Şairin dürüstlüğü sınırları yok eder

Şairin dürüstlüğü sınırları yok eder

Şair Cevdet Karal’ın yeni kitabı ‘Uzun Sürdü Hazırlığım’da 90’a yakın şiir bulunuyor. Kitapta açık sözlü bir anlatım kullanan Karal, şiirde dürüstlük ve samimiyet adına ne varsa hepsinin duyuşla, ondaki yetkinlikle ilgili olduğunu söylüyor: “Şiirin şairi aşan bir dürüstlüğü vardır. Sen istemesen de söylenmedik şey bırakmaz.”

IŞIL ÇALIŞKAN

İki yıl aradan sonra üçüncü şiir kitabı ‘Uzun Sürdü Hazırlığım’la okuyucu karşısına çıkan Cevdet Karal, okuyucuya 2009-2017 arasında yazılmış 90’a yakın şiir sunuyor. Şiirlerinde İlahi Aşk’ın yanı sıra kendisine karşı acımasızca eleştirilerde bulunan şair, açık sözlülüğüyle ön plana çıkıyor. 2015’te ‘Cesedi Nereye Gömelim’le adlı kitabıyla Necip Fazıl Şiir Ödülü’nü alan Karal, yedi sene önce hem bir önceki hem de şimdiki kitabı aynı anda yazmaya başladığını söylüyor. Karal’la kitabını konuştuk.

İki yıl arayla iki kitap çıkardınız. 2015’te ‘Cesedi Nereye Gömelim’, şimdi de ‘Uzun Sürdü Hazırlığım’. Yazım süreci hakkında neler söylersiniz?

2010 yılından sonra daha düzenli bir çalışma içine girdim, andığınız iki kitap yayına hazır hale geldi. Şairin kendini kazması, şiir yataklarına ulaşması diline karşı borcudur. Kimi şiirler gelir, insanı uyandırır. Ama uyandırılmayı bekleyen şiirler vardır. Bu ikinciler konusunda gerekli çaba içine girebilsem tam bir verimlilikten söz etme imkânı doğar. Yazılmamış bir şiir, dilden, insandan kim bilir neleri eksiltiyor.

‘Uzun sürdü Hazırlığım’ hacimli bir şiir kitabı. Bölümleri de birbiriyle ilişkili bir yapı gösteriyor.

Kitabı, bir yolculukta karşımıza çıkacak sürprizleri bir güzergâha yerleştirmek istercesine kurgulamaya çalıştım. Şair yapıtını verirken hiçbir şeyi tesadüfe bırakmadan ilerlemelidir. Bir şiir tek başına o şiirdir, ama kitapta bir başka şiirle art arda geliyorsa, bir artı bir ikiden fazlası olabilmelidir. ‘Uzun Sürdü Hazırlığım’ adlı şiirle ‘Sen İyi Misin’ adlı şiir birbirini izliyor, iki şiir kitapta bir bölüm oluşturuyorsa zihin orada bir öykü de kuracak, bir imgeye varabilecektir. İlk şiirde intihar ederek ölen şair Yesenin’in adı geçiyor, ikincisi umutsuz bir aşk şiiri. Bir de buna son şiiri ekleyelim. Bunların bağlantıları var.

Kitabınız doğrudan okura seslenen ‘Gece Gelen Mektuplar’la açılıyor ve şiir şu dizelerle bitiyor: “İnsanı benzeri anlar derler/ Yalan ya da karşılaşmadım”. Mektupların akıbeti konusunda umutsuzsunuz. Niçin?

“Anlam şairin karnındadır” demişler. Ben şairin bilemeyeceği anlamlardan bahsediyorum. Belki eskilerin de maksadı buydu. Şiirin okurla buluşması biraz da bir düşü birine anlatmaya, hiç yoksa onun hayırlara gitsin sözünü beklemeye benziyor. Ne düşü görürken ne de şiirin belirişinde biz onun anlamı konusunda fikredemeyiz. Orada içkin olan anlam belirecekse sonradan belirir. O nihai anlam da değildir, anlamdan da fazlasıdır. Benim şiirlerimin de çoğu kere verdikleri saydamlık hissine rağmen kapalı kalan çok tarafları oluyor. Bir kısım rüyalarımızın bize hep kapalı kalması gibi.

Şiirlerinizde genellikle cesur ve açık sözlü bir anlatım görüyoruz. Günlük hayatınızda da açık sözlü müsünüz? Şiirler mi sizi maskesiz hale getiriyor?

Açık sözlülüğün sonucunda göğüslemek durumunda kalacağımız şeyin bizim için bir sınırı oluyor. Bu sınırı ya kişinin sıra dışılığı ya bir diğer insanın ve toplumun erdemleri ileri taşıyabilir. Ahlaki açıklığın yıkıcı değil yapıcı sonuçlar amaçlaması beklenir. Doğru, güzel söylenmiyorsa ondan eğrilik doğar. Şiirdeki açık sözlülüğün, cesaretin söz konusu bağlamın dışında kalan bir yapısı bulunur. İlkinin temeli hak kaygısı ve doğruluktur. Şiirde ise söylenenin doğru olması gerekmez. Şiirin kurduğu iletişim, bilgi aktarımı temelli değildir. Şiirde dürüstlük ve samimiyet adına ne varsa hepsi duyuşla, ondaki yetkinlikle ilgilidir. Yaşantının şaire ait olması da gerekmez. Şiirin şairi aşan bir dürüstlüğü vardır. Sen istemesen de şiir söylenmedik şey bırakmaz.

Bazı şiirlerinizi okurken gözümüzde insanlar beliriyor. Mesela ‘Ülkü Hanım’ şiiri. “Yalnızlığımdan mı, nedir / Tekrarlıyorum söylediğim her şeyi / İkincisini biri bana söylüyormuş gibi”. Bunlar kurgusal kahramanlar mı? Yazdığınızın ne kadarı sizsiniz?

Her birinci tekil şahıs anlatımında karşımıza çıkan şairin kendisi değildir. Şair, bir insanda dile gelmemiş olanı bulup söyleyebilir. Bunu yaşantı parçalarına bir düzen vererek, onları bir orkestra şefi gibi yöneterek yapabilir. İnsan deneyimleri, sanatçı açısından, bir müziğin bir araya getirilmemiş parçacıkları gibidir. Sesler hep vardır. Müzik sonradan oluşur. Ülkü tanıdığım, bildiğim biriydi. Temizlik takıntısı sebebiyle terapi gören, dönmeyeceğini bildiği eşi için evini sürekli temizleyip duran yalnız bir kadın. Daha önceki kitaplarıma girmeyen bu şiiri yıllar sonra yeniden yazarak buraya aldım.

YENİ ŞİİRE YILDIZ PARLADIĞI AN BAŞLARIM

Şiir yazarken başka bir ruh haline mi giriyorsunuz?

Bir şiiriniz üstünde çalışmaya elverişli şartları kendiniz oluşturabilirsiniz. Yeni bir şiire başlamanınsa ‘yıldızın parladığı an’ gibi bir anı vardır, o anın psikolojisi ve kimyası farklıdır. Bu anı, bir şeylerin yaklaşmakta olduğunu önceden hissederim. Sadece bir dize, hatta kelime ya da görüntü de olabilir o anın getireceği. Ele gelir bir şeyse, yazarken bazı iç yapıların yerlerinden oynadığını, o yapıların yıkılıp yeni bir düzene girdiğini sezerim. Sonrasındaki inşa ikincildir, metin üzerinde gerçekleşen bir inşadır. Birdenbire olmaz. Zaman ister.

ÖLÜM YOKSA HAYAT ANLAM İFADE ETMEZ

Ölüm sizi niçin bu kadar ilgilendiriyor ve karşısına aşkı mı koyuyorsunuz?

Ölüm, çoğumuzu başkasının ölümü üzerinden ilgilendiriyor. Ölenle ölünmüyor diyoruz ama bu sözün anlamı ne? Bu söz bize, başkasının ölümünden ölüm hakkında hiçbir şey öğrenemeyeceğimizi de söylemiyor mu? Bendeki belki bir daüssıla, belki bir kendini cezalandırma arzusu ama ölüm fikri yoksa hayat ne mana ifade edebilir? Ölümlülük düşüncesi, özeleştirinin en kuvvetli formunu içerir... Aşk insana, ölümlülüğün onu dehşete düşüren tarafına karşı bir armağan olarak verilmiştir, diyebilir miyiz? Âdem ile Havva arasında bir aşk var mıydı, varsa nasıldı? Ona ilk görüşte aşkın katışıksız hali diyebilir miyiz? Bence deriz. Allah’ın insanda kendi suretinde yarattığı şey olsa olsa aşk olabilir.

ÖDÜL, BİR DİKKAT ORTAMI YARATIYOR

Cesedi Nereye Gömelim’in yayınlanışından sonra Necip Fazıl Şiir Ödülü’nü aldınız. Ödül üzerinizde nasıl bir etki bıraktı? Güç mü verdi, daha ziyade sorumluluk mu hissettiniz?

Sorumluluk özgür tutumda, özgünlükte, eser sahasındadır. Bu sorumluluğu duyuyorum. Ödül, bir dikkat ortamı yaratıyor. Bu ortamın bize kazandırdığı okuyucular var. Kim ne derse desin bu güç verici.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN