335 kilometrekarelik bir yarımadayı kaplayan dağa dişi hayvanların bile girişi yasak.
Athos Dağı'nı ziyaret etmek isteyenler, pasaportlarının bir kopyasını Athos Dağı Hac Bürosuna göndermek zorunda.
Her gün, 100 Ortodoks ve 10 Ortodoks olmayan erkek hacı adayı, yarımadanın 20 manastırından birinde üç gece kalmak için kabul ediliyor.
Kadınlar ise dağa giriş için izin alamıyor.
Bu yasak, bin yıldan fazla süredir yürürlükte.
Kadınların yarımadanın kıyısına dahi 500 metreden fazla yaklaşmalarına izin verilmiyor.
Athos Dağı: Cennette Yenilenme' adlı kitabın yazarı Dr Graham Speake'e göre, 10. yüzyıldaki bir fermanda dişi hayvanların yarımadanın dışına çıkarılması gerektiği belirtiliyor ancak kadınlar hakkında bir şey söylenmiyor, çünkü "herkes kadınların erkek manastırlarına girişlerine izin verilmediğini zaten biliyor".
Bu Hristiyan din adamlarının ettiği bekâret yeminini çiğnenmemesini sağlamanın en basit yolu olarak düşünülmüş.
Speake şöyle açıklıyor: "Hikâyelerden birine göre, Azize Meryem Kıbrıs'a gitmek isterken gemisinin yoldan çıkması nedeniyle Aynoroz kıyısına gelmiş.
Adayı öyle sevmiş ki oğluna dua ederek, adanın kendisine verilmesini istemiş. Oğlu İsa Mesih ise bunu kabul etmiş.
Aynoroz bugün hala "Tanrının annesinin bahçesi" olarak adlandırılıyor.
Bu nedenle de adada kadın cinsini yalnızca Azize Meryem'in temsil etmesi gerektiğine inanılıyor."
Bu kural kediler hariç olmak üzere, evcil hayvanlara da uygulanıyor.
Aynoroz'daki bu yasak nedeniyle, süt ürünleri ve yumurtalar dışardan getiriliyor.
1953 yılında Maria Poimenidou adlı bir kadın, erkek kılığına girerek adaya gitmeyi başarmış ve bunun sonucunda kadınların Aynoroz'a gidişini yasaklayan bir yasa çıkarılmış.