Görüşler

Dr. Hayati Bice yazdı: Ülkücüler ve referandum

Dr. Hayati Bice yazdı: Ülkücüler ve referandum

Ülkücü Yazarlar Derneği Başkanı Dr. Hayati Bice, 16 Nisan referandumunun MHP tabanı ve ülkücüler açısından neler ifade ettiğini değerlendiriyor.

DR. HAYATİ BİCE

16 Nisan 2017 Anayasa Referandumu’nda ülkücülerin kullandığı oylar hakkındaki spekülasyonlar sürüyor. MHP yönetiminin Evet yönündeki tercihine karşın, ülkücü tabanın önemli bir kısmının Hayır yönünde tavır alacağı daha referandum yapılmadan biliniyordu. Kamuoyu araştırma şirketleri bu eğilimi tespit ettiği gibi, daha önemli olarak referandumun hemen sonrasında IPSOS-Türkiye tarafından CNNTURK için yapılan ve sonuçları referandumdan 3 gün sonra açıklanan araştırma durumu netleştirdi: 1 Kasım 2015 seçimlerinde MHP seçmeni olduğunu belirtenlerden yüzde 73’ü Hayır tercihinde bulunurken anayasa değişikliklerine Evet oyu verenlerin oranı yüzde 27’de kalmıştı.

Televizyonda 19 Nisan gecesi yapılan yayına katılan IPSOS-Türkiye CEO’su Sidar Gedik, 1 Kasım sonuçlarına göre partilerden seçmen kaybı olup olmadığını da yorumladı. Gedik, “Bu Pazar seçim olsa, MHP de dâhil olmak üzere hiçbir parti 1 Kasım’daki pozisyonunu kaybetmiş değil” dedi. MHP açısından referandum sonucu kadar önemli olan bu sonuç, sadece CNNTURK internet sitesinde haberleştirildiği için gözlerden kaçtı: Anayasa oylamasında MHP liderinin işaretinin tersi yönünde oy kullanan ülkücülerin çokluğuna rağmen “Bugün Seçim Olsa…” sorusuna verilen yanıtlar MHP’nin 1 Kasım 2015 seçimlerinde aldığı yüzde 12 oranındaki oylarını koruduğunu ifade ediyordu.

MHP Genel Merkezi ile ülkücü tabanın oylarını farklılaştırması MHP içerisindeki “muhalif olarak bilinen unsurların” yanında CHP eğilimli basın ve yayın kuruluşlarınca da istismar edildi. “MHP tabanının dağıldığı” gibi aşırı yorumlarla ülkücü tabanda bir umutsuzluk yayma faaliyetine girildiği dikkat çekti. Öyle ki Halk-TV’de 19 Nisan tarihli gece bülteninde “MHP’yi Baraj Korkusu Sardı” başlıklı bir haber dahi üretildi. Halk-TV’nin deneyimli habercisi İsmail Dükel tarafından sunulan söz konusu “özel haber”de MHP oylarının Aydın’da sıfıra düştüğü, Antalya’da MHP’nin tabanının yüzde 94’ünü yitirdiği ekrana getirilen koca koca grafiklerle iddia edildi. Halk-TV’ye göre MHP’nin taban kaybı İstanbul’da yüzde 88, Ankara’da yüzde 80, Devlet Bahçeli’nin ili Osmaniye’de yüzde 75, büyükşehir belediye başkanlıklarının MHP’de olduğu Mersin’de yüzde 67 ve Adana’da yüzde 50 olmuştu. Bu haberi izleyen ülkücülerin hepsinin benim kadar öfkelendiklerinden eminim. Bu tavırlarla, düzmece haberlerle MHP tabanından CHP yönünde oy kaydırabileceklerini sananlar ilk seçimlerde ağızlarının payını alacaklardır.

KÖKLEŞMİŞ TERCİH BİLİNCİ

Ülkücü seçmenin MHP genel merkezinden oylarını farklılaştırması ilk kez gözlenen bir durum değil. 2010 Anayasa değişikliği referandumunda MHP yönetimi Hayır tavrı sergilerken tabanın bir kısmının Evet tercihinde bulunduğu, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde ülkücü tabanın bir kısmının MHP-CHP ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu yerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için oy kullandığı bilinmeyen bir sır değildir.

Bu gerçeklerden habersiz yorumcuların ve TV’lerdeki haber-yorum programlarının siyasi analiz yeteneği sınırlı moderatörlerinin MHP’li seçmenin niteliği ve davranış kalıpları konusunda bilmediği pek çok husus vardır. Taha Akyol, Dr. Murat Yılmaz, Dr. Mustafa Çalık ve Avni Özgürel gibi ülkücü taban ile ilgili bilgi, deneyim ve birikim sahibi kişilerin fikrine başvurulmuş olsa bu hatalara düşülmezdi. Hatta MHP tabanı ile ilgili ciddi çalışmalara imza atmış olan solcu gazeteciler Tanıl Bora, Kemal Can ve hatta Ruşen Çakır gibi isimler de ülkücü taban konusunda bilirkişi olarak görüşlerine başvurulabilecek isimlerdir.

Ülkücü tabanın benimsemediği adaylarla girilen seçimlerde tabanın sadakatine rağmen MHP’nin başarısı sınırlı kalacaktır.

Bugüne kadar yapılan hemen her seçim araştırmasının ortaya çıkarttığı bir gerçektir ki MHP seçmen tabanı eğitim düzeyi açısından Türkiye’nin en nitelikli seçmen tabanıdır. Seçmen kitlesi içerisinde üniversite ve ötesi eğitim düzeyi açısından MHP tabanı en öndedir.  Bunun doğal bir sonucu olarak MHP’li seçmen sandıkta kendi özgür iradesini sergilemekte de bu niteliğine uygun olarak hareket eder. Ayrıca ülkücü taban arasında sosyal medya üzerinden iletişimin hemen hiçbir partide olamadığı kadar etkin olarak sürdürüldüğü bilinir.

Parti sadakati konusunda da MHP seçmeninin durumu ayrıcalık arz eder. Önüne konan milletvekili ve belediye başkanı aday listelerini kıyasıya eleştiren ülkücü tabanın sandıkta üç hilalden başka bir yere mühür basabilmesi çok zordur. Bu sadakat hiçbir partide olmadığı kadar kökleşmiş bir ortak duygudaşlık zemininden beslenir. Bu ortak duygudaşlıkta birlikte yaşanmışlıkların, ülkücü mücadelenin şehidlerine duyulan vefanın, zor zamanlarda test edilmiş ülküdaşlığın rolü, diğer pek çok unsur yanında en önde gelen hususlardır.

TABANLARARASI  GEÇİŞ

“Referandumun mağlubu MHP’dir” şeklindeki çarpık yorumu ile MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin gazabını celbeden Mehmet Tezkan gibi sığ bilgilerle yazı yazan, yorum yapıp ekranlarda konuşan isimlerin ülkücü taban hakkında isabetli bir yorum yapabilme kapasitesi sıfırdır. Daha önce yaptığı çalışmalarla MHP tabanının siyasi akrabalıkları ve MHP ile AKP arasındaki oy geçirgenliği konusunda dikkat çekici analizler yapan KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır gibi isimlerin net olarak tespit ettiği gibi MHP’nin oy tabanını genişletebilmesi büyük ölçüde sağ seçmenden alabileceği oylar ile mümkün olabilecektir. Trakya, Akdeniz ve Ege’nin kıyı şeridinde MHP tabanı ile CHP seçmen kitlesi arasında da bir geçirgenlik söz konusu olmakla birlikte kantitatif olarak sağ seçmenden alınabilecek oylar ile kıyaslanabilir düzeyde değildir.

Son anayasa referandumuyla ilgili olarak IPSOS-Türkiye tarafından yapılan araştırma sonuçlarının MHP yönetimi tarafından dikkatle analizi şarttır. Daha önce 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra yaptıkları sandık ertesi anketi ve tutarlı sonuçları ile dikkatimi çeken IPSOS Türkiye’nin son referandum analizindeki sonuçlardan mevcut MHP yönetiminin de alması gereken ciddi dersler vardır. Ülkücü tabanın benimsemediği adaylar ile girilen seçimlerde tabanın bütün gayretine ve sadakatine rağmen MHP’nin sandık başarısı sınırlı kalmaya devam edecektir.

Genel Merkez ile ülkücü tabanın oylarını farklılaştırması ‘muhalifler’ ve CHP eğilimli medya kuruluşlarınca da istismar edildi.

2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan karşısına CHP tabanından olduğu kadar ülkücü kitlenin de sempatisine sahip olabilecek bir aday çıkartılmaması halinde alınacak sonucu şimdiden tahmin edebilmek mümkündür. Bunun pratikteki anlam ve önemini anlayabilmek için şu sorunun yanıtı yeterli olacaktır: 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP-MHP ittifakının ortak adayı halihazırda ve o gün CHP milletvekili olan İlhan Kesici olsaydı sonuç acaba nasıl olurdu?

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir