Gördüğümüzün yarısı gerçek yarısı hayal!

Gördüğümüzün yarısı gerçek yarısı hayal!

Gazeteci-yazar Ürün Dirier, görmeyi bilimsel bir bakış açısıyla anlattığı ‘Gözün Serüveni’ kitabında insanın aslında kör olduğu tezini ileri sürüyor. Depresyondakilerin detayları göremediğini, görmenin beyinle alakalı bir süreç olduğunu belirten Dirier “Gerçeklik dediğimiz her şey aslında bir illüzyon. Dünya biz bakarsak var, bakmazsak yok” diyor.

IŞIL ÇALIŞKAN / İSTANBUL

Cesur Yeni Dünyada I Love Tesla’ kitabının yazarı gazeteci Ürün Dirier, göz ve görme konusunda ezberbozan tezlerini yeni kitabında bir araya getirdi. ‘Gözün Serüveni’ adını verdiği kitabın hikayesi içeriği kadar dikkat çekici. Mavi gözlü kuzeni Pınar’ın, dünyayı da mavi gördüğü düşüncesiyle başlamış gözle olan serüveni. Çocuk aklıyla bu iddiasını kanıtlamak için araştırmalar, deneyler bile yapmış. Göze ve görmeye olan merakı yaşıyla birlikte büyümüş ve onun için bir takıntı halini almış. Dirier araştırmalarının sonuçlarını bu kitapla meraklılarına aktarıyor. Dirier’le kitabını konuştuk.

* Sizi gözün serüvenini araştırmaya iten ne oldu?

Beni bu kitabı yazmaya iten, aslında kör olduğumuzu, gördüğümüzü sandığımız bir dünya olmadığını, algıların gerçekliği daima saptıracağını anlatma arzusu oldu. Kuantum fiziği, özel ilgi alanım. Kuantum dünyasına indiğinizde biliyorsunuz gerçeklik dediğimiz her şey aslında bir illüzyon. Dünya biz bakarsak var, bakmazsak yok. Kitapta çift yarık deneyi, foton telepatisi, holografik evren teorisi ve sicim kuramı gibi kuantum fiziğine ait konular da yer alıyor.

* Bu kitabı hazırlarken nelerden faydalandınız?

Yıllardır bu konu üzerine çok fazla okuma yapıyorum ve sayısız belgesel izledim. Yazılmış akademik makaleleri, yerli ve yabancı yapılmış röportajları okuyorum. Kitapta gerçekliğe ve algılarımıza dair kendi özgün fikirlerim de yer alıyor ancak kitabın yüzde 90’ı bilimsel araştırma ve bilim insanlarının aktarımlarından oluşuyor.

Göz organıyla görme faaliyeti arasında aslında sanıldığı gibi bir bağ olmadığından bahsediyorsunuz. Sebebini biraz açar mısınız?

Evet çünkü görmek sadece gözle değil aynı zamanda da beyinle alakalı bir süreç. Beyin bize olmayan şeyleri de gördürebiliyor. İnsan gözü 380 nanometre ile 780 nanometre arasındaki dalgaboylarını algılayabilir. Geri kalanı bizim için yok hükmündedir. Tüm dalga boyları göz önüne alındığında görece olarak kör sayılırız. Belli bir hızın üzerindeki veya altındaki hareketleri de göremeyiz. Tüm dalgaboylarını ve hız limiti olmadan tüm hareketleri görebilseydik beynimiz bu ağır yükü taşıyamazdı bile.

İnsan psikolojisiyle görmek arasında nasıl bir bağ var?

Depresyon hastaları üzerinde yapılan araştırmalar, bu kişilerin normal insanlara kıyasla çevreye dair çok daha az detay gördüğünü ortaya koyuyor. Kendimizde de bunu görebiliriz. Neşeyi parlak ışık ve canlı renklerle beraber kodlarız. Hüzünde ise ışık donuk, renkler soluktur.

Çoğu zaman baktığımız halde görmediğimizi fark ederiz. Bunun en büyük sebebi nedir?

Hatalı yazılmış levhadaki hatayı fark etmediğimiz ya da saatlerce arayıp da gözümüzün önündeki eşyayı bulamadığımız zamanlar çoktur. Bu olaylar gözün ve beynin hiç de öyle güvenilir bir kamera olmadığını gösterir. Nörofizyologlar bu olgunun uzun süredir farkında. Görme konusundaki ilk çalışmalarından birinde ünlü psikiyatri profesörü Karl H. Pribram, bir maymunun optik sinirleri aracılığıyla aldığı görsel bilginin doğrudan görme kodeksine ulaşmayıp, önce beynin diğer bölgelerinin süzgecinden geçmekte olduğunu saptamıştı. Aynı şeyin insanın görme duyusu için de geçerli olduğunu da artık biliyoruz. Beynimize giren görsel bilgiler önce şakaklarda bulunan temporal loblarımız tarafından düzeltilip biçimlendirildikten sonra görme kodekslerimize gönderilir. Gördüğümüz şeylerin yüzde 50’den azı gördüklerimizden oluşur. Diğer yüzde 50 küsuru ise dünya konusundaki beklentilerimizden ve alışkanlıklarımızdan oluşmakta.

18-02/20/222.jpg

GÖNÜL GÖZÜ SEZGİDİR

“Bir gitar telinden çıkan farklı notalar gibi titreşen cisimlerin oluşturduğu bir çeşit senfonidir her şey. Bizim gördüklerimiz de bu senfonidir sadece” diyorsunuz. Peki ya görmediklerimiz?

Görmediklerimiz için kuantum sıçraması yapmamız gerekiyor. Kitapta mümkün mertebe herkesin anlayabileceği bir dille bu karmaşık konuyu basitleştirmeye çalıştım. Sicim teorisi, foton telepatisi ve çift yarık deneyini anlatabilsem yeter bana. Bunları anlayan bir kişinin hayata bakışı da değişecektir eminim ki.

Gönül gözü kavramını nasıl açıklarsınız?

Buna üçüncü göz ya da sezgi diyebiliriz. Kitapta üçüncü gözle ilgili de bölüm var. İnsan beş duyu organı haricinde de bazı algı araçlarına sahip. Ama bunlar bilimsel olarak ispatlanmadığı sürece inanç kategorisinde kalmaya devam edecek.

HAYVANLAR BİZDEN DAHA KÖR

İnsan ile hayvan gözü arasındaki en büyük fark nedir?

Hayvanlar bizden daha kör. Kuşlar, amfibi hayvanlar, sürüngenler ve kurbağalar sadece hareketli nesneleri görebilir. Çünkü hareket etmeyen şeyleri görmeye yaşamsal olarak ihtiyaçları yoktur. Yani bir kurbağanın manzara izlemeye ihtiyacı yoktur. Hareket eden bir sineği görmek onun için yeterlidir. Bu nedenle kurbağalar nilüfer çiçekleri gibi karşısında hareketsiz duran şeyleri göremez. Ne kadar az o kadar iyi. Buna bilim insanları ‘daha az dış dünya ilkesi’ diyorlar. Fazlası kafa karıştırır.

* Araştırma sürecinde gözle ilgili sizi en çok şaşırtan şey ne oldu?

En çok ilgimi çeken bilgi, gözümüzün saniyede 50 Hertzlik titreşimi sayesinde birçok hayvanın aksine hareketsiz nesneleri de görebiliyor oluşumuz. Kontrollü deneylerde gözün bu titreşimi durdurulduğunda, bir hareket gerçekleşene kadar denek geçici kör oluyor. Tıpkı dokunma ve koklama duyularımızda olduğu gibi görme duyusu da alışkanlığa dönüşüyor ve işlevini durduruyor. Mesela bir kokuya alıştıktan sonra artık onu hissetmeyiz ya işte o titreşim olmayınca göz de görmemeye başlıyor. O titreşim arttırıldığında ise gözün görme kapasitesi inanılmaz artıyor. Dünyanın yörüngesinden dışarı çıktığı halde gemileri ve TIR’ları görmeye devam eden astronotlar sayesinde keşfediliyor bu da. Yerçekimsiz ortamda göz çukurunda serbest kalan gözün titreşimi de artıyor çünkü.

 

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN