Görüşler

Doç. Dr. Hasip Saygılı yazdı: Silahlı Kuvvetlerde sağlık kurumlarına ihtiyaç var mı?

Doç. Dr. Hasip Saygılı yazdı: Silahlı Kuvvetlerde sağlık kurumlarına ihtiyaç var mı?

FSMVÜ öğretim üyesi Doç. Dr. Hasip Saygılı, çağdaş ordularda sağlık kurum ve kuruluşlarını bulunduğunu belirterek Van, Şırnak ve Diyarbakır ile Ankara’da askeri hastanelerin yeniden açılmasını istiyor...

DOÇ. DR. HASİP SAYGILI

15 Temmuz 2016 kalkışmasından sonra pek az istisnasıyla askeri sağlık kurum ve kuruluşları ordu bünyesinden çıkarılmıştır. Bunda önde gelen askeri hastanelerde FETÖ örgütlenmesinin yaygınlaşmasının ortaya çıkışı ile askeri sağlık kurumların son yıllarda genel olarak çok kötü idare edilerek kamuoyunda kötü bir izlenim doğurmasının kayda değer tesiri olduğunu düşünüyoruz.

Askeri hastaneler iç güvenlik harekâtının sürdüğü merkezleri istisna tutarsak, son yıllarında kuruluş maksatlarına aykırı kurumlar haline gelmişlerdi. Öncelikle askeri personele hizmet vermekle olması gereken askeri hastanelerde genel olarak söylersek birilerinin tavassut ve referansı ile gidilmediğinde uygun bir hizmet alınması pek mümkün değil idi. Bu satırların yazarı 2007 yılında üzerinde albay üniformasıyla Haydarpaşa GATA Hastanesinde bir servisi sorduğu subay üniformalı bir tabipten gördüğü kabalığı esefle hatırlamaktadır.

Bu çerçevede bu tarz kurumların askeri teşkilat bünyesinden çıkarılmasına azımsanmayacak bir kesim “müstahak olmuşlardı” diye karşılamış olmalıdır. Asker-siyaset ilişkileri bağlamında yazdığımız yazılarda askeri sağlık kurumlarının ordu hiyerarşisinden çıkarılmasının yarattığı sakıncalara işaret ettiğimizde ağır eleştiriler ile karşılaştık. Bu eleştirilerin bir kısmında şahıs olarak maruz kaldığımız ağır itham ve hakaretleri dikkate almasak da ülkemizde problem sahalarımızı soğukkanlı bir şekilde konuşma imkânımızın kısıtlı olduğunu bir daha görmüş olduk.  Bu eleştirilerimize aldığımız tepkilerden bir kısmını burada aktarmak isteriz. “Şikayetler ise kusura bakmayın ama ciddiyetsiz. Politik hesapların bir parçası olmaması gereken konu ve noktalara bizzat TSK mensuplarının katılması ise doğrusu hayal kırıklığı yaratıyor.” (Dr. Atila Demirkasımoğlu).  Sn. Dr. Beyin ciddiyetsiz dediği sakıncalar ifade edilirken MSB’nin 17 Nisan 2017 tarihli yazısına göre bir kolordu bölgemizde Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde sağlık kurumlarının TSK bünyesinde bulunduğu döneme göre “komando olamaz”  ve uzun süreli istirahat raporları alan subay, astsubay ve uzman erbaş sayısının sırasıyla 60 (altmış) ve 13 (on üç) kat arttığına dikkat çekilmişti. Yine Van ve Diyarbakır gibi merkezlerde artık asker kontrolünde bulunmayan hastanelerde örgüt mensupları ile girdiği çatışmalarda yaralanan Mehmetçiklerin hastanelerdeki sağlık personeli kisvesindeki PKK otomatları tarafından öldürülmeleri veya felç edilmeleri ihtimaline karşı ilave güvenlik tedbirleri alınmakta olduğu yazılmıştı…

Bir başka yorumcu Kuleli Askeri Lisesinden devre arkadaşımız, 28 Şubat sürecinde mağdur olmuş bir tabip subay şunları yazıyor: “…sağlık sistemi ve raporlarla ilgili iddialar daha ilk günden beri ifade edilen iddialar. Tabii ki ihtimal dahilinde. …Hepimizin ocağı olan bu yuvada Asker yeminine sadık kalsa idi bu kadar itibar kaybetmezdi.”  Doktor arkadaşımız  keşke zikrettiğim bugüne kadar aksi iddia edilmeyen sağlıkla ilgili yeni yapılanmalardan doğan sakıncaların aslı astarı olmayan uydurma haberler olduğunu yazsaydı…

Ad ve soyadı yazma gereği duymayan bir yorumcu da bizim ciddiyetsiz işlerle uğraştığımız kanaatini ifade ediyor. Ve bizi ciddi meseleleri tartışmaya davet ediyor.

“... yıllarca terör örgütü ile mücadele ediyoruz diye bütün kamuoyu ve insanlar kandırıldı. hergün şehitler gelen bi memlekette daha ciddi meselelerin tartışılması elzemdir. ordunun işini yapan personelinin töhmet altında olduğunu ve olabileceğini düşünmüyorum.” (Yorumcunun imlasına dokunulmamıştır)

Bir önceki yazımızda işaret ettiğimiz ordu mensuplarının tamamının suçlu suçsuz ayrımına tabî tutulmadan bazı işgüzarlar tarafından kaba muamelelere maruz bırakıldığını yazmıştım. Askeri bir sağlık kurumunda başhekim olarak hizmet etmekte olan albay rütbesinde karakter sahibi, entelektüel ve liyakatli bir tabip subayın (SB) İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünde esir edilmiş düşman subayı muamelesi gördüğünü yazmıştım.  Sanıyorum bu ifadelerim üzerine kimliğini yazmayan diğer bir yorumcu da şunları yazdı (İmla yorumcunundur):

“Ordunun Morali hain darbe girişiminden öncede bozuktu, sadece siz farkında değildiniz. Kendinizden başkalarını hiç düşünmediniz. Kutsal Orduyu Ellerinizle bu hale siz getirdiniz.Kurduğunuz ve savunduğunuz eğitim sistemi; kibirli, herşeyi ben bilirim egosuyla yüklü bencil komuta kademesi yarattı. Kutsal ordumuzu sadece subay ve generallerden teşkil sandınız. diğerlerinin varlığını görmezden gelip hiçe saydınız. Şimdi şikayet etmeye hakkınız yok. Mehmetçiği birer rakamdan ibaret gören kurmay zekanız bu olanları anlamakta zorlanıyor tabi, halkımız kime nasıl muamele yapacağını çok iyi bilir siz merak etmeyin. Siyasi irade Ordunun Moralini yıllarca size sordu sonuç ortada. Hiç ders almamışsınız hala her şeyi biz biliriz tavrınızı bırakın artık O DEVİR KAPANDIIIII”

Yorumcu yanlış anlamıyorsam seçkin bir subaya esir edilmiş düşman subayı muamelesi yapılması, yine bir önceki yazımızda zikrettiğimiz subay ailelerine küfür ve hakaret edilmesi ile emekli muharip pilot tümgenerale ordunun eski bir mensubu olduğu için kaba muamele edilmesini “halkımız kime nasıl muamele yapacağını çok iyi bilir” diyerek olağan görüyor. Ancak isimsiz yorumcunun kurum ile ilgili eleştirilerinin dikkate alınmasını da ilgililere salık verebilirim. Benzeri eleştirileri bu satırların sahibi de yapmaktadır. Sağlam bir eleştiri/özeleştiri yapmaksızın durumumuzu düzeltemeyeceğimiz açıktır.

MODERN ORDULARDA UYGULAMALAR

Tartıştığımız askeri sağlık kurumların Sağlık Bakanlığına devrinin yarattığı problem sahalarını soğukkanlı bir şekilde değerlendirmek için modern ordulardaki uygulamalara da bakmamız gerekiyor. Geçmişte ve günümüzde sefer ve barışta orduların uygun sağlık birimleri her zaman olmuştur. ABD Ordusu bu birimler “Medical Service Corps” [Tıbbi Hizmet Birlikleri] adıyla göreve devam etmektedir. Bu birliklerin geniş görev sahaları ve hizmetlerinin kapsamı için kendi ağ sayfalarına göz atılmasını tavsiye ediyoruz veriyoruz:

http://history.amedd.army.mil/booksdocs/HistoryofUSArmyMSC/chapter3.html

Çin “People’s Liberation Army” [PLA, Halk Kurtuluş Ordusu], bünyesi içinde sağlık kurumlarının ağırlığı ile dikkat çeken bir kurumdur. Sağlık elemanı yetiştiren akademiler yanında Peace Ark [Barış gemisi] adını taşıyan askeri hastane gemisinin uluslararası teşkilatların kontrol ve nezareti dışında Hint Okyanusu ve Karayipler’de insani tıbbi yardım misyonlarında faaliyet gösterdiği bilinmektedir. Yine PLA’nın Peru ve Gabon’da askeri tıbbi tatbikatlara birlik çapında katılması ilgiyle izlenmektedir. Diğer taraftan yabancı ülkelerdeki doğal afetlere Çin hükümeti kurtarma ekipleri yanında PLA’nın sağlık timlerini de sevketmektedir (China’s Incomplete Military Transformation, RAND Corp., 2015).

İngiltere’de ise ordudaki sağlık kurumları denilince “Royal Army Medical Corps”  [RAMC, Kraliyet Ordusu Tıbbi Birlikleri] hatıra gelir. Geleneği oturmuş, kendini günün ihtiyaçlarına göre yenilemiş bir bir kurum anlaşılmaktadır. İngiliz Savunma Bakanlığının resmi web sayfasına göre RAMC, askeri personelin sağlığını korumaktan sorumludur. Bu birlikler İngiliz askerinin bulunduğu her yerde temsil edilirler. Dünyanın her tarafında harekât, tatbikat ve zorlu eğitim seferlerine tıbbi destek sağlarlar. RAMC, cephe hattındaki acil ilk yardımdan sağlık merkezi ve hastanelerde uzun dönemli mutad tedaviler ile sağlığı koruma ve hastalıkları önleme gibi konularda yetkilidir. Sahradaki RAMC, cerrahlar, eczacılar, doktorlar ve sağlık teknisyenleri ile iş görür. Bu personel. geniş ölçekli travma durumları ve insani harekâta uygun liderlik becerileri ile yetiştirilirler. (http://www.army.mod.uk/medical-services/29918.aspx )  RAMC tarihçesine göre de Boer, I ve II Dünya Savaşlarında 1180 subay ile 8165 nefer sağlık hizmetlerinde hayatını feda etmiştir. Günümüzde de de İngiltere’nin muharip unsurlarla müdahil olduğu kriz ve çatışma bölgelerinde ordunun sağlık birimleri de üniformalarıyla görev yaparlar.

Rusya Federasyonu da ordu ile ilgili sağlık kurum ve kuruluşları ile dikkat çekmektedir. Silahlı kuvvetlerin amblem ve sembollerini görsel olarak yayınlayan bir sitede askeri sağlık kurum ve kuruluşları arasında şunlar bulunuyor: Savunma Bakanlığı Sağlık Dairesi, Rusya Veterinerlik ve Sıhhiye Birlikleri, Rusya Tıbbi Birlikleri, Rusya Merkezi Havacılık Hastanesi, Rusya Askeri Tıbbi İleri Eğitim Enstitüsü, Sergey Kirov Tıbbi Akademisi, Rusya Askeri Tıbbi Hizmetleri… (http://www.milbadges.com/corps/russia/med ). Bütün bunlar Rusya Federasyonunda askeri hastaneler dahil sağlık kurumlarının ordu bünyesi içinde bulunduğunu gösteriyor, kanaatindeyiz.

Almanya’nın ordusunun ana ast birimlerinden birisinin “Merkezi Tıbbi Hizmetler” olduğunu da dikkatlere sunalım.

Sadece küresel/bölgesel devletler değil İsviçre gibi bir ülkede de Silahlı Kuvvetlerin “Askeri Tıbbi Hizmetler” adıyla bir birimi mevcut bulunuyor. Bu bölümün başında tümgeneral rütbesiyle genel cerrah bir tabip görev yapmaktadır.

BAZI ASKERİ HASTANELER YENİDEN AÇILMALI

Çağdaş ordulardaki askeri sağlık kurum ve kuruluşlarının yukarıda işaret ettiğimiz  işlevlerine rağmen, ülkemizde verimsiz ve tesis maksadına hizmet etmeyen askeri hastane ve diğer kurumların ilgili bakanlığa devredilmesinde itiraz edilecek makul bir gerekçe bulunmuyor. Dahası Silahlı Kuvvetlerin kalkışma öncesinde de kendi bünyesi ile ilgili bu tarz konularda karar almayı ve uygulamayı göze alabilecek bir yapıda olmadığı bilinmekteydi. Bizim sıfır risk yaklaşımı dediğimiz baskın zihniyet sebebiyle TSK kendi inisiyatifiyle harekete geçemediğinden siyaset işi ele aldı ve bilinen düzenlemeleri gerçekleştirdi. Ancak şimdi evvel emirde iç güvenlik harekâtının sürdüğü Van, Şırnak ve Diyarbakır gibi şehirler  ile merkezde (tam teşekküllü) birer askeri hastanenin yeniden açılması bir ihtiyaç olarak kendini hissettirmektedir. Yine barış gücü görevleri ile muhtemel sınır ötesi harekât yapacak birliklerin kuruluşlarında uygun sağlık teşkilleri ile personeli bulundurulması düşünülmelidir. Diğer taraftan Hava ve Deniz Kuvvetleri için de zorunlu askeri sağlık teşkillerinin muhafazası soğukkanlı şekilde değerlendirilmelidir.

Bu çerçevede siyaset planlayıcılarının çok fazla zihni çalışma gerektirmeyen toptancı çözümlerin yan etkilerini dikkate alacağını ümit etmek istiyoruz. Diğer taraftan orduda sağlık teşkillerinin tamamen kaldırılmasının Türkiye’nin gelecekte hak ve çıkarlarını korumak için asla harp etmeyi düşünmeyeceği algısı yaratıp yaratmayacağı da üzerinde düşünülmesi gereken bir diğer konudur.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir