Suikasttan önce sadece aşk vardı

Suikasttan önce sadece aşk vardı

‘Jackie’, 1963’te suikasta kurban giden ABD’nin 35’inci başkanı John F. Kennedy’nin eşi Jacqueline Kennedy Onassis’in suikastın ardından yaşadığı dramı anlatıyor. Filmde, iyi yazılmış senaryo ve Natalie Portman’ın başarılı oyunculuğu alkışı hak ederken, Jackie’nin başkanın eşi olmasından daha çok kocasına aşık bir kadın oluşuna dikkat çekiliyor.

ERKUT TEZERDİ

Soğuk Savaş yıllarıydı… Takvimler 22 Kasım 1963’ü gösterdiğinde tüm dünya şoke oldu. Televizyonlar ve radyolar ABD’nin 35’inci başkanı John F. Kennedy’nin (JFK) Dallas kentinde, altı araçlık kortej geçişi esnasında yaşadığı suikastı anbean kaydetti: Sabah 09.00 sularında JFK ve eşi Jackie üstü açık başkanlık limuzininin arka koltuğunda, caddede halkın arasından yavaş yavaş geçerken herkesi selamlıyordu. Ön koltukta Teksas Valisi John Connally vardı. Halk gülümseyerek el sallıyordu. Basın, anı ölümsüzleştirmek için deklanşörlere basıyordu. ‘Mutluluk’, atmosferin geneline hakimdi. Derken önce bir el silah sesi duyuldu. Ardından bir yenisi geldi. Sonra bir daha… Silah sesi altı el tekrarlandı. Kurşunlar sırasıyla civardaki bir taksi şoförü, vali Connally, limuzininin dikiz aynası ve son olarak JFK’ye isabet etti. Deri döşeme koltuk kana bulandı. Keskin nişancı kurşunuyla öldürüldüğü varsayılan JFK, eşi Jackie’nin kucağına kanlar içinde yığıldı. ‘Şaşkınlık’ yüzlere yansıdı, korkuya evrildi. Limuzin hızlandı. Panik halindeki CIA ajanları etrafı gözlemlerken limuzin halkın arasından geçerek ufukta kayboldu. Bu hafta vizyon giren ‘Jackie’; suikasttan bir hafta sonra, yaşananları geçmişe dönerek, Jacqueline Kennedy Onassis’in -kısaca Jackie’nin- duygularıyla iç içe aktarıyor.

Life Dergisi’ne röportaj veren Jackie, yaşadıklarını gazeteciye anlatmaya başlayınca film açılıyor: Görkemli, ışıltılar arasında bir Beyaz Saray yaşantısı tasvir ediliyor. Aşk, müzik ve sanat dolu günler geçirilirken politik baskılara ve suikastın nedenlerine neredeyse hiç değinilmiyor. ABD’de kişilerin gelip geçici olduğu, istenildiğinde de herkesin, kurumların, maddi değerlerin ve içten insani duyguların dahi hiçe sayılabileceği vurgulanıyor. Bunun filmde en bariz örneği şöyle gelişiyor: Suikasttan önce uçakta herkes Kennedy çiftini önemsiyor, yoğun ilgi gösteriyor. Suikasttan sonra Kennedy’ler kimsenin umurunda olmuyor. Hatta öyle ki anında Lyndon B. Johnson’a herkesin önünde başkanlık yemini ettiriliyor. Üzerinde kanla olan biteni anlamaya çalışan Jackie’ye “Hadi sen bir kıyafet değiştir, basının karşına böyle çıkma” denilerek dış kapının dış mandalı misali kenara itiliyor. Bunun sonrasında da Beyaz Saray’dan taşınma süreci geliyor ki bu daha yıkım dolu bir süreç.

Karar'ın puanı: 10/8

FİLMİN FRAGMANI

GAZETECİYE ANLATIYOR

Jackie’nin maaşı veya bir evi yok! Kocasını kaybetmesinin ardından henüz bir hafta geçmiş olmasına rağmen anında gözden düşmüş. Neredeyse ekmeğe muhtaç. Halkın zaten umurunda bile değil. Çünkü televizyonlar, radyolar Rusya ile ABD arasındaki Soğuk Savaş’a odaklanmış. Jackie gözyaşları içinde yaşadıklarını gazeteciye anlatmaya devam ediyor. Çocuklarının babasız kalmasından ziyade kendisinin bir kadın oluşunun, aşık olduğu adamı kaybettiğinin ve tüm bunların normalleştirilemeyeceğinin önemini belirtiyor. Ancak biçare!

Natalie Portman’ın oyunculuğu sarsıyor

Geçtiğimiz yılın en iyi filmleri arasında gösterilen El Club’ı çeken Pablo Larraín, ‘Jackie’nin yönetmen koltuğunda oturuyor. Düşük bütçeli film mesajından ödün vermiyor, akıcı bir üsluba sahip. Kaotik ambiyans cezbederken, geçişler ve sesleniş sinemanın Hollywood film endüstrisinde unutulan dilini hatırlatıyor. Fakat bu başarıda filmin senaryosunu yazan ve 2016 Venedik Film Festivali’nde ‘En İyi Senaryo’ ödülünü kazanan Noah Oppenheim’ın etkisi büyük. Sahneleme planı ve dil-diyalog yerli yerinde. Hepsinin yanına Jackie rolünü oynayan Natalie Portman’ın sarsıcı oyunculuğu da eklenince senenin en unutulmaz yapımlarından biri ortaya çıkmış.

John F. Kennedy neden öldürüldü?

Kennedy’nin ölümünün ardından yüzlerce komplo teorisi suikastın nedeni olarak gösterildi. Bunlardan birincisi Kennedy’nin İsrail’in Dimona çölündeki nükleer füze araştırmalarına karşı çıkması sonucu gerilen ABD ile İsrail ilişkileri. İkincisi Dolar basma yetkisinin, Kennedy tarafından, Rothschild ailesinin bankası olduğu iddia edilen Federal Reserve Bank’tan alınarak Amerikan Merkez Bankası’na verilmesi… Ancak suikast sonrasında yaşananlar da enteresan: Kennedy’i dürbünlü tüfekle vuran Lee Harvey Oswald, iki gün sonra mahkeme çıkışında yüzlerce polisin arasında Jack Ruby tarafından öldürüldü. Ruby 1967’de hapishanede ölürken JFK’nin kardeşi Robert F. Kennedy de 1968 yılında seçim kampanyası yürüttüğü sırada suikasta kurban gitti.

Eleştirmenler eleştirdi

Ali Erden: Gözleri yaşartıyor

Jackie: Şili sinemasının önemli yönetmenlerinden Pablo Larrian’in Jackie filmi başkan Kennedy’ye suikast sonrasını eşinin anlatımıyla perdeye yansıtıyor. Bu trajediyi izlerken insanın zaman zaman gözleri yaşarıyor.

Atilla Dorsay:Görkemli bir biyografi

Jackie: Hiç alışılmadık türden görkemli bir biyografi filmi Jackie. Ayrıca 20’nci yüzyılın en ilginç kadınlarından birini tanıma fırsatı sunuyor.

Gökşen Aydemir: İçten ve çarpıcı

Jackie: Pablo Larrian, Şili sinemasının en önemli yönetmenlerinden. Artık büyük prodüksiyonlarda görüyoruz kendisini. ABD tarihinin en trajik olaylarından Kennedy cinayetini eşi Jackie’nin gözünden izliyoruz. Naif, içten ve çarpıcı bir film.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN