Türkiye'deki biyolojik çeşitlilik alarm veriyor

Türkiye'deki biyolojik çeşitlilik alarm veriyor

WWF ve Londra Zooloji Derneği'nce hazırlanan "Yaşayan Gezegen 2018 Raporu"na göre, Türkiye canlı türleri için cazip bir coğrafya olmaktan hızla uzaklaşırken, 2008'de 131 olan küresel düzeyde tehlike altındaki türlerin sayısı bugün yaklaşık 400'e çıktı.

Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) ve Londra Zooloji Derneği'nin ortaklaşa hazırladığı "Yaşayan Gezegen 2018 Raporu"na göre, doğa biyolojik çeşitlilik açısından tüm dünyada alarm veriyor.

Rapor kapsamında hazırlanan Küresel Yaşayan Gezegen Endeksi'nde de doğadaki kaybın büyüklüğü vurgulanarak, canlı türlerinin popülasyonlarında 1970 ile 2014 arasındaki yüzde 60'lık genel bir düşüş olduğuna dikkat çekiliyor.

Türkiye ise, canlı türleri için cazip bir coğrafya olmaktan hızla uzaklaşıyor. Küresel düzeyde tehlike altında olan türlerin Türkiye'deki sayısı 2008'de 131'ken, bugün yaklaşık 400'e çıktı.

Türkiye'deki biyolojik çeşitliliğe ve alınacak önlemlerle ilgili açıklamalarda buşunan WWF-Türkiye Doğa Koruma Direktörü Sedat Kalem, insanın dünyanın karasal düzeyinin yaklaşık yüzde 75'ine ulaştığını, geriye kalan yüzde 25'lik kısmın ise Kanada ve Rusya'daki kuzey bölgeleri ile Antartika gibi alanlar olduğunu söyledi.

Kalem, insan nüfusunun yoğun bir şekilde arttığı son 100 yılda gezegenle ilgili olumsuz değerlerin de arttığını, doğaya ve ekolojiye ait değerlerin de hızla düştüğünü, 44 yılda canlı türlerinin popülasyonunda yüzde 60'lık azalma yaşandığını anlattı.

CANLILARIN ÇEŞİTLİĞİ AZALIYOR

Sedat Kalem, "Belgrad Ormanında 100 yıl önce 100'er sincap, karaca, kertenkele varsa bunların sayısı şimdi 40'ar tane. Canlıların hem çeşitliliğinde hem de bolluğunda azalma yaşanıyor. Tür zenginliği ve bolluğu azalıyor." dedi.

Dünyadaki memeli canlılar toplandığında bunun yüzde 95'ini insan ve insanın yetiştirdiği çiftliklerdeki balık, tavuk ve inek gibi türlerin oluşturduğunu, geriye kalan yüzde 5'in ise doğada yaşayan canlılar olduğunu vurgulayan Kalem, dünyadaki kuşların da yüzde 70'inin evcil kümes hayvanlarından oluştuğunu kaydetti.

Kalem, Türkiye'nin Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'ni 1996'da imzaladığını anımsatarak, 2020'ye kadar nesli tehlike altında olan türlere yasak getirilmesi, milli park ve sit alanlarını artırılması gibi hedefler konulduğunu söyledi.

Artık Türkiye coğrafyasının canlı çeşitliliği için eski cazibesini kaybettiğini belirten Kalem, şöyle devam etti:

"Biyolojik çeşitlilikte azalma eğilimi devam ediyor. Bizim ne yapıp edip azalma trendini tersine döndürmemiz lazım. 2030-2050 için acilen hepimizin harekete geçip azalma eğilimini tersine döndürecek daha iddialı, kuvvetli hedefler koymamız lazım. Türkiye'yi doğal kaynakları kendine yeten bir memleket olarak ifade ediyoruz. 450 kuş turu Türkiye'de ya yaşıyor ya da göçerken uğruyor. Canlıların popülasyonu azalıyor. Karadeniz'in kuzeyinden uçan turnalar Anadolu'ya geldiklerinde artık eskiden bulabildikleri sulak alanları bulamıyorlar. 2 milyon hektarlık sulak alan son 50-60 yıl içerisinde kurudu. Eskiden 100 bin turnanın konaklayabildiği sulak alan artık 10-20 bin turnaya yetebiliyor. Türkiye 50-100 yıl önce olan canlı yaşam çeşitliliğini artık kaybetti. Kuşlar artık eski sazlıkları bulamıyor, gölleri nehirleri temiz bulamıyorlar, ormanları bulamıyor"

'TOY KUŞLARI TEHLİKE ALTINDA'

Sedat Kalem, Anadolu'da yaşayan büyük kedi türleri, telli turna, kadife ördek, genellikle bozkır alanlarında yuva yapan toy kuşu gibi türlerin azaldığını ifade ederek, 1980'li yıllardan bu yana yürütülen çabalarla Akdeniz fokları, deniz kaplumbağaları ve kelaynaklar gibi türlerin korunmasında olumlu sonuçlar alındığını, bu çabaların nesli tehlike altında olan diğer türlere de yapılması gerektiğini vurguladı.

İri baş deniz kaplumbağalarında yürütülen çalışmalar sonucu artış görüldüğünü vurgulayan Kalem, "Anadolu parsı artık yok olmanın eşliğinde. Bozkırlarda, İç Anadolu'da ve Muş Ovasında görülen toy kuşları tehlike altında. Boz ayıların da sayıları azalıyor. İstanbul çevresinde ise tilki, karaca, yaban domuzu var. İstanbul kuşlar için önemli bir nokta. Göç eden kuş süreleri İstanbul çevresinde konaklama ihtiyacı duyuyor." diye konuştu.

'GÜÇLÜ HEDEFLER KONULMASI GEREKİYOR'

Canlı türleri için doğal alanın kalitesinin de önemli olduğunu ifade eden Kalem, şöyle konuştu:

"Canlılar üreyebilmek için serbest hareket etmek ister. Belgrad Ormanında yavrulayan bir tilki, belli bir mesafeye girip yavrularını beslemek için yiyecek arayacak, karşısına yol çıkacak. Canlılar için doğal yaşam alanlarının büyüklüğü kadar parçalanmamış olması, beslenebileceği bitkilerin, ağaçların yer alması gerekir. Belki de son adımı atmak bize kaldı. Acil olarak çok gecikmeden güçlü hedefler konulması gerekiyor. Doğayla uyumlu yaşamı gerçekleştirmek herkesin görevi. Doğadan beslenen, doğayı kullanan, kaynaklarından faydalanan bütün sektörlerin, sanayi, turizm, tarım, madencilik, ormancılık gibi bütün sektörlerin işlerini yaparken doğada ve doğadaki diğer unsurlara etkisinin ne olduğunu gözetmesi, zarar vermeyecek şekilde gerçekleştirmesini sağlamak lazım. 2020 hedeflerine ulaşabilmek için daha fazla doğal alanımızı koruma altına almamız gerekiyor. Bunda da acil olan alanları öne alarak. Diğer sektörlere doğa koruma fikrinin felsefesinin entegre edilmesini sağlamak lazım."

İSTANBUL/AA

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN