Gülay Say: Raskolnikov baltasını sahnede indiriyor

Gülay Say: Raskolnikov baltasını sahnede indiriyor

Dünya edebiyat tarihine damgasını vuran Fyodor Dostoyevski’nin ‘Suç ve Ceza’ adlı romanı aynı isimle tiyatro sahnesinde. Oyunda üç farklı karakteri canlandıran Gülay Say, “Raskolnikov baltasını bu defa sahnede indiriyor. Oyunda seyirciyi puslu bir havada Rusya’nın sokaklarından köhne odalarına etkileyici bir yolculuğa çıkarıyoruz” diyor.

ERKUT TEZERDİ

Rus yazar Dostoyevski’nin ‘Suç ve Ceza’sı yeni sezonda tiyatroseverlerle buluşuyor: 19’uncu yüzyıl Rusya’sında Raskolnikov, maddi sebepler nedeniyle hukuk fakültesini yarıda bırakıyor. Baltasıyla adaleti bulmak isteyince yaşlı bir kadın tefeciyi ve onun kız kardeşini öldürüyor. Savcı olayı soruşturuyor. Her şey kontrolden çıkıyor. Eserde dönemin çarpık sosyo-ekonomik yapısı ile adalet anlayışı sorgulanıyor. Yönetmenliğini Deniz Hamzaoğlu’nun yaptığı ‘Suç ve Ceza’da sinema ve tiyatro oyuncusu Say Alyona, Nastasya ve Sonya karakterlerini oynuyor. Gülay Say ile beş sezondur devam eden ‘Suç ve Ceza’ üzerine konuştuk.

‘Suç ve Ceza’ edebiyat tarihine damgasını vuran bir yapıt. Bu eserin tiyatro uyarlamasına nasıl karar verildi?

‘Eski metin, yeni dramaturgi’… Amacımız, klasikleşmiş edebiyat eserlerini çağdaş bir dramaturji ekseninde kurgulayıp sahnelemekti. ‘Suç ve Ceza’, çok düşünülmeden akla ilk gelen eserdir. Sonra günlerce tekrar tekrar okunan ‘Suç ve Ceza’ için, Deniz Hamzaoğlu masa başına oturdu ve ortaya hala sahnede ilk günkü heyecanı ve keyfiyle devam eden yepyeni bir uyarlama çıkmış oldu. Hep diyorum, hangi yüzyılda yaşarsanız yaşayın, ‘Suç ve Ceza’nın etkisi hep taze kalacak..

ASLINDA YENİ BİR OKUL

Beş sezondur devam eden bir oyundasınız. Bu durum bir oyuncuya neler kazandırıyor?

Oyuna başladığımızdaki heyecanı hala beşinci yılda hissetmek benim için değerli bir deneyim. Başka oyunlarda oynamanıza rağmen, aynı oyunda uzun süre zaman geçiriyorsanız, hem oyunu korumayı hem de var olan performansın daha da üstüne çıkmayı hedefliyorsunuz. İşte bu yüzden, her oyunum yeni bir okul oluyor bana. Raskolnikov baltasını bu defa sahnede indiriyor. Bir saat içinde seyirciyi puslu bir havada Rusya’nın sokaklarından köhne odalarına etkileyici bir yolculuğa çıkarıyoruz. Oyunda üç karakteri oynuyorum.

Oyundaki karakterlerinizden bahsedebilir misiniz?

Sahnede gittikçe gençleştiğim bir yaş düzeni var. Üç karakter de başka başka buluşuyor seyirciyle. Alyona, Nastasya ve Sonya. Bunu çoğu zaman itiraf etmişimdir. Oyuna hazırlanma aşamasında içten içe kendime şunu söylediğimi hatırlıyorum. ‘Sonya kolay da, yaşlı kadını Alyona karakterini nasıl çıkarmalı?’ Ama inanın, beni en çok zorlayan Sonya oldu. Oyunda elbette ki tek bir Raskolnikov’umuz var Yiğit Uçan. Deniz Hamzaoğlu ise iki rolde oynuyor. Marmeladov ve Porfir Petroviç.

16-10/19/untitled-1-1476846571.jpg

BİR BUÇUK DAKİKADA KARAKTER DEĞİŞİMİ

Karakter geçişlerinin bir oyuncuya kazandırdıkları nelerdir? Bu sizi ne ölçüde zorladı?

Öncelikle daha çok hız, daha çok konsantrasyon ve daha çok algı. Şöyle ki, oyundaki karakter dönüşümünün en zor olduğu sahne arası değişim sürem, sadece 1 dakika, 27 saniye. Bu süre zarfında, kostüm, makyaj -ki zamanı en çok alan makyaj oluyor genelde- saç tamamen değişmiş oluyor. Bir sonraki karaktere geçişte, bir öncekinin bütün etkisini, görselliğini, duygusunu, ses tonunu, yönelimlerini, duruşunu, bakışını değiştirip yepyeni bir bedenle ve ruhla sahneye girmek, gerçekten enfes bir deneyim. Bunu seyircide de görüyorsunuz. Evet sizin aynı kişi olduğunuzu biliyorlar ama asla öyle görmüyor. Hatta bazen o kadar aynı görmüyor ki ‘yaşlı kadını oynayan oyuncu niye selama çıkmadı’ diyen çok seyirciyle karşılaştım.

TİYATRO YOLUMUZUN IŞIĞI

Ülke olarak zorlu bir süreç geçiriyoruz. Bu konuda tiyatro sizce nasıl bir görev üstlenmeli?

Tiyatro beni hiçbir zaman yalnız hissettirmedi. Ne zaman böyle bir duyguya kapılsam, kendimi dışarı atıp oyun izlemeye gittiğimde ya da o gün sahneye çıktığımda, hemen o yalnızlığı aldı benden. Yerine bambaşka bir büyü bıraktı. Öyle zannediyorum ki bunu hepimize yapıyor. Özellikle en zor dönemlerimizde... Bizi yalnız bırakmıyor ve öğretiyor yüzyıllardır yaptığı gibi.. Ve anlatıyor… Bütün bu anlatım ve öğretimle bizi yalnızlıktan koparıp, yolumuza ışık tuttuğu her an aslında görevini layıkıyla yerine getirmiş oluyor. Tiyatro bu zor süreçte bizi kendimize getirir.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN