Müslüm Gürses'in hayatı beyazperdede

Müslüm Gürses'in hayatı beyazperdede

Aylardır beklenen Müslüm Gürses’in hayatını konu alan ‘Müslüm’ filmi gösterime giriyor. Yapımcı Mustafa Uslu izleyicilerin filmde gördüklerine inanamayacaklarını belirterek “Müslüm Gürses’in hayatı gerçek olmasa ve birisi anlatsa, kimse inanmaz. ‘Hadi canım böyle bir hayat mı olur? Bir insanın başına bunlar mı gelir?’ denir” dedi.

Arabesk müziğinin önemli ismi Müslüm Gürses’in hayatını beyazperdeye aktaran ‘Müslüm’ filmi, bu cuma günü gösterime giriyor. Müslüm Gürses’i Timuçin Esen, eşi Muhterem Nur’u ise Zerrin Tekindor’un canlandırdığı filmin senaryosu Hakan Günday tarafından yazıldı. Filmin yapımcısı ise  ‘Ayla’ ile büyük başarıya imza atan Mustafa Uslu. Filmi iki yönetmenle çektiklerini belirteren Uslu “Adana çekimlerini Ketche, İstanbul çekimlerini ise Can Ulkay yönetti. Filmde böyle bir gereksinim vardı. Çünkü Müslüm Gürses’in hayatı, Adana ve İstanbul olmak üzere iki parça. Birisinde daha karanlık, sert ve acımasız bir hayat var. İstanbul’a geldiğinde ise her şey daha güzelleşiyor. Aşkla tanışıyor. Kalbine aşk düşüyor ve her şey daha renkleniyor. Yönetmen değişikliği de açıkçası bu anlamda çok iyi oldu” diye konuştu.

Gürses’in hayatının çok dramatik olduğuna işaret eden Uslu, daha dramatik göstermek için hiçbir şey yapmadıklarının altını çizerek “Tam tersine bazı dramaları törpüleyerek daha seyredilebilir hale getirdik. Çünkü Müslüm Gürses’in hayatı gerçek olmasa ve birisi anlatsa kimse inanmaz. ‘Hadi canım böyle bir hayat mı olur? Bir insanın başına bunlar mı gelir?’ denir. Sağ kulağı duymuyor. Burnu koku almıyor. Kendi konserinde bir hayranı tarafından aşırı sevgi nedeniyle bıçaklanıyor. Bütün ailesini kaybediyor. Gerçekten inanılmaz bir hayatı var. Biz ekstra bir şey yapma gereği duymadık. Sadece, bu yaşanmış dramatik hayatı en modern anlatım diliyle beyazperdeye yansıtmaya çalıştık” diye konuştu.

Yapımda Gürses’in gerçek görüntülerini de kullanan Uslu, şunları söyledi: “Steven Spielberg’ün bir lafı var, ‘Eğer gerçek bir hayat hikayesi çekiyorsan mutlaka bunu gerçeğe dayandır ve gerçek kahramanını filminin ya sonuna ya içine koy’. Ayla filminde de Süleyman Dilbirliği amca, bir sahnede, bir planda son selamını verdi Türkiye’ye ve Türk halkına. Biz istedik ki bu filmin içinde, kendi filminde de Müslüm Gürses olsun. O da çok denk geldi şansımıza. Bizim daha önce kendisiyle yapmış olduğumuz bir reklam filmi çalışmasında, kameranın kayıtta olduğunu bilmediği bir andaki görseli çok uyum sağladı. Biz o görselin açılarına göre bir mekan yarattık ve kullandık. Onun da çok güzel olduğunu düşünüyorum. Oradan babaya bir selam verdiğimizi düşünüyorum.”

Filmde gençlerin örnek alacağı çok şey olduğunu sözlerine ekleyen Uslu, Gürses’in hayatında üç kez kırılma noktası olduğunu kaydederek şu bilgileri verdi: “Aslında Müslüm Gürses, babası gibi kötü bir insan olabilir, her şey olabilir ama o üç defa hep müziğin yolunu takip ediyor. Bağlamasına sarılıyor. Ustası Limoncu Ali’nin lafları aklına geliyor. Hayata yeniden asılıyor ve asla kötü biri olmuyor. Gençlerin filmi bu gözle izlemelerini çok rica ederim. Hayatta yılmamaları, ısrarla doğru bildikleri hedefin peşinden gitmeleri ve asla taviz vermemeleri gerektiğini düşünüyorum. MüslümGürses bunu, yokluklar içerisinde, hiçbir şey yokken yaptı. Günümüz gençlerinin imkanları var. Devlet destekleri, konservatuarlar, eğitim enstitüleri var. Her şeyimiz var, Allah’a şükür. Onun için daha kolay. Herkes inandığı ve hayalini kurduğu işin peşinden gitsin. Karşılarına çıkan engeller onları yıldırmasın. Devam etsinler, çok istesinler. İstedikleri her şeye kavuşurlar.”

BİR TEK HAYRANLARI ÖNÜNDE EĞİLDİ

Mustafa Uslu, Müslüm Gürses’in hayata karşı duruşunu çok saygıyla karşıladığını ifade ederek, “Biz gerçek bir hayat hikayesi yaparken en ince detaylarını öğreniyoruz. Müslüm Gürses devlet erkanından çok fazla davet almış. Hem de 7-8 kere. Hiçbirine katılmamış. Bu bana çok enteresan geldi ve bunu Muhterem Nur’a sordum. Çok net bir cevap verdi, ‘O, önünü iliklemeyi, kapatmayı pek sevmezdi. Bir tek hayranlarının önünde önünü iliklemeyi ve onların önünde eğilmeyi uygun görürdü’ dedi. Hiçbir zaman, hiçbir siyasi durumun içinde bulunmadı. Sanatçı kimliğiyle yaşadı ve sanatçı kimliğiyle öldü. Sadece hayranlarının alkışını aldı ve sadece hayranları onu sevdi” açıklamasını yaptı.

ASLA BABA OLMAYI İSTEMEDİ

Gürses’in babasının gerçekten çok kötü biri olduğunu belirten Uslu “Babası küçük oğlu Ahmet’i annesine, Müslüm’ü ise kendisine benzetirmiş. Bu onu rahatsız edermiş. Asla babası gibi olmak istemediği, en kesin ve kestirme yol baba olmamaktan geçtiği için baba olmaktan hep korkmuş. Bir gün baba olduğunda içindeki canavarın canlanacağını ve babası gibi bir baba olacağı korkusuyla, evlat sahibi olmaktan hep kaçınmış. Kendisini de ‘Ben zaten babayım. Benim evlatlarım var. Bana baba diyorlar.’ diyerek teselli etmiş. Aslında bir erkek için baba olmak, babalık duygusu yaşamak çok muhteşem bir duygudur. Yani ondan feragat etmiş. Bu korkularından dolayı, ‘Topluma zararlı bir adam olurum, yeni doğmuş bir cana kötü davranırım, kötü bir evlat yetiştiririm’ diye bundan feragat etmiş” dedi.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN