipinin, insan ve dünya tasavvuruna uygun biçimde yansıyan güvenlik anlayışı, toplumsal düzenin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Bu güvenlik anlayışları arasında, birbirinden çok farklı yapılara sahip olan konseptlerin varlığı şaşırtıcı değil.

18-02/20/screenshot_1.jpg

SÜREKLİ GÖZETLENME HİSSİ

Örneğin, Bentham tarafından, esasen bir hapishane inşa tasavvuru olarak kavramsallaştırılan panoptikon, bu konseptlerin en önemlilerinden ve günümüze kadar tartışma konusu olmaya başarmış anlayışlardan. En yalın haliyle, mahkumların sürekli olarak gözetlenme hissiyatıyla kontrol altında tutulmasını öngören panoptikon, tüm mahkumları görüş açısından barındıran tek bir kontrol noktasının ‘görünmeden görme’ sistemiyle çalışmasını ifade eder. Sürekli gözetlenme ama gözetleyeni asla görememe hissiyatını temel alan bu sistem, bir güvenlik konsepti olarak pek çok siyasal rejim tarafından kullanılmıştır. Özellikle, otoriter ve totaliter rejimlerde, vatandaşların yaşamlarının tüm alanlarında gözetlenmeyi ve kontrolü esas alan güvenlik konsepti, bilhassa istihbarat gücü aracılığıyla derinlemesine uygulandı. Bu rejimlerde ve konseptte istihbarat kurumları, rejime yönelik tehdit anlayışı ve potansiyel tehdit algılamaları doğrultusunda tüm vatandaşların, toplumsal grupların denetim altında tutulması ve baskı altında alınması işlevini üstlenir. Bu durum vatandaşların, görünmeden her an her şeyi gören istihbarat yapılanmalarının varlığını içselleştirmelerini ve buna uygun biçimde yaşamlarını düzenlemelerine yol açıyor.

Peki, Batı güvenlik kültürünün bir ürünü olarak ortaya çıkmış olan panoptik güvenlik anlayışı, İslam kültürü ve ilkeleri ile ne ölçüde uyumlu? Günümüzde, İslam toplumlarının büyük bir çoğunluğunun otoriter rejimler altında yaşadığı düşünülürse, bu toplumların panoptik güvenlik uygulamalarıyla yaşamlarının her alanında karşı karşıya olduğu görülür. Fakat panoptik güvenlik anlayışının dayandığı düşünsel ve psikolojik temel, İslam toplumlarında, her an her şeyi ve herkesi, görünmeden gören ve gözetleyen Allah algısını ve imgesini, her an görünmeden gören ve gözetleyen devlet/rejim algısı ve imgesine dönüştürüyor. Bu noktada, bir Müslümanın sahip olması gereken “gözetleyen Allah’tan korku” algısı yerini “gözetleyen devletten korku” algısına bırakmakta, kendini ve yaşamını Allah korkusu ile dizayn etme ilkesi, kendini ve yaşamını devletin/rejimin dayattığı biçimde dizayn etme kaygısına dönüşmektedir. Diğer yandan, panoptik güvenlik anlayışını uygulayan devletlerde, bireylerin, korku ve baskı dolayısıyla “zahiri itaat, batıni muhalefet” durumunu benimsemeleri veya benimsemek zorunda kalmaları, İslami terminolojide münafıklık olarak adlandırılan kişilik yapısının birebir karşılığını ifade ediyor. Bu açılardan düşünüldüğünde, İslam’ın öngördüğü bireysel ve toplumsal yapı ile panoptik güvenlik anlayışı ve otoriter/totaliter rejimlerin büyük bir çelişki içerisinde olduğu açıkça görülüyor.

Söz konusu çelişki noktalarından bir tanesi de yine zihinsel temelle paralel olarak panoptik güvenliğin orta ve uzun vadede yarattığı güvenlik ikilemi. Panoptik güvenliğin, her an gözetlenme algısıyla bireyleri suni tutumlara; zahiri itaat, Batıni muhalefete yönelten niteliği esasen en temel güvenlik riskini inşa ediyor. Panoptik güvenlik sistemini uygulayan herhangi bir rejim, orta ve uzun vadede, halkın mutlak itaatinden kuşku duymayarak kendisini güvenlik açısından zayıflatıyor. Zira panoptik güvenlik sistemi içerisinde hakiki tutumlarını gizleyen halkın, rejimin sunduğu yönetim biçimine alternatif bir iklimin ortaya çıkması durumunda hakiki tutumlarını dışavurması ve açığa çıkarması tarihsel tecrübelerle sabit. Panoptik güvenlik sistemini uygulayan rejimler bu dönemlerde, halk üzerinde mevcut olan hakikati gizleme baskısının ürünü olarak ortaya çıkan “rejime itaat ve destek” yanılgısıyla şaşkınlık ve çaresizlik içerisinde devrim veya değişim süreçlerinin seyircisi konumunda bulunuyor.

İran, içinden geçmekte olduğu süreçte, panoptik güvenliğin söz konusu iki çelişki biçimini de somut biçimde tecrübe ediyor. İslam Devrimi’nin ardından, velayet-i fakih teorisine dayalı totalitaryen (rejim, ideoloji ve devlet güvenliğini merkeze alan) güvenlik sistemi ile panoptik anlayışının unsurlarını işlevselleştiren İran, İslam adına uyguladığı bu güvenlik anlayışıyla algısal olarak Allah gözetimi yerine devlet gözetimini yerleştirdi. Kısa vadede rejim açısından olumlu etkiler gösteren bu durum orta vadede çelişki biçimini almaya başlayıp ve günümüzde işlevsiz hale gelmeye başladı. Devrim kuşağının doğrudan hissettiği panoptik güvenlik uygulamaları bu kuşakta devlet gözetimi algısını güçlendirdi, Allah gözetimini geri plana itti, bilinçli ya da bilinçsiz şekilde münafık (hakikatini gizleyen) bir kişilik tipinin oluşumuna yol açtı. Bu süreçte büyük ölçüde aşınana, genel bağlamda din özelde ise İslam algısı devrim kuşağı sonrası kuşağın ateizm, deizm ve agnostizm gibi eğilimlere tevessül etmesini ortaya çıkardı. Bu durum günümüz İran gençliğinin büyük oranda, velayet-i fakih teorisine dayalı teokratik rejimle herhangi bir duygusal ve siyasal bağ kuramamasını beraberinde getirdi. Rejim, uyguladığı panoptik güvenlik sistemiyle meşruiyetini ve halkla arasındaki bağı bizatihi kendi eliyle zayıflattı.

İŞLEVSİZ HALE GELDİ

Diğer yandan, son olarak Aralık 2017’de kendisini gösteren, gençlerin başını çektiği kitlesel hareketler de rejim tarafından panoptik güvenliğin etkisini kaybetmeye başladığını ve aynı zamanda bir öngörülemezlik ortamı ortaya çıkardığının anlaşılmasına vesile oldu. Kamusal hayatın her alanında, sosyal medyadan üniversitelere kadar geniş bir çerçevede geçerli olan devlet gözetimi algısının yitimi, gençlerin bu gözetim baskısına aldırış etmeden ortaya koydukları tepkiler (protesto eylemleri veya son zamanlarda yaygınlaşan başörtüsü zorunluluğuna yönelik bireysel tepkiler) panoptik güvenlik sisteminin işlevsiz hale geldiğine işaret ediyor. Ayrıca, gençlerin başını çektiği kitlesel hareketlerin devamından endişe eden rejim, kitlesel hareketlere fiziken dahil olmayan fakat duygusal ve tutum açısından kitlelerle birlikte olan, kitlesel hareketlerin yaygınlaşması ve güçlenmesi halinde kitlelere dahil olacak olan zahiri itaatkar Batıni muhaliflerin öngörülemezliğinden de ciddi kaygı duyuyor.

Panoptik güvenliğin yapısı ve niteliği gereğince yarattığı çelişkiler, özel olarak İslam çerçevesinde ortaya çıkardığı çelişki ve aşındırıcılık İran’da somut göstergeleriyle her geçen gün daha net biçimde gözlemlenebiliyor. Zoraki itaatin İslami temelsizliği ve çelişkisi göz ardı edilerek yine İslam adına uygulanan yöntemlerin orta ve uzun vadede yarattığı bumerang etkisi İran örneğinde görülüyor. Tevhidin insan fıtratının anlaşılmasını zorunlu kılan öğretisi göz ardı edildiğinde ortaya çıkan sonuçlar panoptik güvenlik delilinde idrak edilebilmektedir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir