'Hz. İsa'nın kutsal kasesi Antakya'da' iddiası

'Hz. İsa'nın kutsal kasesi Antakya'da' iddiası

Muğla'nın Milas ilçesinde emlakçılık yapan Tuncer Rıfat Barın, Dan Brown'ın 'Da Vinci Şifresi' kitabıyla gündeme gelen Hz. İsa'nın kutsal kasesinin Antakya'da olduğunu öne sürdü. Kutsal kase Hıristiyan dünyası için çok büyük öneme sahip.

Tuncer Rıfat Barın, "Yaptığımız çalışmalarda, kutsal emanetin ve lahit mezarın, Hatay'ın Antakya ilçesi hudutları dahilinde dağın içinde mağarada olduğunu tespit ettik. Elimizdeki veriler bunu gösteriyor" dedi.

Truva Krallığı'na ait, 3 bin 200 yıl toprak altında kalan, 10 bin yıllık hazinenin bulunduğunu öne süren emlakçı Tuncer Rıfat Barın, Hatay'da düzenlediği basın toplantısında, kutsal kaseyle ilgili iddialarda bulundu. Hz. İsa'nın 'Bedenim ve ruhum onun içindedir' dediği kutsal kasenin Antakya sınırlarında olduğunu ileri süren Barın, bu konuda 5 yıldır araştırma yaptığını söyledi.

Kasenin, Antakya sınırlarındaki dağın içinde bulunan mağarada orijinal haliyle muhafaza edildiğini ve bu mağaranın yerini tüm koordinatlarıyla bildiğini iddia eden Barın, şunları söyledi:

"Yaptığımız çalışmalarda bu kutsal emanetin ve lahit mezarın, Hatay'ın Antakya ilçesi hudutları dahilinde dağın içinde mağarada olduğunu tespit ettik. Elimizdeki veriler bunu gösteriyor. Bu mağaranın içinde lahit mezar, lahit mezarın kapağının üzerinde kutsal kase ve 3 de insan mezarı. İnsan mezarlarından 1'inin kadın, 2'sinin erkek olduğunu düşünüyoruz. Bunların da zannedersem yani tabi ki 'Yüzde 100' diyemiyoruz, elimizdeki verilere göre, Hz. İsa'nın eşi Meryem ile kendi inananlarından Yusuf, Aramatyalı Yusuf olduğunu düşünüyoruz."

Kocaeli 4. Noterliği'ne giderek, beyanını resmileştirmek adına başvurusunu yaptığını kaydeden Barın, daha sonra Antakya 1. Noterliği, Cumhurbaşkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve MİT Başkanlığı'na iadeli taahhütlü postalar gönderip, CİMER'den yazarak, e-mail yollayarak ve dilekçeler yazarak başvurduğunu, son olarak da konunun muhataplarından olan Hatay Valiliği'ne gerekli başvuruyu yaptığını söyledi.

18-11/19/hz-isa-kutsal-kase.jpg

DAHA ÖNCE SONUÇ ALINAMAMIŞTI

Öte yandan 2015'te Dan Brown'ın 'Da Vinci Şifresi' kitabıyla dünyada yeniden gündeme gelen kutsal kasenin, Kudüs'ten sonra 2'nci kutsal kent sayılan Antakya'da olması gerektiği savunulmuş, o dönem Antakya Ortodoks Kilise Vakfı'nın başkanlığını yapan arkeolog Josef Naseh ve bir grup arkadaşı, kaseyle ilgili araştırmalar yapmış; ancak sonuca ulaşılmamıştı.

KUTSAL KASE

Kutsal Kâse, Mukaddes Kâse ya da Graal Hıristiyan mitolojisisinde, İsa'nın Son Akşam Yemeği'nde kullandığı iddia edilen, mucizevi güçleri olduğuna inanılan kap. Aramatyalı Yusuf'un, çarmıha gerilen İsa'nın damlayan kanını Kutsal Kâseye koyduğuna inanılır.

Kutsal Kâse'den ilk kez, 12-13. yüzyıllarda yazılmaya başlanmış olan Kral Arthur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri efsanelerinde bahsedilir. Graal efsanelerinin ilham kaynağı, muhtemelen Kelt mitolojisidir. Kelt Mitolojisinde bolluk kaynağı boynuzlara, hastaları iyileştiren ve ölüleri dirilten kazanlara vs. sıkça rastlanır. En yaygın örneklerinden bazıları Dagda'nın sonsuz gençlik ve Bran'ın ölümsüzlük kazanlarıdır.

ETİMOLOJİ

Orta Çağ Latincesinde gradalis sözcüğü 'tabak' anlamına gelir. Graal sözcüğünün 'geniş ağızlı veya kenarları alçak kap' anlamına geldiği konusunda kanıtlar olmasına rağmen kelimenin kökeni kesin olarak bilinmemektedir.

HIRİSTİYANLIĞA GEÇİŞİ

Bu nesneyi Hıristiyanlıkla özdeşleştiren ve ona gizemli, kutsal bir anlam yükleyen ilk hikâye, 12. yüzyıl sonlarında Chrétien de Troyes tarafından yazılmış ancak tamamlanmamış olan Le Conte du Graal ya da Perceval isimli hikâyedir. Bu hikâye köyden gelme, saf bir şövalye olan Perceval'den bahseder. Perceval'in masumiyeti sürekli vurgulanır. Bu öyküde dini olaylar, olağanüstü detaylarla süslenir.

13. yüzyıl başlarında Robert de Borron'un şiiri Joseph d'Arimathie (Aramatyalı Yusuf) veya Roman de l'estoire dou Graal efsaneyi biraz daha Hristiyanlaştırdı. Aynı şekilde Wolfram von Eschenbach epik şiiri Parzival'de efsaneye çok daha yoğun ve gizemli bir anlam yükledi. Wolfram versiyonunda bahsedilen nesne kase değil Cennetten düşen değerli bir taştı.

Robert de Borron'un eserlerinin nesir versiyonları, Graal efsanesini biraz daha Artur efsaneleri ile kaynaştırdı. 13. yüzyılda Alman destanı Diu Krône'de ise Graal kahramanı Sör Gawain'di. Lancelot efsanesinin bir kısmını oluşturan The Queste del Saint Graal öyküsü yeni bir kahramanı, Sör Galahad'ı yarattı. Bu eser Graal ile ilgili öyküler arasında en önemli yere sahip olanıdır ve 15. yüzyılda Sör Thomas Malory'nin nesiri Le Morte Darthur ile İngilizce konuşan coğrafyaya yayılmıştır.

Robert de Borron'un şiiri Graal'ın ilk zamanlarından bahsediyordu. Hikâye, Graal ile İsa tarafından Son Yemek'te kullanılan ve aynı zamanda Aramatyalı Yusuf tarafından İsa'nın çarmıhtan damlayan kanlarının toplandığı kupa arasında bir ilişki kurdu. The Queste del Saint Graal yeni bir kahramanı, Sör Galahad'ı yaratırken, "Graal'ı aramak" Tanrı ile gizemli bir birleşmenin arayışının öyküsü haline geldi. Kutsal Kaseye doğrudan bakabilen ve insan dilinin izah edemeyeceği gizemleri görebilen tek kişi Galahad idi. Bu çalışma açıkça Clairvaux'lu Aziz Bernard'ın öğretilerinden esinlenmişti. Bernard'ın öğretileri insanın mükemmelliğe ulaşmak için çıktığı gizemli yolculuğu anlatıyordu. Borron'un eseri Galahad'ın Lancelot'un oğlu olduğunu iddia ediyor, böylece öyküye yeni bir boyut katıyordu. Lancelot ile Guinevere arasındaki insanî aşkı, Galahad'ın ilahî aşkı ile karşılaştırıyordu. Finalde Graal'ın kaybolması, Tanrı'nın inayetinin (Latince: gratia) geri gelmemek üzere kaybolmasına benzetiliyordu.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN