Sesin tadını alabilen adamla tanışın

Sesin tadını alabilen adamla tanışın

James Wannerton duyduğu her kelimenin tadını damağında alıyor. Bazı kelimeler yoğurt, bazıları çikolata, kimi ise bayat yumurta tadı veriyor. Bu özellik sinestezi diye adlandırılıyor. 20 yaşında bu özelliğini fark eden ve şu an İngiltere Sinestezi Derneği’nin başkanlığını yapan Wannerton, eğitim araştırma kuruluşu Big Picture Education’a ‘lezzetli’ hayatını anlattı.

Adı James Wannerton. Özelliği sinestezi olması. Pek çok kişinin ilk kez duyduğu bu kelime Yunanca kökenli bir kelime. Sinestezi birleşik duyuyu ifade ediyor. Şöyle ki bir kişideki duyu uyarımı bir başka duyu algısını tetikliyor. Bu özelliğe sahip kişiler insanları, isimleri, nesne/olgu olarak hatırlar ve benimserler. James Wannerton için duyduğu her kelimenin bir tadı var. Örneğin köpek havlamasını duysa damağına muhallebi tadı geliyor, hoşlanmak kelimesi yoğurdu tattırıyor, Martin kelimesi sıcak tartı... İngiltere Manchester’da doğan Wannerton, İngiltere Sinestezi Derneği’nin başkanı. Wannerton sinesteziyi Big Picture Education’a anlattı...

* Sinestezi nedir?

Sinestezi normalde bağlı olmayan duyuların birleşmesi, yani nörolojik bir durum. Bir duyunun uyarılması, diğer duyuların birinde veya daha fazlasında istemsiz reaksiyona neden olur. Örneğin, sinestezisi olan birisi rengi duyabilir veya sesi görebilir.

* Sinestezi nasıl ortaya çıkıyor?

İnsanlarda duyma, görme, dokunma, tatma ve koklama olmak üzere beş duyu bulunur. Beyin bunları birbirinden bağımsız işler. Aslında doğumda bunlar birbirine bağlıdır. Beyin geliştikçe ekstra bağlantıları kesen bir gen ortaya çıkar. Bazı durumlarda ise bu bağlantı tam kesilmemiş olabilir, bazı ilave sinirsel bağlantılar birbirinden ayrılmayabilir. Bir başka teoriye göre sinestezi herkeste farklı derecede var ama sadece bazıları bu duyudan haberdar. Ayrıca beyin ya da şiddetli bir duygusal travma sonrasında bireylerin hayatlarında ilk kez sinesteziyi deneyimledikleri de olmuştur.

* Ne zaman bu özelliğinizin farkına vardınız?

Bu soruya basit bir yanıt vermek zor çünkü tatma duyum hep vardı. Mesela dört buçuk yaşındayken bir rahip duası duyduğumda yağlı pastırma lezzeti aldığıma dair anılarım var. Ama bunun tıbbi açıdan kabul görmüş bir durum olduğunu ilk kez 20 yaşındayken öğrendim.

* Şu an konuşuyorsunuz peki tadabiliyor musunuz konuştuklarımızı?

Kesinlikle bu sohbeti tadabiliyorum. Şöyle gelişiyor: Duyduğum her ses, özellikle de sözcük sesleri istemeden bir tat ve doku deneyiminin eklenmesiyle birlikte geliyor. Bu basit bir ilişki değil ağız dolusu bir test. Örneğin köpek havlamasını duysam akışkan bir muhallebi tadı alıyorum, hoşlanmak kelimesi yoğurdu tattırıyor, Martin kelimesi sıcak tartı... Her bir kelimenin tadı ve dokusu müzikte olduğu gibi. Sürekli bir lezzet akışı yaşıyorum. Damla damla, dilimin üstünde, her biri bir öncekinin üzerine. Bireysel tat deneyimi, en iyisi, bir floresan ışığı açıp kapamak gibi tanımlanır. Hemen devreye girer ve kapatıldığında yavaş yavaş kaybolur. Özellikle güçlü sinestetik bir tatsa, bitmesi biraz zaman alacaktır. Eğer zayıfsa hemen kaybolur ya da başka bir yeni lezzet ve dokuyla yer değiştirir. Bu lezzet deneyimleri otomatiktir ve kapatılamaz.

* Bir şey duyduğunuzda damağınıza daha önce tatmadığınız bir tat geliyor mu?

Sık sık bu durumla karşılaşıyorum. Böyle durumlarda aklımda onu geçmişte yediğim bir şeyle eşleştirmeye çalışıyorum. Ben sinestetik zevklerin çoğunun çocukluk çağından itibaren yayılmaya başladığını düşünüyorum. Ayrıca bazı sesler için gıda dışı tatlar yaşıyorum. Mesela Mark ismini duyduğumda kurşunkalem, David kumaş tadı hissettiriyor. Ayrıca tam olarak ifade edemediğim bir sürü metalik tatlar da yaşıyorum. Bazı tatları ifade etmek gerçekten zor.

* Bu durum hayatınızı nasıl etkiliyor?

Ne yiyeceğime karar vermekten hangi TV programını izleyeceğime birçok açıdan etkiliyor. Çocukken, arkadaşlarımı adlarının sinestetik lezzetine göre seçerdim, hepsinin isimleri güzel tatlardı. Kız arkadaşlarım için de aynı tekniği kullandım. Bir kızın adının tadına bakmak cazibenin bir parçasıydı. Sinesteziyle gelen duygusal etiketler çok güçlü. Bir şeyin ya da birinin sinestetik tadını sevmiyorsam onu da sevemem.

* Peki kendi adınız sizde hangi tadı almanıza yol açıyor?

Adımın tadı ve dokusu, çiğnenerek lezzetinin çoğunu yitirmiş sakıza benziyor. Bundan çok hoşlanmadım. Küçük bir çocukken Jimmy adını kullandım, büyüyünce Jim oldum. İkisinin de tadı James’ten kötü!

ALMANCA MARMELAT GİBİ

* Yiyeceklerin isimlerini duyduğunuzda o tadı veriyor mu?

Sinestetik zevklerin çok spesifik olduğunu ve asla değişmediğini belirtmek zorundayım ancak tanımladıkları gıdanın tadına bakıyorlar. Yine de istisnalar var. Örneğin istiridye kelimesi yumuşak, ince çikolata tadı ve dokusuna sahip.

* Sadece kelimeler mi sizi etkiliyor?

Hayır, tüm seslerin sinestetik bir tat ve dokusu var. Araştırmacılar, beni uydurma sözlerle ve sözsüz seslerle test etti, hepsi bir tat ortaya çıkardı. Sözcüğün sesi, anlam veya bağlamla ilgisi yok. Bu yüzden bazı yabancı diller bana sorun yaratabilir. Okulda Fransızca ve Almanca öğrenmeye başladım. Fransızca bana kötü bir yumurta tadı veriyordu ancak Almanca’nın tadı güzeldi, marmelat gibi.

* Bu özelliğinizi kaybettiğinizde ne olur?

Bu dünyayı sesle birlikte gelen lezzetler olmadan hayal edemiyorum. Bir şeyin tadı olmadan onu hatırlayamam.

 

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN