Görüşler

Süleyman Faruk Gözen yazdı: Bireysel tercihlerin de politikaların da anahtarı fiyat

Süleyman Faruk Gözen yazdı: Bireysel tercihlerin de politikaların da anahtarı fiyat

Chicago Üniversitesi Ekonomi Doktora Programında çalışmalarını sürdüren Süleyman Faruk Gözen, politika, fiyat mekanizmaları ve insan davranışları arasındaki ilişkiyi kaleme aldı.

SÜLEYMAN FARUK GÖZEN

Bazı alanlar var ki zaman içerisinde yapısı, karakteristiği veya kapsamı değişse de hep benzer sorulara cevap arama ihtiyacı duyar. İnsanlığın ve dolayısıyla bilimin, kültürün, yaşam kalitesinin ve hayatın özünün ne kadar geliştiği/değiştiği, bu ve benzer sorulara değişen şartlarda ne ölçüde başarılı (zamanın ruhuna ve ihtiyacına uygun) cevaplar verilebildiği ile doğru orantılıdır. Bahsi geçen bu alanlardan birisi de ekonomi bilimidir. Her devirde boy gösteren benzer ekonomi soru(n)larına temel yaklaşımın neler olduğunu betimleyebilirsek hem bugüne ışık tutabiliriz hem de bugünün ilacı hakkında daha somut düşünebiliriz. Günümüzde ekonomi deyince (maalesef) akıllara ilk olarak Türkiye bağlamında Merkez Bankası, dünya genelinde FED gelirken ben, bu tartışmalara ekonomi biliminin temel öğretilerinden yola çıkarak yaklaşmaya çalışacağım.

EKONOMİK DAVRANIŞ DEĞİŞİKLİĞİ

Ekonomi bilimi bireylerin ekonomik davranışlarının ve faaliyetlerinin ne olduğu ve hangi faktörlerden etkilendiği ile ilgilenir. Ekonomik davranışın kapsamı oldukça geniştir, piyasada dolar alıp satan bireyin davranışı da ekonomiktir, mevcut işinden ayrılıp evinde çocuğuna bakmaya karar vermiş olan bireyin davranışı da. Ancak sayamayacağımız kadar birçok alanda vuku bulan ekonomik davranışların her birini gözlemleme kabiliyetine elbette sahip değiliz. Dolayısıyla, bu konuda bize yardımcı olabilecek bir mekanizmaya ihtiyaç duyulmaktadır. İşte bu noktada ekonomi bilimi bizlere çok doğal, anlamlı ve bir o kadar da ölçülebilir bir araç tavsiye ediyor: Fiyat. Herkesin hakkında az buçuk fikir sahibi olduğu veya en azından hayatında bir kere de olsa duyduğu ‘arz ve talep’ kuramının özünde fiyat mekanizması yatmaktadır. Akıllara gelebilecek en doğal sorulardan birisi de neyin fiyatından bahsettiğimizdir. İlk duyduğunuzda belki garip gelebilir ama düşünebildiğiniz hemen hemen her ekonomik aksiyonun bir değeri vardır. Fiyat dediğimiz olgu da o aksiyonun ekonomik değerini yansıtmayı amaç edinen bir araçtır. Piyasada dolar alıp satan kişi için döviz kurunun değeri bize fiyatı verirken, işinden ayrılıp çocuğuna bakma kararı alan kişi için ise fiyat, ayrıldığı işinin veremediği ama evindeki çocuğuna bakmanın sağlayabildiği görece değerdir. Dolayısıyla, fiyat insan davranışlarının birçok kademesinde boy gösteren bir ölçüdür ve böylelikle gayet doğal ve ölçülebilir bir mekanizmadır. Peki, fiyat neden insan davranışlarını kavramada anlamlı bir araçtır? Çünkü çoğu karar aşamalarında insan atacağı adımın değerini düşünmekte ve buna göre kendisi, ailesi veya toplumu için en iyi kararı vermektedir.

Fiyat mekanizmasının ekonomik tercihleri açıklama ve etkileme gücünü en çok dikkate alması gereken kesimlerden bir tanesi de politika yapıcılarıdır. Çünkü uygulanan politikanın öncelikle bireylerin ekonomik davranışlarına, dolayısıyla fiyata ve nihayetinde de dengede oluşacak talep ve arza etkisi olacaktır. Bu olguyu biraz aykırı bir örnek ile betimlemeye çalışayım: Düşünün ki bir mahalle yüksek suç oranı ile karşı karşıya ve belediye başkanı bu suç oranını asgari düzeye indirme hedefinde. Bu mahalledeki kira oranlarının, yine arz-talep kuramından ötürü, görece daha güvenli diğer komşu mahallelere nazaran oldukça düşük olmasını bekleyebiliriz. Ancak bu mahalledeki bireyler, belki kişisel sebeplerle ama belki de kendi alım güçlerine daha çok seslendiği için yüksek suç oranına rağmen bu bölgede ikamet etmeyi tercih etmektedirler. Dolayısıyla bu bireyler için diğer komşu mahallelere nazaran ödedikleri düşük kiranın sağladığı ekonomik değer, (diğer koşullar sabit tutulduğunda) yüksek suçun getirdiği manevi ve maddi tahribatın verdiği zarardan daha fazla olmalı ki burada oturma yönünde tercihte bulunmuşlar.

Piyasada dolar alıp satan bireyin davranışı da ekonomiktir, çocuğuna bakmak için işi bırakan kişinin davranışı da...

Farz edelim ki belediye başkanı yaşam standartlarında iyileştirme yapmaya çalıştığı bireylerin bahsi geçen bu tercihini analiz etmeden (yani fiyat mekanizmasını doğru okuyamadan) ilkesel olarak suç oranlarını düşürme kararı alıyor ve bir şekilde de başarılı oluyor. Peki, suç oranının azalması sonucunda oluşan yeni fiyat mekanizması bize ne söylemektedir? Konut arzının kısa vadede sabit olduğunu düşünürsek suç oranının diğer komşu mahallelerdeki seviyelere inmesiyle bu mahalledeki mevcut konutlara talep artışının gerçekleşeceğini ve kiraların zamanla artacağını gözlemlemek zor olmasa gerek. Evet, suç oranı azalmıştır ama politika bu bölgede ikamet eden bireylerin refah düzeylerini yükseltmiş midir? (Yine diğer koşullar sabit tutulduğunda) Cevabımız büyük ihtimalle hayır, çünkü düşük kira bedelinin cazibesiyle bu mahallede oturmaya razı olmuş alım gücü düşük bireyler artık fiyatların daha yüksek olmasından dolayı kendilerine daha düşük kira önerecek başka mahallelere yönelmek zorunda kalacaklardır. Dolayısıyla uygulanan bu politika, fiyat mekanizmasının insan davranışlarını yönlendirme kabiliyetini ihmal ettiğinden, beklenmedik başka sonuçlar doğurmuştur. Efektif olarak suç oranı belki azalmış olabilir ancak bu politika pek çok hane halkı (ev ve arsa sahipleri hariç) için refah getirmemiştir, aksine götürmüştür. Tabii ki buradan hareketle suç oranları yüksek kalmalı gibi bir sonuç çıkarılmamalı. Bu örnekten çıkarılabilecek en önemli mesaj, politika yapımında koyulacak hedef ile fiyatın insan davranışlarını etkileme gücü arasında bir denge gözetilmesi ve hedefin tam olarak sonuca varması için fiyat mekanizmasını doğrudan etkilemeyecek yöntemler üzerinde düşünülmesi gereğini vurgulamaktır.

GELECEĞE BAKAN KARAR: YATIRIM

Politikanın başarısı elbette ki koyulan hedefin pratikte ne kadar gerçekleştiğine bağlıdır. Hedefin başarı ile gerçekleşmesi ise politikanın fiyat mekanizmasını önce doğru okuyabilme ve sonrasında ise etkileyebilme potansiyeline bağlıdır. Politika yapıcıları, bireylerin ekonomik tercihleri hakkında fikir verebilen fiyat unsurunu doğru okuyabilseler dahi bu tek başına fiyat mekanizmasını etkileyebilmek için yeterli olmayabilir. Fiyatı etkileyebilmek, aynı zamanda bireylerin gelecek beklentilerini de yönlendirebilmek ile ilgidir. Çünkü, bireyler ekonomik aksiyonlarında gelecekteki olası getiriyi ve ekonomik değeri dikkate almaktadır. En basit örneğiyle, küçük bir yatırım kararı düşünün. Yatırım özü itibarıyla geleceğe bakan bir karardır. Mesela, insanlar gelecekte değerinin yükseleceğini bekleyerek konut satın alırlar veya kurun daha da artacağını düşünerek döviz alırlar. Gelecek beklentilerini belirleyen ana unsurlardan bir tanesi de yakın veya uzak gelecekteki ekonominin sağlığıdır. Ekonominin gelecekteki durumu ise politika yapıcısının bireylere verdiği gelecek projeksiyonu ve belirlenen politika hedefi ile doğrudan ilintilidir. Politika yürüten birimin gelecek hakkında güzel bir tablo resmetmesi olumlu bir sinyaldir. Ancak bu olumlu sinyal tek başına bireyleri yatırım kararı almaya ikna edebilir mi? Sorunun cevabı, politika yapıcısının geçmiş performansı ve dolayısıyla koyulan hedeflerin ne kadarının tutarlılık içerisinde başarıyla sonuçlandığı ile ilgilidir. Yatırım özü itibarıyla geleceğe dönük bir karar olmakla birlikte politika yapıcısının geçmiş ve mevcut zamanlar arasındaki tutarlılığı ve performansı referans noktası olduğundan ötürü bir o kadar da geçmişe bakılmaktadır.

Çoğu karar aşamasında insan atacağı adımın değerini düşünmekte ve buna göre kendisi, ailesi için seçim yapmaktadır.

Dolayısıyla politikanın dayandığı bir kural/model var ise bu modelin politikanın gidişatını doğrudan etkileyebilecek ve iyi okunmadığı zaman beklenmedik sonuçlar doğurabilecek fiyat mekanizmasının doğru modellenebilmesi üzerine ve zamanlar arasında tutarlı sonuçlar verebilecek özellikte olması gerekir. Bazen modelin varsayımları dışında gerçekleşen ve sonuçları doğrudan etkileyebilecek gelişmeler/krizler olabilir ve nihayetinde politika hedefi ile pratikte gerçekleşen örtüşmeyebilir. Bu durumda bireyler politika yapıcısından fiyat mekanizmasını tekrar gözden geçirmesini ve mevcut politikayı revize etmesini bekler ve bu beklentiye göre fiyatlama yaparlar. Buna rağmen eğer politika yapıcısı halen aynı fiyat mekanizmasını veri olarak kabul etmeye ve aynı politika hedefinde ısrarcı olmaya devam ederse bunun olumlu bir sinyalden ziyade olumsuz yansımaları olacaktır. Artık bireyler politika yapıcısının çizdiği rotayı izlemekten kaçınarak kendi modellerini ve projeksiyonlarını geliştirmeye çalışacak ve böylelikle politika yapıcısı, ekonomideki beklentileri ve haliyle fiyat mekanizmasını etkileyebilme yetisini kaybedecektir. 

POLİTİKA HEDEFLERİNİN DİZAYNI

Kıssadan hisse, eğer Merkez Bankası veya FED, ekonomilerini yönlendirebilme potansiyellerine yeniden kavuşabilmeyi arzuluyorsa, dikkate alındığı ve doğru modellendiği takdirde istenilen sonuçları getirmiş ama aksine gidildiği zaman da maalesef beklenmedik sonuçlara neden olabilmiş şu iki genel/kadim ekonomi prensibini tekrar mercek altına almalılar: Piyasada oluşan fiyat mekanizmasını doğru modelleyebilmek ve zamanlar arası tutarlı politika hedeflerini dizayn edebilmek.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir