Fantastik gerçekçilik akımının önemli temsilcilerinden ressam Erol Deneç’in 55 yıllık sanat yaşamının en değerli çalışmalarını sergilediği ‘Retrospektif Sergisi’ İş Sanat Kültür Merkezi’nde. Karar’a konuşan Deneç “Bugüne dek resim sanatının değişik boyutlarında gezindim. Ama kendimi hiç kopyalamadım. Hep üzerine ekleyerek devam ettim” dedi.
ERKUT TEZERDİ
Dünyaca ünlü ressam Erol Deneç, fantastik gerçekçiliğin ilk Türk temsilcisi. 1952 doğumlu sanatçının eserleri Viyana’dan Almanya’ya, İtalya’dan Fransa’ya birçok ülkede sergileniyor. 1964’te Viyana Fantastik Resim Okulu’nun kurucularından ressam ve sanat kuramcısı Ernst Fuchs’un davetiyle Viyana’ya yerleşen Deneç, yaşamı boyunca 150’den fazla sergi açtı. Şimdi ise 55 yıllık sanat hayatının en önemli çalışmalarını 18 Şubat’a kadar İstanbul İş Sanat Kültür Merkezi’nde sergiliyor. Deneç’in dünya mitolojisi ve Doğu ile Batı mistizminden esinlenerek ortaya koyduğu, renk harmonisi tabloları arasında; Osmangazi, Yunus Emre ve Büyük İskender gibi tarihi şahsiyetlerin resmedilişinin yanı sıra melekler, zıdların birlikteliği, Anadolu’nun dağları, İstanbul, sema eden kadınlar, kozmos ve deniz tutkusunu yansıtan imgesel temalı, yaşamın devingenliğini yansıtan çalışmaları da yer alıyor. Serginin öne çıkanları arasında yapımını dokuz yılda tamamladığı ‘Kendi Nefsiyle Mücadele Eden’ adlı ahşap üzerine kara kalem çalışmasıyla beş parçadan oluşan ‘Atlantis’in Yükselişi’ tablosu bulunuyor.
Erol Deneç resim sanatının, yapan kişinin karakterini ortaya koyduğunu belirterek “Sanatçı eğer renksiz bir karakterse sahipse, çalışmaları da renksiz ve sönük olur. İfadeleri tablolarına sönük yansır. Ben verdiğim derslerde buna özellikle dikkat ediyorum” dedi. Deneç, çalışmalarında farklı ve kendine ait bir teknik kullandığının altını çizerek “Tablolara dikkatli bakıldığında bile fırça izi dahi görülmez. Doğaçlamadan daha çok bunlar üzerinde özenle düşünüldü. Her biri el becerisi gerektiriyor. Çalışmaların konuları Doğu’dan, Batı’dan hayal dünyamdan çıkarak ortaya koyuluyor” sözlerini kaydetti.
Sergide 55 yıllık birikimini yansıtan çalışmaların olduğunun altın çizen Deneç, “Eserleri yaparken kendimi kopyalamadım. Bugüne dek resim sanatının değişik boyutlarında gezindim. Ama kendimi hiç kopyalamadım. Hep üzerine ekleyerek devam ettim. İyi bir ressam her şeyi yapabilmeli. Ancak fantastik gerçekçilik benim ana mimari alanım. Yaşadığım müddetçe de böyle devam edecek” diye konuştu. Bir çalışmaya başladığında o resmin kendisine ifade ettiği duyguya girdiğini vurgulayan Deneç “Resim bitince ‘bunu ben mi yaptım?’ diyorum. Böyle anlarım çok oldu. Eserlerim yıllar geçtikçe farklılaşıyor. Teknik değişiyor. Gayet normal. Fark ediyorum. Çünkü insan değiştikçe eserleri de değişir” dedi.
ESERLER DUYGULARIN DERİNLİKLERİNDEN DOĞAR
Çalışmalarının tamamının kendisi için özel olduğunu söyleyen Deneç, yaşamı boyunca hiçbir eserini bir diğerinden ayırmadığını belirterek şunları anlattı: “Fakat bu sergideki ‘Kendi Nefsiyle Mücadele Eden’ adlı ahşap üzerine kara kalem çalışmasını dokuz yılda tamamladım. Bu nedenle benim için özel. Ayrıca ‘Atlantis’in Yükselişi’ de yine gerek yapım özellikleri gerekse de harcanan zaman açısından önemli. Her iki eserdeki simgeler, çağrışımlar ve anlatım meditatif bir duygudan doğma.”
