Yazdıkları gibi aşkları da sıra dışı

Yazdıkları gibi aşkları da sıra dışı

Tarihe damga vuran aşklar ‘İstanbul’un 100 Sevdası’ adlı kitapta bir araya getirildi. Kitapta Sabahattin Ali’yi reddeden kadından, Oğuz Atay’ın meşhur romanı ‘Tutunamayanlar’ı kimin desteğiyle yazdığına, Halide Edib Adıvar’ın ömrü boyunca yalnız kimi sevdiğinden, Reşat Nuri’nin hangi öğrencisiyle evlendiğine hepsi birbirinden dokunaklı gerçek aşk öyküleri yer alıyor.

ÖZEL HABER: ERKUT TEZERDİ

Bazı aşklar mutlu sonla final yapıyor, bazıları yarım kalıyor, bazıları ise başlamadan bitiyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş.’nin yayımladığı ‘İstanbul’un 100 Sevdası’nda İstanbul’da yaşanan ölümsüz aşklar anlatılıyor. O aşkları yaşayanlar arasında Türk edebiyatına damgasını vurmuş isimler de var; Orhan Kemal, Orhan Veli Kanık, Oğuz Atay, Mehmet Akif Ersoy, Sabahattin Ali, Halide Edib Adıvar, Yahya Kemal, Reşat Nuri Güntekin... Onların aşk hikayeleri de yapıtları gibi tarihe kazındı...

'TEHLİKELİ OYUNLARDA ONDAN BAHSEDİYOR'

Oğuz Atay ‘Tehlikeli Oyunlar’ ve ‘Tutunamayanlar’ romanlarını Sevin Seydi’nin desteğiyle yazar. Tanıştıkları dönemde ikisi de evli. Sevin Hanım’ın kocası Atay’ın çok yakın arkadaşı. 1967 yılı Oğuz Atay’ın hayatının dönüm noktası. Yazdığı yazılar dergiler tarafından reddedilir, eşi Fikriye Hanım’dan ayrılır, kurduğu şirket de iflas eder. Fakat bu süreçte Sevin Hanım da eşinden ayrılınca ikilinin dostlukları sevdaya yelken açar. Atay’ın en büyük ilham perisi belli olur. Hatta, yaşadığı hayattan ve Sevin Seydi’den izler taşıyan ‘Tehlikeli Oyunlar’ romanında Atay bu ilham perisi mevzusunda şu satırları kaleme alır: “Belki de bu satırların yazarından ve onun kafasını sürekli meşgul eden senden başka gerçek bir varlık yoktur ortada.” İkilinin dostluğu Atay’ın 13 Aralık 1977’de kanserden vefatına kadar devam eder.

BU EVDE HOCAMSINIZ AMA BABAM OLAMAZSINIZ

Yahya Kemal ile Nazım Hikmet’in annesi ressam Celile Hikmet tesadüf eseri tanışır. Celile Hanım o sıra eşinden ayrılmanın eşiğinde. Yahya Kemal de Heybeliada Bahriye Mektebi’nde öğretmenlik yapıyor. Aşırı kıskanç olan Yahya Kemal, sırılsıklam aşık olduğu Celile Hanım’ın Nişantaşı’ndaki evinde Nazım Hikmet’e ders vermeye başlayınca Nişantaşı ile Heybeliada arasında mekin dokur. Ancak Yahya Kemal bir ders sonrası evine döneceği sırada paltosunun cebinde bir not bulur ve o notta şunlar yazar: “Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz!” Yahya Kemal ile Celile Hanım’ın ilişkisini bitiren aşırı kıskançlık. Yahya Kemal yakınlarına “Bunca yıllık kocasını terk eden insan beni de bırakabilir” diye söyler. Ve bir sabah Celile Hanım, yolunu gözlediği Yahya Kemal’den üç sayfalık özür dolu bir ayrılık mektubu alır. Yahya Kemal vefat ettiğinde evraklarının arasında kurumuş bir çiçek bulunur. Yanındaki notta şöyle yazar: “Aşkından vazgeçemediğim kadının, o veda gecesi, nadide göğsünden aldığım çiçektir.”  Tarih 1919.

'ADIVAR'IN ÖMRÜNDEKİ İLK VE TEK AŞKI'

Kurtuluş Savaşı’nda kendisine ‘onbaşı’ rütbesi verilen Halide Edib Adıvar, Üsküdar Amerikan Kız Koleji’nden mezun olan ilk Müslüman kadın. 1900 senesinin yazında Fransızca dersleri aldığı dönemde matematikte zayıf olduğunu düşünür. Ders almak ister. Bu konuda babasının arkadaşı Salih Zeki ona yardım eder. Fakat Halide Edib zaman içinde Salih Bey’e sırılsıklam aşık olur. Yıllar sonra kaleme aldığı bir yazıda bu heyecanını şöyle anlatır: “Onun kölesiydim, zihninin kölesi.” Halide Edib, babasının tüm itirazlarına ve Zeki Bey’le aralarında 18 yaş fark olmasına rağmen evlenir. Ancak bu tutku aslında tek taraflıdır, çünkü Zeki Bey bir evlilik daha yapmak ister. Halide Edib durumu kabullenemez, ondan ayrılır. Halide Edib, seneler sonra asistanı Mina Urgan’a anlattığına göre ömrü boyunca yalnızca Zeki Bey’i sevmiş. Salih Zeki hayatının son yıllarını akıl hastanesinde yalnız başına geçirir, 1921’de hayata veda eder. Halide Edib günlüklerinde Zeki Bey’den için “İlk ve tek aşkım” diye bahseder.

'SEN BENİM GİBİ KELEPİRİ KAÇIRDIN'

Sabahattin Ali, eşi Aliye’yi ilk defa İstanbul Erenköy’deki Salih amcasının köşkünde görür ve ondan çok etkilenir. Ali, öğretmenlik yapmaya başladığında evlenmeye karar verir. Yakın arkadaşı Ayşe Sıtkı İlhan’a teklifte bulunur. Ayşe Sıtkı ise Ali’ye yazdığı bir mektupta bunun bir ‘şaka’ olduğunu belirterek reddeder. Sabahattin Ali çok üzülür. Bu olayın ardından Aliye Hanım’a evlenme teklifi eder, sonrasında da Ayşe Sıtkı’ya mektupta şu satırları yazar: “Evleniyorum. Hatta nişanlandım bile. Sen benim gibi kelepiri kaçırdığınla kal... Birisi sorsa niçin evleniyorsun diye, cevabım şudur: Çalışabilmek için... Ölçülü bir hayata muhtacım ancak bu şekilde faydalı işler çıkartabilirim.”

'BAŞROLLER HEP HADİYE HANIM'IN'

Reşat Nuri Güntekin, ‘Çalıkuşu’ romanını yayınladığı yıllarda büyük bir şöhret kazanır. Erenköy Kız Lisesi’nde edebiyat dersleri verirken öğrencisi Hadiye’ye aşık olur. Kendi yazdığı tiyatro oyunlarını sahnelerken başrolleri hep Hadiye’ye verir. 1927 yazında aşkını Hadiye’ye itiraf eder. Aralarında 20 yaş fark bulunur. Liseyi bitiren Hadiye Hanım ile Reşat Nuri o yıl evlenir. İkisi de birbirine çok aşıktır. Ancak Reşat Nuri sevdiği kadar sevilmediğini zanneder. Bu endişesi içini kanatır. Hadiye Hanım’a yazdığı mektuplarda da bu endişesi açıkça görülür. Çok sigara içen Reşat Nuri Güntekin, 1956 yılında Londra’da akciğer kanserinden öldüğünde eşi Hadiye Hanım onun elini bir an olsun bırakmaz.

 

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN