Çan sesi gizemli bir dünyanın kapısını açıyor

Çan sesi gizemli bir dünyanın kapısını açıyor

Her şey, bir dağ köyüne inzivaya çekilen ünlü bir ressamı ziyaret eden gizemli komşunun garip bir isteğiyle başladı. Sonra bir çan çaldı ve Japonların İkinci Dünya Savaşı’nın en büyük savaş suçlarından olan Nanking katliamına kadar giden nefes kesici bir serüven başladı. 6 defa Nobel’e aday gösterilen Haruki Murakami’nin son romanı ‘Kumandanı Öldürmek’ nefes kesen kurgusunun yanında Tokyo’nun konuşulmasından bile utanç duyduğu kirli geçmişiyle de yüzleşmesini sağlıyor.

Haruki Murakami’nin son romanı ‘Kumandanı Öldürmek’ Türkçe’de yayımlandı. Bir dağ evindeki çan sesiyle başlayan hikaye Japonların  Nanking Katliamı’na kadar uzanıyor. Yüksek edebi kalite, güzel müzikler, tasvir edilen muhteşem tablolar eşliğinde anlatılan gizemli olay sakin sakin ilerliyor. Murakami okuru, bitiş çizgisine nefesini kontrol altına aldırarak getiriyor. 

apon yazar Haruki Murakami’nin geçen yıl yayımlanan ve özellikle Japonya’da pek çok tartışmaya yol açan ‘Kumandanı Öldürmek’ isimli kitabına Türkiye’deki okurlar da kavuştu. Bu, bir romandan fazlası, zengin mi zengin bir içerik. Murakami okuru önce portre ressamının dairesine, oradan dağ başındaki bir eve, pikapta çalan Mozart’ın Don Giovanni’sini, Strauss’un Güllü Şövalye’sini dinlemeye, bahçedeki kuyuya, esrarengiz bir adamın hayat hikayesine, küçük bir kızın dünyasına, şehirdeki ünlü ressamın bakımevindeki odasına götürüyor. Bakmayın hikayenin sakin başladığına, sakin ilerlediğine. Bir çan çalmaya başlıyor, gizem öyküsü okuyucuyu öyle sarıp sarmalıyor ki okura bir macera yaşatıyor yazar.

İsmini romanın sonuna kadar öğrenemeyeceğiniz bir portre ressamının, karısının kendisinden ayrılmak istemesiyle başlayan hikaye önce Japonya’daki 2011 depremine, Fukişima Nükleer Santrali’ndeki kazaya uzanıyor. Sonra kahraman okuru bir dağ evine götürüyor. Burası ünlü bir ressam olan Tomohiko Amada’nın yaşadığı ev. Kendisi bir bakımevi gibi merkezde olduğundan ev boş. Ressamın oğlu, arkadaşı olan romanın isimsiz kahramanına öneriyor babasının evinde yaşamasını. Kahramanımız portre resmi yapmaktan sıkılmış, ne kadar başarılı olsa da artık bu tarz çalışmayacağına karar veriyor, para zaten çok da umrunda değil. Ama komşusu Manşuki’nin hem gizemi hem de portresini yapması karşılığında önerdiği inanılmaz para ressamın fikrini değiştirmesine neden oluyor. Sonra duyulan bir çan sesi ise öykünün kapılarını aralıyor.

Aynı zamanda ultra maraton (42 km’den uzun mesafe) da koşan Murakami’nin o kilometreleri aşarken gösterdiği sabır, kaleminde de var. Okuru bitiş çizgisine kadar keyif içinde, belli dozda nefes nefese bırakarak getiriyor. Romandaki olaylar sakin, kararında, ahenk içinde ilerliyor. Kahramanız hep aynı şeyleri yaşıyor gibi görünse de bunu öyle bir zenginlik içinde yaşıyor ki. Yaptığı yemekler, üzerinde çalıştığı resimler, dinlediği müzikler, okuduğu kitaplar benzer olsa da Murakami’nin kaleminin zenginliğiyle satırlara dökülmüş. Aslında günümüzde parmakla gösterilebilecek ilginç bir karakter ressam; cep telefonu kullanmıyor, internet de. Bu arada Murakami’nin kaleminden hem karakterlerin diyaloglarından hem de kılık kıyafetinden zarafet akıyor. Keşke o kibarlık sadece romanda kalmasa okuyan herkesin hayatına da sirayet etse dedirtiyor.

Ali Volkan Erdemir’in Japonca’dan Türkçe’ye başarılı çevirisiyle yayımlanan ‘Kumandanı Öldürmek’ ‘Muro’ adında bir çocuğun doğumuyla sona eriyor. İkinci cildinin geleceği belirtiliyor. Acaba ikincisi de tartışmalara yol açacak mı? Zira yazarın bu romanda Nanking Katliamı ile ilgili yazdıkları Japonya’da büyük tepki topladı. İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi Almanya’sının Avusturya’yı işgali ve Japon İmparatorluk Kuvvetleri tarafından gerçekleştirildiği belirtilen Nanking Katliamı, romanın kahramanı olan yaşlı ressamın yaptığı gizemli resim arasındaki bağla anlatılıyor. Murakami’nin 1937’de yaşanan bu katliama değinmesi ülkede tartışma konusu olmuştu. Hatta Murakami’nin bu konuyu bu şekilde kaleme alarak yıllardır adının geçtiği Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmak için puan toplamaya çalıştığı iddia edildi. Tabii unutmamak gerekir ki Murakami, Japonya’nın Çin, Kore ve 20. yüzyılda işgal ettiği diğer ülkelerden tekrar tekrar özür dilemesi gerektiğini daha önce beyan etmiş bir isim.

Murakami, daha önceki bir röportajında bu romanın ilhamını 18’inci yüzyıldaki bir ‘hayalet hikayesi’nden aldığını söylemişti. Ayrıca Scott Fitzgerald’ın ‘Muhteşem Gatsby’ye bir saygı duruşu olduğunu da açıklamıştı. Edebi bir roman okumaksa isteğiniz ya da Murakami ile henüz tanışmadıysanız çok yerinde bir seçenek ‘Kumandanı Öldürmek’.

İNCİ DÖNDAŞ/İSTANBUL

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN