Piyanonun başındaki John Nash

Piyanonun başındaki John Nash

‘Akıl Oyunları’ filmiyle hayatı beyazperdede anlatılan ünlü matematikçi John Nash’in müzikteki benzeri ise Avustralyalı piyanist David Helfgott. Rachmaninov’un 3. Piyano Konçertosu’nu çalışırken yaşadığı psikolojik sorunlar nedeniyle 12 yılını akıl hastanesinde geçiren Helfgott ile Türkiye’de vereceği iki konseri öncesinde konuştuk.  

IŞIL ÇALIŞKAN / İSTANBUL

Müzik onun için aklını bile feda edebildiği bir tutku. Aynı zamanda sağlığına ve hayatına geri dönmesi için de bir tedavi oldu. Avustralyalı piyanist David Helfgott’tan bahsediyoruz. Konser sırasında geçirdiği ağır beyin travması sonucu 12 yıl boyunca tedavi gören Helfgott, müzik ve azmi sayesinde tekrar yaşama tutundu... Dram dolu hayat hikayesi Oscar ödüllü ‘Shine’ filminde anlatılan Helfgott, psikolojik tedavi görmesine neden olan, Rachmaninov’un ‘3. Piyano Konçertosu’nu çalmak üzere, PIU Entertainment organizasyonu ile 15 Kasım’da İstanbul Zorlu PSM’ye ve 18 Kasım’da Ankara Cogresium’a geliyor. Helfgott ile konuştuk.  

* Nasıl bir çocukluk geçirdiniz? Piyanoya ilginiz 5 yaşında başlamış. Yaşıtlarınız oyuncakla oynarken sizi müziğe yönlendiren ne oldu?

Tuşlarına dokunur dokunmaz piyanoya aşık oldum ve ondan sonra hiç bırakmadım. Piyano benim arkadaşım, tutkum ve büyük aşkım.

“Notaların başına geçtiğimde her şeyi unutuyorum” demişsiniz. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Piyano ve müzikle bir olduğumu hissediyorum, bu benim varlığımı dolduruyor. Üç yaşımdan beri bu böyle. Piyano çaldığım zaman kendimi gerçekleştirdiğimi hissediyorum ve bu benim için çok büyük bir keyif.

Sizin için söylenen ‘dahi’ tanımlaması ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Piyano çalmak için doğmuşum ve bu hayatımdaki büyük tutkum. Bana ilham veriyor. Müziğimi dünyayla paylaşma hevesimi gerçekleştirebildiğim için şanslıyım ancak bunun bana böylesine büyük bir şöhret ve mutlu yaşam vereceğini düşünmemiştim.

Klasik müzik dünyasındaki en önemli devrim sizce hangisi?

Klasik müzik ve diğer bütün müzikler, radyoda rahatlıkla ulaşılabilir durumda ama özellikle de internette, YouTube ve diğer sitelerde. Böylece geçmişteki büyük piyanistlerin heyecanlı ve öğretici olduklarını görebiliyorum.

İngiliz The Guardian gazetesi sizin için “Futbol fanatiklerine operayı sevdirdi” ifadesini kullandı. Sırrınız nedir?

Benim müziğe olan sevgimin ve bunu herkesle paylaşmamın sınırı yok. Aldığım en büyük zevklerden biri, beni izlemeye gelen birçok insanın ilk kez bir klasik müzik konserine gelmesinden kaynaklanıyor. Bunun olması harika bir şey.

En severek çaldığınız besteci kim?

Favorim Rahmaninov ve onun ‘3. Piyano Konçertosu’nun hayatıma etkisi çok büyük. Şimdi bunun ikili aranjmanını Huang’la birlikte çalıyorum ve aldığım keyfi hayal edebilirsiniz. Bu çok heyecanlı.

Türkiye’deki dinleyicileri nasıl bir konser bekliyor?

Türkiye’ye gelmeyi çok seviyorum ve burada beni her zaman çok iyi karşılıyorsunuz. Çok dost canlısı bir halksınız ve müziğime her zaman çok sıcak karşılık veriyorsunuz. Rahmaninov’un iki piyanolu versiyonunu sizin beğeninize sunuyor olmak çok heyecan verici.

Türkiye’de Fazıl Say, İdil Biret, Tuluyhan Uğurlu gibi piyanistler var. Onlarla ilgili değerlendirmenizi bizimle paylaşır mısınız?

İdil Biret’le tanıştığımda ve onunla piyanonun başına oturduğumuzda çok heyecanlanmıştım. O harika bir piyanist ve büyük bir müzisyen. Fazıl Say da çok iyi bir piyanist. Müthiş bir tekniği var. Ayrıca çok orijinal ve eğlenceli.

17-10/31/asdasdasd.jpg

 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN