Görüşler

Kürtler, Irak’tan ayrılıp bağımsızlığına kavuşmak zorunda

Kürtler, Irak’tan ayrılıp bağımsızlığına kavuşmak zorunda

İstanbul merkezli çalışmalarını yürüten düşünce kuruluşu Al Sharq Forum’un 18-19 Mart tarihlerinde İstanbul’da düzenlediği “Orta Doğu’da Yeni Güvenlik Mimarisine Doğru” başlıklı forumun davetlisi olarak Türkiye’ye gelen, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Dış İşleri Bakanı Falah Mustafa Bakir ile gündeme dair bir röportaj gerçekleştirdim.

KÜRESEL KONUŞMALAR / DENİZ BARAN

IKBY kanadından son aylarda verilen mesajları ve sizin de bizzat Forum boyunca sergilediğiniz tavra bakılırsa artık bağımsız bir devlet olma yolunda son derece kararlı olduğunuz görülüyor. Bunun gerçekleşmesini yakın bir gelecekte muhtemel görüyor musunuz?

Öncelikle, bir millet olarak kendi geleceğimizi tayin etme hakkımız var. Bu, Birleşmiş Milletler Anlaşması’nda da öngörülen bir hak ve Irak Kürdistanı olarak bu hakkımızı kullanabiliriz. Irak Devleti kurulduğundan beri bu ülkenin bir parçası olduk. İktidarı da zenginlikleri de paylaştık. Her şart altında bu birlikteliği sürdürdük. Fakat monarşi döneminde de cumhuriyet döneminde de Saddam döneminde de bugün de bizimle bir birliktelik sergilendiğini hissedemedik. Karşılıklı ilişkimiz, bize bir fayda getiremedi. Bilhassa 2003’ten bu yana federal, demokratik bir devletin inşa edilmesi için büyük gayret sergiledik fakat bu gayretler başarıya ulaşmadı çünkü diğer ortaklarımız bizimle aynı vizyona sahip değiller, aynı fedakarlıkları göstermiyorlar. 
Ayrıca Kürtler olarak bu süreçte nice kereler kentlerimizin ve köylerimizin yıkılmasına, Halepçe’deki ve birçok şehirdeki kimyasal gaz saldırılarına maruz kaldık; on binlerce insanımızı kaybettik. Saddam devrildikten sonra yeni bir Irak için umudumuz vardı, geleceğimizi diyalog ve anlayış ortamında barışçıl şekilde kurmak istedik. Fakat eğer bu olmadıysa aynı devlet içerisinde ortaklığımızı sürdürmek de mümkün olmuyor. Yeterince acı çektik, fazlasıyla sabır gösterdik fakat artık sistem işlemiyorsa aynı bozuk sistem üzerinde ısrarcı olmanın bir anlamı yok.
Sistemde kendi yerimizi tahkim edebilmek için kendi gücümüzü oluşturduk, kendi sivil toplumumuzu medyasıyla, STKları ile pekiştirdik, seçimler düzenledik; kendi meclisimizi ve kurumlarımızı kurduk. Bir şekilde Kürdistan’ı güvenli ve emniyetli kılmayı başardık. O dönemden bu yana da güçlü bir yönetimimiz var. O yönetim de nerede durduğumuzu ve nereye yol almak istediğimizi biliyor. Yani bu yola kendini adamış bir yönetim, bir askeri güç ve bir halk mevcut. Bu kombinasyon istikrarlı, barışçıl bir yapı inşa etmemizde bize yardımcı olacak.

Bazı uzmanlar, IKBY’nin bağımsız olması durumunda Irak merkezi bütçesinden mahrum kalacağı paydan ötürü ekonomik çöküntü yaşayacağını ve petrol ihracatının da bunu telafi edemeyeceğini öne sürüyor.

Öncelikle, bizler  için endişelenmelerinden ötürü kendilerine teşekkür ediyorum, bu tutumlarına kıymet veriyorum. Fakat onlarla hemfikir olduğumu söyleyemeyeceğim. Şu an henüz bağımsız bir egemen devlet olmadığımız için uluslararası havuza, yani IMF, Dünya Bankası gibi kaynaklara erişimimiz yok. Ayrıca petrol ihracatını yeni yeni başlatıyoruz, önümüzdeki yıllarda bunun miktarı artacak. En önemlisi de biz çeşitli bir ekonomiye sahibiz, sadece petrole dayanmıyoruz. Bu çeşitliliği arttırmak; turizmi, tarımı canlandırmak için oldukça güçlü bir ekonomik reform planımız da mevcut. Tüm bu sebeplerden ötürü ve bünyemizdeki potansiyeli bildiğimiz için bu konudaki endişelere katılamayacağım.

Yakın vadede bağımsız bir devlet olmanızın önünde engel olarak ortaya atılan ikinci mesele de IKBY içerisindeki bölünmeler. Bilhassa son yıllarda KDP ve KYB-Goran hattı arasında ciddi seviyeye varan bir kızışma söz konusu. Böyle bir ortamda bağımsızlık yolunda ittifak mümkün olacak mı?

Bu konuya dair en temel mesajım şu: Bu aktörlerin hepsi, Kürt halkının kendi geleceğini tayin etme hakkı ve bağımsızlığa kavuşması konusunda hemfikir. Bu konuda hiçbir anlaşmazlık yok. Bunun dışında, elbette, politik anlaşmazlıklarımız var fakat bu durum her demokraside ortaya çıkabilecek normal bir durum. Önemli olan şu: Tüm politik anlaşmazlıklara rağmen Peşmerge, 1050 km’lik bir hat boyunca tek vücut durumunda. Peşmerge, partilerin değil Kürdistan’ın Peşmergesi. Peşmerge bir bütün olarak kaldığı sürece de bizler bir bütün olarak kalabiliriz. Öte yandan, şu an politik taraflar arasında mevcut krizleri çözmek için diyaloglar sürdürülüyor.

Türkiye’nin yönetiminize genel yaklaşımı nasıl?

IKBY, Türkiye ile olan bağlarını daha da geliştirmeyi ve bir arada kalmayı hedefliyor. Bu birlikteliğin ekonomik, kültürel, sosyal ilişkiler gibi alanlara da yansıyacak bir birliktelik olmasını umuyor. İki tarafa da faydalı olacak, kalıcı ve uzun vadeli ilişkiler kurmanın peşindeyiz. Eğer yakın bir şekilde çalışabilirsek tüm bunların gerçekleşeceğini umuyoruz. Ben iyimserim.

Kişisel ümitlerden öte mevcut yaklaşım nasıl?

Aramızda yüksek derecede güven olduğunu düşünüyorum. Politik olarak dürüstçe istişarelerimizi sürdürüyoruz  ki bu da önemli. Şu an ilişkilerimizin bulunduğu seviyeden mutluyuz.

Türkiye’deki bazı kesimler Irak’ta Kürdistan’ın bağımsız olmasına dair büyük endişeler taşıyorlar. Bu kesimlere yönelik bir mesajınız var mı?
40 milyonluk bir millet görmezden gelinemez. Bu görmezden gelinince problem ortadan kalmayacak ki… Coğrafya da değişmeyeceğine göre bu bölgenin insanları olarak bir arada yaşamanın formülünü bulmamız en iyi yol. Böylece birbirimize saygı duyabilir ve birbirimizden faydalanabiliriz.

Biz Türkiye’nin dostuyuz. Köprüler kurarak bu dostluğu pekiştirmenin peşindeyiz, amacımız köprüleri yıkmak değil. Biz yapıcılarız, yıkıcı değil. Dolayısıyla, Türkiye’deki tüm kesimlere mesajımız şu olur: Biz ortaklık kurmak isteyen, köprüler inşa etmek isteyen, Türkiye’ye karşı kötü niyetleri olmayan, barış talep eden bir milletiz. Geleceğimizi inşa etmek için geçmişteki tıkanıklarla bağlantımızı kesmeliyiz. Bölgemizde çözüm üretmek için açık ve kapsayıcı olmalıyız. İnsanların kimliklerini önemsemeliyiz. Ben Kürt’üm ve bir Kürt olarak saygı görmek istiyorum, başka bir şekilde değil. Karşılıklı saygıyı tesis edebilecek bir zemin kurarsak bu hepimiz için kazançlı olacaktır.

KERK'Ü İÇİN ÇOK MÜCADELE VERDİK

Kerkük’te IKBY bayrağının göndere çekilmesi hadisesi mesajlarınızdaki önemi vurgulanan zemini bozan bir hareket değil mi?

Bakın, bizim başkentimiz Erbil’de de birçok Türkmen var ve oradak Kürdistan bayrağı dalgalanmasına rağmen o Türkmenler haklarından mahrum değiller. Siyasi partileri, televizyon ve radyo kanalları, resmi kurumlarımız içerisinde Türkmen kültürünün ve dilinin yaşatılması için sağlanan birimler var. Sırf Türkmenler değil, bizimle yaşayan her millet bu imkanlara sahip. Dolayısıyla, Kerkük’te bayrağımızın göndere çekilmesi, kimliklere dair verdiğim mesajlara tezat teşkil etmiyor. Biz, Kerkük için çok büyük mücadele verdik ve Kerkük’te böyle bir hakkımız var, durum bu. Yoksa Türkmenlerle, gayrımüslimlerle, Yezidilerle ve herkesle barış içerisinde yaşamanın peşindeyiz.

Kerkük gibi nüfus bakımından özel duruma sahip bir şehirde salt IKBY’nin otoritesini yansıtan böyle bir girişim yerine koalisyona dayalı bir yönetim girişiminde bulunulması daha doğru olmaz mıydı?
Bu elbette olacak. Kerkük, IKBY’nin bir parçası olarak tanındığı için bayrak çekmek, sahip olduğumuz bir haktı. Bu, dediğiniz şekilde koalisyon kurmak için bir engel değil. Yönetimimiz, bizlerle beraber olan tüm topluluklara haklarını teslim etmek konusunda cimri olmayacaktır.

PYD KÜRTLERE ZARAR VERİYOR

Bir başka Kürt oluşumu olan PYD de belli ki sizlerle aynı hatta değil. Mesela Sincar olayı…

Problem şu ki Kürdistan Peşmergesi, Kobani’yi kurtarmak için Türkiye’den geçip yardıma gitti. Türkiye’nin içerisinde bulunduğu koalisyon ve Peşmerge sayesinde Kobani kurtarıldı. Operasyon bitince PKK’ya bağlı olan YPG, Sincar’a doğru geldi. Bu mesele nettir, YPG’nin Sincar’da kalma hakkı yok, Sincar’da kendi istediklerini yapma gibi bir durumları yok, burası IKBY yönetimindedir. Nokta.

Fakat PYD orada kalmaya devam ediyor…

PKK onları destekliyor, muhtemelen Haşdi Şabi’den bazı destekler alıyorlar. Onları orada tutan güçlere dayanıyorlar.

Peki, PYD’nin  sizin yönetiminize ve hedeflerinize yönelik genel tavrı nasıl, IKBY ile aynı ajandaya sahip olmadıkları ortada.

Maalesef PYD, Kürtler için her şeyi karmakarışık hâle getirdi. Kürtlerin çıkarlarına zarar verdiler, barışçıl yollarlara birçok kazanım elde edilebilecekken başka yollara tevessül ettiler. Suriye’deki Kürtler için de birçok problem yaratılar. Biz ise onlardan çok farklıyız; yönetimimiz var, açık bir vizyonumuz var, bizler uluslararası toplumca tanınan meşru bir yapıyız, çok geniş yelpazede uluslararası ilişkilerimiz var, halkımıza saygı duyuyoruz; Peşmerge insanların hür olması için mücadele ediyor ve barışçıl bir şekilde birlikte yaşamayı hedefliyor. Irak Kürdistanı bir başarı hikayesidir; insan haklarına bağlıyız, kadınların; gençlerin güçlendirilmesine uğraşıyoruz, IŞİD ile mücadele ediyoruz, insani yardımlarımıza devam ediyoruz... Yani, PYD’den tamamen farklıyız; IKBY son derece sorumluluk sahibi bir yönetim.

 

İlgili Haberler
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir