‘Pop’ dışındakiler aşılması zor duvar

‘Pop’ dışındakiler aşılması zor duvar

Kürt halk ezgilerini caz ve rock üslubuyla seslendiren Ruşen Alkar, dünyanın her yerinde tek geçerli beğeni kriterinin ise pop müzik olduğunu söyledi. Alkar “Bunun dışındaki türler teknik, tınısal ve sosyo-politik bakımdan aşılması zor duvarlarla karşılaşıyor” dedi.

IŞIL ÇALIŞKAN / RÖPORTAJ

Müziğin sınırlarını zorlayan, yeniliğe açık bir müzisyen Ruşen Alkar. Kürtçe halk ezgilerini caz, rock ve funk düzenlemeleriyle dinleyiciye sunan Alkar, şarkı sözü yazarlığıyla da biliniyor. İlk albümü Sebr-Sabır ile müzikseverlerin büyük beğenisini kazanan Alkar, 10 şarkılık albümünde parçaların Türkçe, Kürtçe ve İngilizce açıklamalarına da yer veriyor. Ona göre müzik temelde düğün, ölüm, ayrılık gibi evrensel duygulardan beslense de, tınısal beğeniler topluluklara göre farklılık gösteriyor. Pop müziğinin de dünyada geçerli tek tür olduğunu ifade eden Alkar ile albümünü konuştuk.

* Albüme ‘Sabır’ ismini vermenizin sebebi nedir?

Bu coğrafyada doğduğum günden beri kulağıma dokunan iki farklı dille yazıldı şarkılar, Türkçe ve Kürtçe. Bu sebeple Z/Kalan etiketiyle çıkan albümün adı hem Sebr hem de Sabır. 2005’te Murat Yılmazyıldırım’ın ‘Gözyaşı Ağacı Seni Çağırıyor’ albümünde eşlik ettiğim ‘Hüzün Meleği’ isimli şarkıyla müzik piyasasına giriş yaptım denebilir. Müziğimi performans ya da kayıt yoluyla dinleyiciye sunma mücadelesi de bu dönemde başladı. Kolay bir süreç değil ama biz zorluklarına sabredip yaptık. Şimdi ikincisine de hazırlanıyoruz.

* Kürt halk ezgilerinin caz, rock, funk versiyonunda duymaya çok alışık değiliz. Bu tarza nasıl dahil oldunuz?

Albüm, kendinden sonrakilere fikir veren, özellikle Kürtçe müzikteki beğeni sınırını iki karış öteye genişleten bir vizyona sahip. Prodüktörümüz Serdar Ateşer’in de bunda katkısı çoktur. Özellikle lise yıllarımdan bu yana eğitimimde, müzik dinleme alışkanlıklarımda Batı müziği ağırlıklı oldu. Fikir neyse zikir de o oluyor sonuç olarak.

* Albümdeki şarkılar Türkçe, Kürtçe ve İngilizce açıklamalarıyla yazılmış. Bu müziğin evrenselliğinin göstergesi mi?

Müzik insan toplulukları için her zaman işlevsel bir yapıya sahip olmuştur. Temelde düğün, ölüm, ayrılık gibi evrensel duygulardan beslense de, tınısal beğeniler topluluklara göre değişir. Dünyanın her yerinde geçerli olan bir beğeni kriterini tutturmak ancak pop müzikle mümkün bence. Yöresellikten arındırılmış, elektronik, anlaşılması kolay, hatta tercihen İngilizce. Bunun dışındaki müzikler, teknik, tınısal ve sosyo-politik bakımdan aşılması zor duvarlarla karşılaşıyor.

* Kürt halk ezgilerinin caz, rock, funk gibi farklı türlerde düzenlemesinin nasıl avantaj ve dezavantajları var?

Önyargıları yıkmak zevkli. Dinledikleri müziğin diliyle hiç ilgilenmeden mest olmuş bir şekilde kulise gelenler oldu, oluyor. İster istemez ‘Neyce?’ diye soruyorlar. Kürtçe olduğunu öğrendikleri vakit yüzlerindeki ifade şaşkınlık, hayal kırıklığı, sevgi, öfke hepsini barındırıyor. Bu da bir bakış açısı değişiminin ilk adımı bence. Kürtçe müzik dinleyenler için durum iki kutuplu. Dinlediğini sevenler çoğunlukta ama hiç haz etmeyenler de oluyor.

* ‘Anasız Kız’ parçasındaki “Her zaman dediğin gibi anasız kız yolsuz bir dağdır anne...” sözleri nasıl ortaya çıktı?

Bu annemin bana söylediği bir atasözüydü. Bir arkadaşım şarkıyı ilk dinlediğinde duygularıma tam karşılığı bir cümle kurmuştu. Anneye yazılmış bir ninni gibi. Nesiller arasındaki farka dayalı anne kız iletişimsizliği çıkış noktası. Bu şarkı özellikle annesini kaybetmiş insanlar için farklı bir etki yaratıyor ilk dinlediklerinde. Şarkıda bahsettiğim fiziksel bir yoksunluk değil ama bir yerde beden duygu olmadan bir hiç. Yani aynı yoksunluk duygusu var her iki şekilde.

* Albümde 2 anonim parçaya yer vermişsiniz. Parçalar neye göre seçildi?

Cana Min ve Were Keçê’yi seçmemizin sebebi bu iki şarkının düzenlemesine daha çok güveniyor oluşumuz. Özellikle albümdeki haliyle Were Keçê Ayşe Şan’ın yöresel yorumundan oldukça uzaklaştı. Belki dünyada örneği olmayan bir Kürtçe etnik caz örneği oldu. Bir ilk diyebiliriz yani.

* Söz yazarlığı da yapıyorsunuz. İlham en çok hangi dilde geliyor?

İlhamla gelen melodi bir düşünce ve duygu ile zuhur ediyor zaten. O duyguyu ortaya çıkardığımda hangi fonetiğe gitmek istediğimi de belirlemiş oluyorum. Ama birkaç yıldır bulunduğum içsel yolculuk beni daha çok gırtlaktan gelen harflerin tınısına yönlendiriyor. Doğaçlama ağırlıklı, aslında kelimelerin de yetmediği hissel iniş çıkışlar var sonuç olarak.

17-09/04/rusen-alkar-izmir-konseri.jpg

DOĞUDAN BATIYA TÜRKİYE KONSERLERİ

* Önümüzdeki projelerinizden bahseder misiniz?

Güme Gitti Hayat ve Rabe isimli albüm şarkılarına Ekim ayında klip çekmeyi planlıyoruz. İkinci albüm için demo kayıtları bitirdik. Albüm kayıt sürecini planlıyoruz. Bunu yanında İstanbul’da ayda bir konser vermeye devam edicez. Ayvalık, Ankara, İzmir, Diyarbakır’da konser vermek üzere temaslar kuruyoruz.

ŞARKILARIN HEPSİYLE BAĞIM VAR

* ‘Bi Şarkım Var!’ projesine albümde de olan ‘Dip Nere’ ile dahil oldunuz. Albümdeki pek çok şarkının sözü size ait. Dip Nere’nin nasıl bir ayrıcalığı var sizin için?

Aslında ben seçimi Bi’ Şarkım Var projesinin prodüktörleri olan Başak ve Ceyda’ya bıraktım. Şarkıyı onlar seçtiler yani. Bana sorsan hiçbiri arasında seçim yapamam büyük olasılık. Hepsiyle bağım farklı ve derin.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN