Görüşler

Tunahan Bozkurt yazdı: Ötekinin varlığını tehdit eden ‘ideolojik beyin’

Tunahan Bozkurt yazdı: Ötekinin varlığını tehdit eden ‘ideolojik beyin’

Eğitimci Tunahan Bozkurt, yaygınlaşan zulüm ve iftira kavramlarının toplumsal zeminle olan ilişkisini değerlendiriyor.

Bazı insanlar sizin gibi düşünmezler; bunların hayata bakışları, gelecek tasarımları, politik veya teolojik duruşları sizinkinden farklıdır. Bunlar, bazen siyasî tercihinize, bazen dinî anlayışınıza mugayir konuşurlar. Bazen değirmeninize akan suyu keserler, bazen kurduğunuz tezgâhı dağıtırlar.

Bu yüzden bazı insanların hâl ve hareketleri, söyledikleri, yazıp çizdikleri sizi rahatsız edebilir. Bu yüzden onlar konuşmasın, yazmasın, fikir beyan etmesin istersiniz.

Buraya kadar her şey gayet normal, insanî. Eğer birisi çıkıp da sizin doğrunuzun doğru olmadığını iddia ederse canınız sıkılır doğal olarak. Normal olan bir şey de şu: Eğer siz ve sizin de üyelerinden biri olduğunuz toplum yeterince olgun iseniz ötekinin fikirlerine olan karşıtlığınızdan dolayı “öteki” konuştuğunda, yazıp çizdiğinde hissettiğiniz can sıkıntısını ona şiddet uygulayarak gidermek istemezsiniz. Bu aklınıza bile gelmez. Siz de konuşursunuz, yazar çizersiniz; olur biter. Ama siz en temel insanî değerlerden olan iyi niyet, ahlâk, vicdandan yoksunsanız ve içinde yaşadığınız toplum da henüz ilk çocukluk dönemini yaşıyorsa işler değişir.

Bu ikinci durumda ötekine duyduğunuz antipatinin koyu bir nefrete, şiddete, hatta vahşete dönüşmesi işten bile değildir. O bir şey söyleyip sizi rahatsız ettiğinde normal olarak hissettiğiniz can sıkıntısını anormal yollara başvurarak gidermeye çalışırsınız. Onu hiç alakasız bir yerden, kötü bir üslupla, bel altı vurarak, gerekirse yalan söyleyip iftira atarak alt etmek, ona acı çektirmek istersiniz.

Size göre öteki olanı mağdur/mahkum edebilme hedefinize ulaşabilmek için, zaten sahip olduğunuz kötü niyet, düşük ahlâk seviyesi ve vicdansızlığa ek olarak, şu üç şartın mevcudiyeti sizin için yeterlidir

1) Ezici çoğunluğunu hayattaki duruşunu bireysel fikir ve deneyimlerine göre değil, tevarüs ettiği ideolojik/kültürel/dinî birikime göre belirleyenlerin; özgür iradesi, özgür bilinci, öz saygısı, öz duruşu olmayanların oluşturduğu bir topluluk

2) Bu topluluğu hedefiniz doğrultusunda istihdam edebilmek için gerekli manipülasyon/provokasyon becerisi

3) Hedefinizin meşruiyetine kendinizi ve toplumu ikna etmek için gerekli dinî/kültürel/ideolojik malzeme

Bu üç şeye sahipseniz sevmediğiniz, husumet beslediğiniz herkesin itibarını iki dakikada iki paralık edebilir (ya da edilmesini sağlayabilir), canını yakabilir (veya sizin yakacağınız bir kıvılcımla canının yanmasını sağlayabilir), hatta canını alabilirsiniz (veya sizin aracı olduğunuz bir olayla canının alınmasını sağlayabilirsiniz).

AFGANİSTAN ÖRNEĞİ

Örnek mi?

Mebzul miktarda mevcut:

Sene 2015. Yer Afganistan.

Farkhunda (Ferhunde) adlı İlahiyat öğrencisi genç bir kadın (24) türbe önünde muska satan bir din bezirganına yaptığı şeyin hurafe olduğunu söylemesinin bedelini, bezirganın kalabalığa kendisini, “Kur’an’ı yaktı!”, “Allah’a küfretti!” vb. iftiraları ve çağrısını Allah adına yaptığı iddialarıyla hedef göstermesi üzerine, kalabalık tarafından taşlanmak, yüksekten atılmak ve nihayet yakılmak suretiyle öldürülerek ödedi.

Muskacı, takkesini düşürüp kelini gösterdiği için hiç hoşlanmadığı Ferhunde’yi, vicdanen hiç rahatsız olmadan, içinde yaşadığı toplum tarafından katil olmakla itham edilmeden, bilakis büyük ihtimalle büyük bir sevap işlediği düşüncesiyle, ilk maddede tanımı yapılan topluluğu ikinci maddedeki istidadı ve üçüncü maddedeki bol malzemesiyle ortadan kaldırdı.

Oysa bir öteki olarak Ferhunde; olgun, aklı kendi başında, iradesi kendi elinde, kendine ve insana saygısı olan bireylerden oluşan bir toplulukta yaşıyor olsaydı, öldürülmeyecek, yaşayacaktı.

Afganistan uzak mı kaçtı?

O zaman hem mesafe hem de zaman olarak daha yakınlardan bir örnek daha vereyim:

Sene bu sene, bundan bir hafta on gün kadar önce. Yer Türkiye.

TRT’de yayınlanan “Bi Fikrin Mi Var?” adlı bir yarışmaya, geliştirdiği “Organik Hoşaf” adlı bir projeyle katılıp finalde elenen Gıda Mühendisi Kübra Ağca, başörtüsü ve katıldığı yarışmanın yayınlandığı televizyon kanalı nedeniyle, muhalif birkaç medya organının yaptığı yalan haberle (Finalde elenen ve “Alzheimer Çipi Projesi” ile hiç karşı karşıya gelmeyen “Organik Hoşaf Projesi” için “Alzheimer Çipini eleyerek birinci oldu.” şeklinde haber yapılarak) ideolojik körlüğe tutulmuş, başörtüsünden hazzetmeyen kalabalıklara hedef gösterildi. Sosyal medyada “Organik Hoşaf”ın bir numaralı gündem maddesi olmasını sağlayan binlerce mesajda Kübra Ağca’ya, Kübra’nın yaptığı çalışmaya, kişisel tercihlerine, onun üzerinden milyonlarca insanın tercihine edilmedik küfür, hakaret, aşağılama kalmadı. Kübra Ağca geçen gün verdiği bir röportajda kendisine hâlâ küfür ve tehdit mesajları atıldığını söylüyordu.

Bu örnekte de ideolojik/politik rakibine zarar vermek için her yolu mubah gören birkaç medya kuruluşu, Afganistan’daki muskacının izlediği yöntemlerin hemen hemen aynısını kullanarak, muskacıdakine benzer bir iç huzuruyla, Kübra’yı ve onlara göre Kübra’nın temsil ettiği değerleri itibarsızlaştırmanın dayanılmaz hafifliğini yaşadı.

Son bir örnek daha vereceğim. İddiamı en iyi destekleyeceğini düşündüğüm, yerindelik derecesi en yüksek örnek olay bu:

Sene geçen sene, 15 Temmuz 2016. Yer Türkiye.

Hedefini kendisi aracılığıyla gerçekleştireceği topluluğu ihraç etmeyen, daha çocuk yaşlardan itibaren kendisi yetiştiren, takipçilerinin her birinin zihnine sürü psikolojisini, koşulsuz itaati, soru sormamayı, özgür düşünmemeyi, bilinç ve irade üretmemeyi ilmek ilmek dokuyan FETÖ elebaşı, 15 Temmuz 2016’da, yetiştirdiği bu kitleyi kullanarak, yazının başında verilen üç şartın her birini harfiyyen yerine getirerek, sadece sevmediği, kendisinin keyfini kaçıran bir insanın değil yüzlerce insanın kanına girdi. Binlerce insana, hatta koca bir ülkeye zulmetti. O gece bu ülkeye yaşattıkları, başarılı olsaydı devamında yaşatacaklarının teminatıydı adeta.

Yetiştirdiği kiralık akıllar ona “asrın alimi” diyordu ama o tarih sayfalarında en büyük zalimlerden biri olarak yerini aldı.

17-08/18/1808krr11a.jpg

Ne yapmalı?

Nicelik ve doğurduğu sonuçlar itibariyle farklılaşsa da verilen üç örneğin de metodolojisi aynı: Kötü niyetli, ahlaksız, vicdansız, ötekine zarar vermek isteyen birinin varlığı, istihdam edilen sürü psikolojisine duçar olmuş bir topluluk ile o “biri”nde bulunan, mezkur topluluğa istediği şeyi yaptıracak beceri ve malzeme.

Verilen üç örnek maalesef münferit olaylar olmaktan çok öte, anılan türden toplumlarda benzerine bol bol rastlayabileceğimiz olaylar. 15 Temmuz öyle olmasa da Afganistan’dakine benzeyen birçok olay hemen her Orta Doğu ülkesinde, “Organik Hoşaf”takine benzeyen birçok olay, zalim ile mazlum bazen yer değiştirse de, Türkiye dahil her yerde gerçekleşiyor.

Böyle, çünkü büyük bir çoğunluk, hayattaki duruşunu bireysel fikir ve deneyimlerine göre değil, tevarüs ettiği ideolojik/kültürel/dinî birikime göre, yani ezbere belirliyor.

Böyle, çünkü büyük bir çoğunluk, öz saygıdan, öz bilinçten, öz duruştan yoksun. Başkasının saygısıyla sayıyor, başkasının sövgüsüyle sövüyor, başkasının bilincini, başkasının duruşunu taklit ediyor.

İDEOLOJİK KÖRLÜK

Büyük bir çoğunluğun bu karakteri taşıdığı yerler de hâliyle biçilmiş kaftan oluyor; kötü niyetli, ahlaksız, vicdansız ama kalabalıkları peşinden sürükleme kabiliyetine sahip insanlar için.

Ve bu insanlar, hemen her yorumun kendini mutlak ilan ettiği, her bir kesimin Tanrı’dan söz almış gibi davrandığı din; tek tipleştiren, tek yönlü, kısıtlayıcı, dayatmacı birtakım uygulamalarıyla sinik, içine kapanık, çoğunluğun içinde kaybolup giden nesiller yetişmesine yol açan eğitim ve nihayet buram buram ideolojik körlük, önyargı, saldırganca üslup, düşmanlık kokan ve doğuran siyaset alanlarında toplum zihnine meyveleri uzun vadede alınacak olsa da özeleştiri, farklı fikre tahammül, “öteki”ne saygı tohumları ekilmediği sürece bu “kaftan”ı  kesmeye, biçmeye, giymeye, tepe tepe kullanmaya devam edecekler.

İlgili Haberler
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir