Görüşler

Muzaffer Şenel yazdı:Vizesiz Avrupa ne kadar mümkün?

Muzaffer Şenel yazdı:Vizesiz Avrupa ne kadar mümkün?

Türkiye’nin Schengen vizesinden muaf olması yolunda geçen hafta yaşanan gelişmeler gündemde önemli yer tutuyor. Peki, vizesiz Avrupa ne kadar gerçekçi, serbest dolaşım ne kazandırır? İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Muzaffer Şenel kaleme aldı.

[Karar]
MUZAFFER ŞENEL

Aralık 2013’te başlayan mültecilerin geri kabul edilmesine ilişkin süreç, Mart 2016’da insan haklarını değil devletlerin çıkarlarını önceleyen Geri Kabul Anlaşması’yla birlikte nisan ayında hayata geçti. Geri Kabul Anlaşması bir taraftan Türkiye’yi Soğuk Savaş dönemindeki tampon ülke konumuna döndürürken diğer taraftan Türkiyelilerin Avrupa Birliği ülkelerine vizesiz seyahat etme ihtimalini beraberinde getirmektedir.

Avrupa Birliği Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, 4 Mayıs’ta Komisyon adına yaptığı açıklamada Türkiyelilerin Schengen Bölgesi’nde vizesiz seyahat sağlanması yönünde Avrupa Parlamentosu ve AB ülkelerine tavsiyede bulundu. Timmermans, Türkiye’nin vize muafiyetine yönelik koşulları yerine getirmede her ne kadar atılması gereken adımlar olduğunun altını çizse de genel itibarıyla “etkileyici” bir ilerleme sağladığını belirtti. Türkiye ‘büyük bir siyasi adım’ atarak bu aşamada tanımadığı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi vatandaşları dahil 11 AB üyesi ülkenin vatandaşlarına vizeyi kaldırdı. Bu adım ile Ankara’nın GKRY’ni tanıdığı anlamına gelmediği özellikle vurgulandı.

Komisyon’nun olumlu kararı vize muafiyetinin sağlandığı anlamına gelmiyor. Diğer taraftan sürecin gidişatı açısından olumlu yönde belirleyici önemde olduğunu vurgulamak gerekir. Komisyon, Ankara’dan kalan eksikliklerin de bir an önce giderilmesini talep etti. Timmermans, Türkiye’nin Terörle Mücadele Yasası ve uygulamaları, yolsuzlukla mücadele, verilerin korunması, tüm AB üyesi ülkelerle adli işbirliği, Avrupa Birliği’nin polis örgütü EUROPOL’la daha sıkı işbirliği olarak sıralandığı alanlarda bir an evvel gerekli adımların atılmasını talep ettiklerini açıkladı. Bu aşamada özellikle Türkiye’nin terörle ve organize suçla mücadele yasalarını değiştirmemesinin ve bu alanda AB standartlarına uymamasının, vize muafiyeti anlaşmasını tehlikeye attığı yorumları AB’li yetkililerden uyarı mahiyetinde gelmektedir. Diğer bir uyarı ise insan hakları ve basın özgürlüğü konusundadır.

Söz konusu yasanın AB Parlamentosu ve sonrasında üye ülkeler tarafından onaylanıp AB Resmi Gazetesi’nde yayınlaması sonrasında vize muafiyeti yürürlüğe girmiş olacak. En iyi ihtimalle Türkiye’nin tüm koşullar sağlaması durumunda haziran sonuna kadar süreç tamamlanabilir ve 1 Temmuz itibariyle Türkiye vatandaşları vize muafiyetinden yararlanmaya başlayabilirler. Bu durum her ne kadar otomatik bir süreç olarak algılansa da öyle değil. Zira mevcut pasaportlarla muafiyetten yararlanmak mümkün değil. Çünkü AB parmak izi, fotoğraf ve yüz tanıma gibi unsurların bulunduğu AB standartlarına uygun çipli pasaportlar olmadan hiç kimsenin sınırlardan vizesiz kabul edilmeyeceğini açıkladı.

Komisyon görüşü hazırlanırken vize muafiyeti sağlanması uygulamasına ‘askıya alma koşulu’ ve ‘el freni’ eklenmesini talep eden Almanya ve Fransa’nın önerisini sundular. Komisyon acil durumlarda vize muafiyetini kaldıracak bir düzenlemenin halihazırda var olması nedeniyle bu öneriye karşı çıktı. Avrupa vatandaşlarının sesi olan Avrupa Parlamentosu’nda bu konunun tekrar gündeme gelmesi muhtemeldir. Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye karşıtı grupların nispi ağırlığının giderek artıyor olmasından daha önemli olan Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi atmosferdir. Başbakan Davutoğlu’nun istifaya bir nevi zorlanması sonucu oluşan hükümet sorunu ve Erdoğan’ın bazı reformlara karşı çıkıyor olması vize muafiyetinin önünde en büyük engeldir. Vizesiz seyahat anlaşması, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile gücünü daha da pekiştirmek isteyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında anlaşmazlığın nedenlerinden biri olarak görülmektedir.

Vize muafiyeti ne kazandırır?

Vize muafiyeti Türkiye vatandaşlarına Schengen bölgesindeki bir ülkeye her altı ayda bir kez olmak üzere azami 90 güne kadar turistik, iş, aile ve diğer seyahatleri gerçekleştirme hakkı sağlıyor. Vize muafiyeti AB içinde çalışma imkânı sağlamıyor. Schengen bölgesine girişte seyahat nedeni ve yeterli mali olanaklara sahip olunduğunun ispatlanması gerekecek. Sınır polisleri, şüphelendikleri kişileri ülkeye sokmayabilir. Vizesiz seyahat İrlanda ve İngiltere dışındaki AB ülkeleri ile İzlanda, Liechtenstein, Norveç ve İsviçre’yi kapsamaktadır.

Vize muafiyetinin sağlanması sadece seyahat özgürlüğüne indirgenerek açıklanamaz. Geri Kabul Anlaşması için yapılması gereken ve vize muafiyeti getirecek 72 adım hem Türkiye’de demokratikleşmenin derinlemesine hem de 11 yıldır süregelen AB üyelik sürecini hızlandırılmasına yardımcı olacaktır. Şeffaflık yasası ve Terörle Mücadele Yasası ve uygulamaları ile yapılacak düzenlemeler en kritik noktalardır.

Şeffaflık yasası kapsamında örneğin siyasi partilerin kampanyalarında gelir ve gider açısından tam şeffaflık, kamu ihalelerine katılan şirketlerin partilere ve partilerle doğrudan/dolaylı ilişki içinde olan tüm kurumlara bağışlarının yasaklanması, kamu görevlilerinin siyaseten tarafsız olması ve hukukun üstünlüğü ilkesine zarar vermemesi, bütün bunların denetime açık olması, uymayan parti ve kişilerin etkin bir şekilde cezalandırılması gibi onlarca madde var.

Farklılaşan çıkarlar terör tanımını da farklılaştırmaktadır. AB, vize muafiyeti ve geri kabul anlaşması uygulanmaya başlamasıyla birlikte Türkiye’nin yaptığı tarzda geniş tarifini gerekçe göstererek mültecilerin siyasi iltica talebinde bulunma ihtimalinden korkuyor. Bu nedenle AB terör ve terörist tanımının daha daraltılması görüşünde. Türkiye iç politikası açısından ise terör tanımı PKK terörü ve aşırı sol terörün ötesinde anlamlar taşımaktadır. Özellikle son yıllarda “millilik-yerlilik” temeline endekslenen tartışmalar terör tanımını içinden çıkılmaz bir hale sokmaktadır. Terör tanımlaması Türkiye’nin de taraf olduğu AİHM’ce güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüğü vb. temel insan hak ve özgürlüklerinin alanını daraltma amacıyla kullanılmaya başlanmıştır. Hem Brüksel’in hem de Ankara’nın terör tanımlamasını gözden geçirmesi zaruridir. Brüksel, Ankara’nın hassasiyetlerini dikkate alarak yeni bir düzenleme önermelidir. Örneğin PKK ve DHKP gibi bölücü ve yıkıcı örgütlerin propagandasını kapsam içine alabilir. Ankara ise kayıtsız ve şartsız bir şekilde temel hak ve özgürlüklerini koruyacak ve hiçbir şekilde halel getirmeyecek bir şekilde yeniden tanımlamalıdır.

Vize muafiyetinin Türkiye açısından belki de sağlayacağı en önemli kazanç, psikolojik eşiğin aşılmasına yardım edecek olmasıdır. Hem Türkiye hem Avrupa toplumunda Türkiye’nin AB üyeliğine dair şüpheleri azaltması muhtemeldir. Kolay seyahat karşılıklı olarak toplumların birbirini anlamasına ve yakınlaşmasına neden olacaktır.

Vize muafiyeti Avrupa’ya göçmen veren Türkiyeli aileleri sevindirecektir. Diledikleri zaman Avrupa’daki yakınlarını ziyaret etmek imkânını akıllarının bir köşesinde tutacaklardır ve diledikleri zaman kullanabileceklerdir. Bu durum sadece aile ziyaretlerini artırmayacak aynı zamanda dış turizmi ve ticareti olumlu etkileyecektir.

Vize muafiyetinin sağlanması için öngörülen 72 düzenlemeden kalan beş başlıkla ilgili gerekli yasaların ve düzenlemelerin yapılıp yapılmayacağı net değildir. Davutoğlu’nun vize muafiyeti için gösterdiği çabanın önümüzdeki dönemde nasıl şekilleneceği muallaktır. Yeni başbakanın nasıl bir siyasi irade göstereceği belirsizdir. Bu belirsizliğin nasıl sonuçlanacağını yeni başbakanın şeffaflık yasası ve terörle mücadelede AB hukukuna uyum konusundaki tavrı belirleyecektir. 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir