Görüşler

Ümit Alperen yazdı: Vostok 2018... Rusya-Çin ilişkilerinde yeni bir dönem

Ümit Alperen yazdı: Vostok 2018... Rusya-Çin ilişkilerinde yeni bir dönem

Süleyman Demirel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Dr. Ümit Alperen, 300 bin askerin katılımıyla düzenlenen askeri tatbikat üzerinden Rusya-Çin ilişkilerini değerlendiriyor.

İki yılda bir gerçekleştirilen Şanghay İşbirliği Örgütü Barış Misyonu, 8 ülkeden 3 bin askerin katılımı ile Rusya’nın Ural bölgesinde 24-29 Ağustos’ta yapıldı. Rusya sınırları içerisinde gerçekleştirilen bu tatbikatı dikkat çekici kılan husus, birbirlerini ezeli “rakip” olarak gören Hindistan, Pakistan ve Çin’in askerilerini aynı tatbikatta bir araya getirmesidir. Kabul etmeliyiz ki, Asya’nın bu ülkelerini özellikle sembolik de olsa bir askeri tatbikatta bir araya getirmek kolay değildir. Dolayısıyla, bu durum, söz konusu güçleri bir araya getirebilen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in diplomatik ve stratejik bir başarısıdır. Putin bu kez de 11-15 Eylül tarihleri arasında Rusya’nın Trans Baykal bölgesinde gerçekleştirilen ve 300 bin Rus askerinin, binden fazla savaş uçağı ile 36 bin tank ve zırhlı taşıyıcının katıldığı VOSTOK-2018 (DOĞU-2018) Askeri Tatbikatı’na Çin ve Moğolistan’ı da davet etti. VOSTOK-2018, Sovyetler Birliği’nin 1981 yılında 150 bin askerin katılımıyla gerçekleştirilen ZAPAD-81’den (BATI-81) sonra Rusya’nın düzenlediği en kapsamlı tatbikat olarak karşımıza çıkmaktadır. Rusya ZAPAD-2017’yi Belarus ile  12.700 askerin katılımıyla gerçekleştirdi. Çin ise bu tatbikata 3200 asker, 30 savaş uçağı-helikopter ve 900’ün üzerinde zırhlı askeri araçla katılıyor.

Jinping, Putin ve Abe’nin katılımıyla gerçekleşen Doğu Ekonomi Forumu’nun VOSTOK-2018 ile aynı gün başlaması, Çin-Rusya arasındaki kapsamlı stratejik ilişkilerin derinlik kazanmaya başladığını gösteriyor.

Bu kadar büyük bir çapta yapılan VOSTOK-2018’in hedefinin ne olduğu en çok tartışılan konuların başında gelmektedir. Buna ek olarak, Çin’in ve Moğolistan’ın da bu tatbikata davet edilmesi mevcut konjonktürde sembolik anlamların ötesine geçmektedir. Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, Rusya’ya karşı dostane olmayan ve saldırgan tutumların bu çapta bir tatbikata meşru zemin hazırladığını ifade etti. Çin Savunma Bakanlığı ise yaptığı açıklamada bu askeri tatbikatın üçüncü tarafları hedef almadığını, çeşitli güvenlik tehditlerine karşı ortak kapasiteyi geliştirmeye yönelik olduğunu ifade etmiştir. Çin Savunma Bakanlığı’nın bu açıklaması, her iki gücün de ABD’ye karşı kapsamlı bir stratejik ortaklık içerisinde olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Mart 2018’de Çin Savunma Bakanı olan General Wei Fenghe ilk ziyaretini Rusya’ya yapmış ve bu ziyaretin, ABD’ye Rus ve Çin askeri yakınlaşmasını göstermek anlamı taşıdığını ifade etmiştir.

18-09/25/screenshot_3.jpg

Rusya, Çin ve Moğolistan ile birlikte Soğuk Savaş döneminde üç ülkenin sorunlu sınır bölgesinde askeri tatbikat düzenlenmesiyle eski “düşmanların” (Çin, Sovyetler) artık psikolojik engelleri aştıklarını ve “sıkı dost” oldukları mesajını veriyor. Ayrıca, Çin ve Rusya bu tatbikat ile ABD baskılarına karşı yalnız olmadıklarını ifade eden caydırıcı bir mesaj göndermek istiyorlar. Hem Çin hem de Rusya’nın, ABD’nin, özellikle Trump yönetiminin politikalarına karşı sergiledikleri bu ortak tavır her konuda anlaştıkları anlamına gelmemektedir. 1960’ların başında kötüleşen Çin-Sovyet ilişkileri 1969 yılında küçük çaplı da olsa silahlı çatışmaya dönmüştü. Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle hızla iyileşmeye başlayan Çin-Rusya ilişkileri sonrası Putin döneminde her iki ülke de pragmatik temelde kapsamlı stratejik bir ilişki geliştirmeyi başardı. Ortak askeri tatbikatın, Rusya’nın Çin’den demografik ve ekonomik tehdit hissettiği Sibirya bölgesinde yapılması, iki güç arasındaki bazı önyargıların büyük ölçüde aşıldığını da göstermektedir. Çünkü Sibirya bölgesinde 6 milyon Rus nüfusa karşılık, sınırın karşı tarafındaki bölgede 100 milyonluk bir Çinli nüfus yaşamaktadır. Ayrıca, Rusya’nın daha önceleri doğuda düzenlediği tatbikatlarda Çin “hedef” olarak görülürken, bu seferki tatbikata Çin’in de katılması ABD’nin her iki tarafa da yaptığı baskının bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Dolayısıyla her iki ülke için şimdilik de olsa tehdit ABD’den gelmektedir.

Çin’in Rusya ile bu çapta büyük bir askeri tatbikata katılması aynı zamanda Pekin yönetiminin Ukrayna, Suriye gibi çeşitli cephelerden baskı altında olan Putin’in politikalarına ve şahsına siyasi bir destektir. Rusya, Batı’nın yaptırımlarına karşı Çin’in finansal desteğine ihtiyaç duyuyor. ABD’nin ve genel olarak Batı’nın politikalarına açıkça meydan okuyabilecek güçte bir Rusya’nın varlığı kısa ve orta vadede Çin’in lehinedir. Çin, uluslararası sistemde kaslarını göstererek ABD’ye açıkça meydan okumak yerine bunu Rusya aracılığıyla yapmayı tercih etmektedir. Aynı zamanda Çin, bu tatbikata katılarak ABD ile devam etmekte olan ticari savaşta mücadele araçlarını çeşitlendirmektedir.

Çin’in tatbikata sembolik rakamları aşan bir askeri güçle katılması her iki taraf için de somut askeri sonuçları da vardır. Dünyanın önemli silah üreticilerinden olan Rusya, Çin’in Rusya ile gerçekleştirdiği ortak askeri tatbikat sayesinde yeni silah sistemlerini Suriye’deki gerçek savaş ortamında deneme ve dünyaya tanıtma fırsatı bulmuştur. Bu tatbikat Rusya’ya, silah pazarı için önemli bir ülke olan Çin’e silahlarını tatbikat sahasında test ettirme ve pazarlama imkanı da sunacaktır. Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz aylarda Rusya, F-35’lere rakip beşinci nesil savaş uçağı Su-57’lerin seri üretimine geçilmeyeceğini duyurmuştu. Su-57’lerin seri üretim sürecinin iptal edilmesinde Rusya’nın içinde bulunduğu ekonomik koşullar temel etken oldu.

Çin’in tatbikata katılması Rusya’nın silah pazarının artmasının yanı sıra Çin ordusunun  savaş tecrübesi kazanması açısından da önem arzetmektedir. Çin, ABD’den sonra dünyanın ikinci en büyük askeri harcamasını (yaklaşık 200 milyar Dolar) yapmaktadır. Ayrıca Çin Halk Kurtuluş Ordusu (ÇHKO), ABD ve Rusya’nın ordularından sonra dünyanın üçüncü en büyük ordusu olarak kabul edilmektedir. Fakat ÇHKO, 1979’dan beri (Şubat-Mart 1979 Çin-Vietnam Savaşı) hiçbir askeri çatışmaya katılmadı. Dünyanın en büyük ordularından olan ÇHKO’nun mevcut kadrosunun hiçbir askeri çatışma tecrübesinin olmaması, rakiplerine kıyasla ciddi bir eksikliktir. Çin askerlerinin Rus askerleri ile bu çapta büyük bir askeri tatbikata katılması ile Rus Ordusu, Çeçenistan ve son olarak da Suriye savaş tecrübesinden yararlanma fırsatı bulmuş olacak.

Rusya’nın Vladivostok kentinde Xi Jinping’in, Vladimir Putin ve Shinzo Abe’nin katılımıyla gerçekleşen Doğu Ekonomi Forumu’nun VOSTOK-2018 Askeri Tatbikatı ile aynı gün başlaması, Çin-Rusya arasındaki kapsamlı stratejik ilişkilerin derinlik kazanmaya başladığını gösteriyor. Çin perspektifinden bakıldığında, Pekin yönetiminin VOSTOK-2018 sonrasında Güney Çin Denizi’nde, Doğu Asya Denizi’nde ve Batı Pasifik bölgesinde daha aktif olacağını ve Rusya’nın da desteğini almaya odaklanacağını söyleyebiliriz. Fakat genel Doğu Asya politikasında Rusya’nın ne ölçüde Çin’in yanında yer alacağı konusunda şüpheler vardır. Aynı zamanda Rusya lideri Putin’in Çin’i VOSTOK-2018’e davet etmesinin, daha geniş bir Doğu Asya Politikasının, daha doğrusu satrancının bir parçası olduğu söylenebilir. Rusya, Pekin yönetimini kızdırmadan Japonya ve Kuzey-Güney Kore üzerinde de etkisini arttırmayı istemektedir. Kısacası bazı noktalara dikkat çekmek gerekirse, Rusya’nın Doğu Asya’da Çin ile mutlak bir stratejik ortaklığı, Japonya’yı ABD ile daha fazla yakınlaştırır. Putin, Doğu Asya satrancında Güney Asya’da Hindistan ve Çin ile iyi ilişkiler geliştirdiği gibi, bunu Japonya ve Çin ile de yapacaktır. Aynı zamanda, Rusya’nın Çin’i kızdırmadan Kuzey Kore üzerinde nüfuzunu arttırarak ABD için Çin’e “alternatif” bir arabulucu rolüne soyunması beklenebilir. Özetlemek gerekirse, pro-aktif bir Rus dış politikasında Moskova’nın Asya bağlamında aynı anda Hindistan, Japonya ve Çin’le nasıl bir ilişki geliştireceği oldukça önemlidir. Eğer Rusya, bu üç büyük güçle eş zamanlı müttefiklik ilişkisi geliştirebilirse büyük bir diplomatik zafer kazanacaktır. Dolayısıyla, VOSTOK-2018’in Çin-Rusya askeri yakınlaşmasında önemli bir dönüm noktası olacağına kesin gözüyle bakılabilir. Fakat yukarıda anlatılan satranç tahtasında Çin-Rusya askeri yakınlaşmasının ne kadar ilerleyeceğini ortak tehdidin uzunluğu, boyutu ve zaman gösterecektir.

VOSTOK-2018’e Türkiye’nin de davet edilmesi kısaca değinmekte fayda olduğuna inanıyorum. Rusya, tatbikatın başlamasına bir kaç gün kala Türkiye’yi de tatbikata davet etmiş, Türkiye de Vostok-2018’e gözlemci bir heyet göndermiştir. Rusya’nın tatbikata bir kaç gün kala Türkiye’yi davet etmesi, kapsamlı değil, sembolik bir katılım göstermesini istediği yönünde yorumlanabilir. Ayrıca bu davetle Rusya, uzun süredir ABD’nin saldırısı altında bulunan Türkiye’nin kamuoyunda sempati uyandırmanın yanı sıra, NATO’da var olan çatlağı da derinleştirmeye çalışmaktadır. Türkiye-Rusya ilişkilerinin siciline bakıldığında, Rusya’nın lehine Türkiye’nin aleyhine bir durumun asimetrik yönde geliştiği görülmektedir. Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini geliştirirken Batı ile ilişkilerini de göz ardı etmemesinde ve temkinli davranmasında fayda vardır. Aksi takdirde, İdlib sonrasında Doğu Akdeniz’de tamamen aleyhimize bir durum ortaya çıkabilir. Ne Rusya’nın ne de Çin’in Doğu Akdeniz politikası Türkiye’nin politikaları ile örtüşüyor.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir