Banka soyguncuları için sürücülük hizmeti veren genç bir sürücünün yaşamının anlatıldığı ‘Baby Driver’, son zamanlarda izleyiciyle buluşan en iyi yapımlardan. Kovalamaca sahnelerinden, müzik listesi ve başarılı yönetmenliğine kadar akılda kalmayı başaran film, başyapıt olmayı finalde kaçırıyor.
ERKUT TEZERDİ
Hollywood aksiyonu seviyor. Ancak işe sanat eklendi mi, o film sinema eleştirmenlerden tam not aldığı gibi izleyicinin de gönlünde taht kuruyor. ‘Baby Driver’ da böyle bir yapım. Oyuncuları ünlü ve yetenekli, senaryosuyla sahne planlaması tutarlı, yönetmenliği çok başarılı. Filmin müzikleri ise zihinde yer ediniyor. Hatta öyle ki ‘Baby Driver’ için müzikal aksiyon demek en doğru tanım. Filmin ana karakteri Baby kulaklığını takınca müzik giriyor ve şov başlıyor. Kovalamaca ve kaçış sahneleri nefes keserken her sahne bir sonraki anı merak ettiriyor. Özellikle filmin son 30 dakikası sürprizler ve adrenalinle dolu. Ancak eğer final sahnesi daha tutarlı kaleme alınsaymış bir başyapıt olurmuş; sırf senaryoda karakter değişimi ve dönüşümü (Kevin Spacey) ortaya çıkarmak için yanlış bir mantığın oturtulması, etkileyiciliğe zarar veriyor.
‘Baby Driver’da Baby lakaplı genç sürücü, banka soyguncularını polislerden kaçırıyor. Mesleği bu. Filmin girişinde yaşanan kaçış sahnesi Hızlı ve Öfkeli serisine egzoz yutturacak cinsten. Filmin daha ilk dakikalarında ‘Taşıyıcı’ misali sıradan bir aksiyon yapım olmadığını öğrenmek mümkün. Soygun sonrası Doc’ın mekanında buluşuluyor. Baby kulaklığını takıp kahve almaya gidiyor. Müzik başlıyor. Yönetmen Edgar Wright tam bu esnade hareketli kamera kullanıyor. Karakterle özdeşlik kurma açısından hayli etkili olan bu çekim tekniği, filmin sonuna kadar da devam ediyor.
Her defasında başka bir soygun, farklı bir ekip, aynı buluşma noktası ve aynı kahve dükkanından alınan içeceklerin yudumlanması... Tüm soygun işlerini ayarlayan ve buluşma mekanını sahibi, iki Oscar ödüllü oyunucu Kevin Spacey’nin canlandırdığı Doc karakteri. Baby yaptığı işi hiç sevmiyor ama Doc’a borçlu olduğu için yıllardır ona hizmet ediyor. Her zaman eksik para alıyor, susuyor çünkü karşılığında hem ölüm tehdidi var hem de son işi yapıp suç dünyasından uzaklaşmasına an kalmış. Doc böyle diyor: “Son iş ve ardındandan serbestsin.” Lakin son iş asla bitmez. Neticede de suç bir çukurdur ve içine girildi mi çıkılmaz misali böyle oluyor. Flashback’ler de Baby karakterinin geçmişini öğrenme açısından çok önemli. Onun neden sürekli müzik dinlediğini, aşkı tercih ettiğini ve takıntılı biri olduğunu anında öğreniyoruz. Aşk, aksiyon, sanatın içe içe geçtiği ‘Baby Driver’ Hollywood’un unutulmazları arasına adını yazdıran bir film.
Senaryoda GTA 5 izleri var
İngiliz yönetmen Edgar Wright’ın yazıp yönettiği ‘Baby Driver’, yönetmenin önceki işleri Zombilerin Safağı, Sıkı Aynasızlar ve Scott Pilgrim Dünyaya Karşı gibi orijinal bir senaryoya sahip değil! Ancak daha gerçekçi ve herkese hitap eden bir yapım. Filmin Ansel Elgort, Kevin Spacey, Jon Hamm, Jon Bernthal ve Jamie Foxx’lu oyuncu kadrosu özenlice seçilmiş. Bu kişiler, anti kahramanlar ekibine tam oturan isimler. Bu arada video oyunları tutkunu Wright’ın senaryoyu kaleme alırken GTA 5 adlı video oyunundan esinlenmiş olması muhtemel seçenekler arasında. Neticede atmosferi fazlaca andırıyor.
