Ahiret inancı bahçelere işlendi

Ahiret inancı bahçelere işlendi

Peyzaj tarihi profesörü D. Fairchild Ruggles ‘İslami Bahçeler ve Peyzajlar’ kitabında bahçelerin anıt mezarlarla bağlantısının 13’üncü yüzyılda ortaya çıktığını söylüyor. Bu bağın ahiret inancıyla ilişkilendirildiğini belirten Ruggles “Dünyadaki ölü, cennetteki ruh ve dünyevi bahçeyle Kur’an’da tarif edilen cennet arasında bir kere bağlantı kurulmasıyla ayrılmaz hale geldi” diyor.

ERKUT TERERDİ

Illinois Üniversitesi’nde peyzaj tarihi profesörü D. Fairchild Ruggles, ‘İslami Bahçeler ve Peyzajlar’ kitabında 7 ile 20’nci asır arasında ortaya konan tarihi bahçeler ile peyzaj çalışmalarının önemini, tarihi ve kültürel açıdan değerlendiriyor. Bu mekânlarda zaman içinde oluşan estetik değerleri analiz ediyor. Kitabın İslam bahçelerine ve düzenlenmiş peyzaj alanlarına, bunları bir ucunda şehir ve mimari, diğer ucuna da doğa ve yabani hayat olan kesintisiz bir yelpazeye yerleştirerek baktığının söyleyen Ruggles “İslam tarihinde -birkaç çeşitlemesi olan- tek bir formel bahçe planı vardır. Bu, ‘çehar bağ’ denen ve merkezinde kesişen eksenel yürüme yollarının bulunduğu dört parçalı bahçe ile bu bahçenin Safei ve Babürlü hanedanları döneminde çokça kullanılmış basamaklı taraça içeren versiyonlarıdır” sözlerini kaydediyor. Kitapta bahçeler ya da el yazmalarındaki tasvirler tematik gruplar halinde ele alınırken Asya ve Müslüman İspanya peyzajlarına diğer bölgelere nazaran daha fazla odaklanılıyor.

İncelemelerin 11 kısımda gerçekleştiği kitabın ilk üç bölümünde bahçeler, doğayı ıslah etme, verimliliği artırma gibi pratik ihtiyaçlardan doğan dünyevi konular ekseninde anlatılıyor. Ruggles iyi bir bahçenin, insan başarısının, verimli bir peyzajın da ilahi lütfun işareti haline geldiğini söylüyor: “Bahçe formu İslam dünyasının birçok bölgesinde o kadar güçlü bir sanatsal fordum ki -Babürlü Hindistan’ındaki Racputlar gibi- gayrimüslimler tarafından Müslüman yöneticilerle ittifakı ifade etmenin ve böylelikle aralarındaki aşikâr dini farklılıkları aşan ortak bir kültürel kimliğe işaret etmenin bir yolu olarak benimsenmişti.”

17-08/14/15kr2kitap2.jpg

Kitabın dokuzuncu bölümü ‘Bu Dünya ve Öte Dünya’da bahçelerin cennetle ilişkisi ve üstüne yüklenen anlam, anıtme
zar ile mezar bahçeleri etrafında açıklanıyor. Buradaki önemli noktanın ise bahçenin dini ve kültürel bağlamların dışında üretilmediğini belirterek “Esasında, peyzajın dönüşümü insan deneyiminin en güçlü dışavurumlarından biri, kozmos karşısında duyulan huşu ve ölüm düşüncesinin verdiği korku ve ümittir” diyor. Ancak Kur’an’ın ve çeşitli hadislerin cenneti bir bahçe olarak tasvir etmesine ve camilerde bulunan mozaik ve stukolardaki ağaç ve doğa tasvirlerinin açıkça cennet bahçesini akla getirme niyetiyle yapılmış olmasına rağmen, İslam’ın özellikle ilk dört yüzyılında gerçek bahçelerin cennetin temsilleri olarak yorumlandığına dair kesin bir kanıt yok! Ruggles bunun nedenini şu sözlerle açıklıyor: “Bahçeler mezar yeri olarak kullanılmaya başlanıncaya kadar cennetle ilişkili özel bir anlam kazanmadı. Bu noktada Allah’ın yaşayanlar karşısındaki lütufkârlığının görünür işaretleri olma rollerine ek olarak, müminlerin yaşayacağı kusursuz ölümsüzlük bahçelerinin metaforuydular.” Bu durum Osmanlılarda tam olarak 13’üncü yüzyılda ortaya çıkıyor.

17-08/14/xasxas.jpg

Vakıf külliyelerinde farklı kullanımları olan çok sayıda bina yan yana bulunurken, peyzaj, üzerinde caminin, türbelerin, hanların ve tali yapıların yapılmasının önemi giderek artıyor. Ahiretle bağ kuruluyor. Ruggles bu bağın dindarlık ya da Kur’an’la kurulabilecek bağlantılara olmadığının altını çizerek “Dünyadaki ölü ile cennetteki ruh ve dünyevi bahçe ile Kuran’da tarif edilen cennet arasında bir kere bağlantı kurulmasıyla beraber ikisi adeta birbirinden ayrılmaz hale geldi” diye konuşuyor.

CENNETİN KAVRAMSAL BİRLİĞİ MEZARLI BAHÇELERDE

Süleymaniye, Selimiye ve Yeni Valide Camii gibi büyük külliyelerin çeşitli işlevleri birbirinden ayıran büyük avluları var. Ruggles, Tarih-i Sultan Süleyman elyazmasındaki bir minyatürden örnekle ilişkilendirmeyi şöyle yapıyor: “Sultan Süleyman’ın duvarlarla çevrili bir avluda, karısı Hürrem Sultan’ın çoktan tamamlanmış mezarının yanına defnedilişini gösterir. Mezar geçici bir gölgeliğin altında, doğrudan toprağa kazınmış, duvarların toprakla birleştiği zemin de basitçe küçük kırmızı çiçeklerin, muhtemelen lale kümelerinin etkili olduğu yeşil bir çimenlik olarak tasvir edilmiştir.”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN