Deniz Yetim: Beni dinleyen operaya aşık oluyor

Deniz Yetim: Beni dinleyen operaya aşık oluyor

Bu yıl yedincisi düzenlenen Donizetti Klasik Müzik Ödülleri’nde, uluslararası alanda da büyük başarılara imza atan Deniz Yetim ‘Yılın Kadın Opera Sanatçısı’ seçildi. Türkiye’de opera ve klasik müzik seven kişilerin azınlıkta olmadığını söyleyen Yetim “Memleketimizin insanı klasik müziği seviyor. Sadece çekiniyorlar, bazen onları bizlerin de kazanması gerekebiliyor. Mesela beni dinledikten sonra operaya aşık olan çok insan tanıyorum” diyor.

KARAR RÖPORTAJ / ERKUT TEZERDİ

Annesi bebekliğinden itibaren onu klasik müzik dinleterek uyuturmuş. Hatta başka bir müzik açtığında ağlarmış. Bunlar ailesi tarafından ona anlatılanlardan... 6 yaşındayken ailesine ‘Ben operacı omak istiyorum’ demiş ve onlar da ‘Sen nerden biliyorsun operayı’ diyerek şaşırmışlar ama elinden tuttukları gibi bir çocuk operası korosuna götürmüşler. Böylelikle müzik hayatı fiilen başlamış. İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde solist sanatçı Deniz Yetim, ilerleyen yıllarda güzel sanatlar lisesinde flüt eğitimi almış, üniversitede okumaya başladığında ise opera sanatını icra etmeye karar vermiş. Tüm bu süre zarfında da çok fazla opera çalışmasında yer alan Yetim, konserler de vermiş. Yetim, hip hop da dinliyor, akustik müzik de... “Her müzikte kendime yakın olan bir şey buluyorum” diyor. Kariyeri boyunca Francisco Vinas ile Belvedere Singing Competition gibi uluslararası alanda birçok ödül kazanan Yetim şimdi de 7. Donizetti Klasik Müzik Ödülleri’nde ‘Yılın Kadın Opera Sanatçısı’ seçildi. Yetim’le müzik yaşamını konuştuk.

Başarının bir anahtarı var mı?

Başarının anahtarı tabii ki çok çalışmak... Ben birkaç yıl şan pedagogum ve hocam Prof. Güzin Gürel ile aynı evde yaşayarak çoğu kez gece yarılarına kadar çalıştığımızı biliyorum. Tüm yarışmalardan önce hep kendimi kampa alırım çünkü başka türlü odağınızı ve konsantrasyonunuzu toparlayamazsınız. Bu nedenle o noktada biraz hayattan kopmak gerekiyor.

7. Donizetti Klasik Müzik Ödülleri’nde ‘Yılın Kadın Opera Sanatçısı’ seçildiniz. Aldığınız bu ödül için neler söylersiniz?

Bu ödül hayatımda aldığım diğer ödüllerden çok farklı ve inanılmaz. Özellikle böyle genç bir yaşta bu ödüle layık görülmem beni çok onurlandırdı ve duygulandırdı. Bu ödül bana yeni sorumluluklar da bindirdi aslında. İşime daha da dört elle sarılıp ‘hakkını vermeliyim’i getiriyor aklıma. Ama bir de şöyle bir durum var: Önemli olan ödül almak değil, yaptığınız işi nereye götürdüğünüz, nereye taşıdığınız daha mühim.

17-05/22/aff.jpg

Operaya yönelmek isteyenlere veya opera sanatıyla ilgilenenlere tavsiyeleriniz neler?

Bu konuda iki husustan bahsedebilirim: Birincisi opera sanatının geç ama genç yaşlarda (18’den itibaren) başlanan bir meslek dalı olması. Ses çok önemli, kalitesi rengi... Bunun yanında müzik kulağı da iyi olmalı... Ayrıca hedefi iyi belirlemek gerekiyor. Hedefiniz yoksa asla başarılı olmazsınız. Yani çok çalışmak ve hedef olmazsa olmaz... İkinci husus ise şöyle: Ülkemizin son yıllarda klasik müzik camiasına olan tutumu malumunuz, yani gerçekten burada bir şey yapmak gitgide zorlaşıyor. Bizi engelleyen birileri var demiyorum. Söylemek istediğim okullarımızın ve salonlarımızın iyileştirilmemesi, sanata olan desteğin gitgide azalması. Eğer bu işten para kazanmak veya meslek haline getirmek istiyorlarsa bu noktada iyi düşünmeleri lazım. Ama yok ‘Ben illa ki opera konservatuar okuyacağım’ diyorsanız yabancı dilinizi geliştirip yurtdışında kariyer planlaması yapmalısınız. Bunun için de ciddi bir maddi desteğiniz olmalı.

Günlük hayatta karşılaştığınız kişilere ‘Sopranoyum’ dediğinizde size neler söylüyor ve nasıl yaklaşıyorlar?

Açıkçası çok şaşırıyorlar ve böyle biriyle tanışınca veya hali hazırda tanıyorlarsa inanılmaz mutlu oluyorlar ve çok üstlerde bir meslek yaptığımızın farkındalar. Çok hoşlarına gidiyor ve hemen bir iki soru soruyorlar çünkü merak ediyorlar. Memleketimizin insanı klasik müziği seviyor, dinleyicimiz hiç azınlık değil. Sadece çekiniyorlar, bazen onları bizlerin de kazanması gerekebiliyor. Mesela beni dinledikten sonra operaya aşık olan çok insan tanıyorum. Tepkiler o denli iyi.

Siz kimleri dinliyorsunuz?

Her müzikte kendime yakın olan bir şey buluyorum. R&B, hip hop, unplugged, akustik; müziğin her türlüsünü dinlerim. Türkçe müzikte biraz seçiciyim, daha çok Bülent Ortaçgil’i dinlerim. Duygularım beni yönlendirir genelde; o an ağlamak istiyorsam ağlayacağım bir şey dinlerim; gülmek, eğlenmek, enerji bulmak istiyorsam enerjik parçalar dinlerim.

DÜNYA ÇAPINDA ÇOK İYİ YERLERE GELMEK MÜMKÜN

Türkiye’de opera sanatını nasıl değerlendirirsiniz? Burada operanın çok popüler olmamasının nedeni nedir?

Popüler kültür çok başka bir kavramdır. Opera sanatı asla popüler kültürden gelmez. Doğmuştur ve kalıcılığını yüzyıllar boyunca günümüze kadar getirmiştir. Popüler müzik adı üstünde giriş, gelişme, sonuç ibaresinden öteye gidemez. Lakin Verdi’nin bir La traviata operası yüzyıllardır dinlenir. Bundan 100 yıl evvel de günümüzde de etkili.

17-05/22/22krr02deniz.jpg

Türkiye’ye baktığınızda bu tamamen aslında bizlerin bu işi adam akıllı yapamayışımızın bir sonucu. Bu noktada görev hem bizlere hem de bizleri desteklemesi gereken mercilere düşüyor. Ama ben verdiğim konserlerden Türkiye’deki operaseverlerin hiç de küçümsenecek boyutta olduğunu düşünmüyorum. Çok iyi bir dinleyici kitlemiz var ve hatta konser verdiğim yerlerden biliyorum; opera veya klasik müzik seven köylülerimiz dahil çok fazla kişi tanıyorum. Ancak sistemimizin biraz daha yenilenmesi, sanat ile sanatçıya yatırımın ve desteğin yapılması gerekiyor. Salonlarımızın yetersizliği kapasitemizin büyümesi gerektiği apaçık ortada. İşte bu iyileştirmeler yapılırsa biz dünya çapında da çok iyi yerlere gelebiliriz.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN