İzzet Yasar: Gezi'den sonra hain ilan edildim

İzzet Yasar: Gezi'den sonra hain ilan edildim

Gezi olaylarından sonra yaşadığı baskıyı anlatan Şair-Yazar İzzet Yasar: Şairlerden beni hain ilan eden yazılar yazanlar oldu. Bir sinemacı Twitter'da ecdadıma sövdü. Bir genç şair, "bizi utandırıyorsun" dedi...

Şair-Yazar İzzet Yasar'la Türkiye'deki solu, Gezi'de yaşananları ve o süreçten sonra kendi mahallesinden gelen baskıları konuştuk. “Gezi’de seçilmiş hükümeti sıkıyönetime mecbur etmeye çalışıyorlardı. Oyumu çalmak istiyorlardı. O zaman oyumu korumak için klavye başına geçtim” diyen Yasar, kendisiyle küsen arkadaşlarının olduğunu söyledi.

“Artık sol bir çevrem yok”

CHP'ye oy veren, Cumhuriyet Gazetesi okuyan, Sünni ama pek dindar olmayan bir ailede büyüdüğünü anlatan Yasar yaşadığı çevreyi şu sözlerle tanımlıyor: Galatasaray Lisesi'nde okudum. Bir yandan Aydınlanma, Voltaire, hür düşünce, bir yandan Atatürkçü tarih, milli güvenlik dersi falan derken, 10. veya 11. sınıftan itibaren herkes gibi ben de solcu oldum. Okul bittikten sonra da hep solcu entelektüel çevreler içinde bulundum. Şu anda bir çevrem yok. Bir iki çok eski arkadaş dışında. Onlar da solcu değil.

15-05/28/bizimsol-1432573538.jpg

“Türk solu Kemalist ve milliyetçi”

Yasar, yaşadığı sol çevreyi tanımladıktan sonra inandığı sol ile Türk solundaki farklılıkları şöyle anlatıyor: Kendimi 'solcu' olarak ifade ettiğim dönemlerde hep Marksist ve enternasyonalist oldum. Ama özellikle 1970'lerin ikinci yarısından itibaren bizim solun esasında Kemalist ve milliyetçi olduğunu fark etmeye başladım. Ayrıca genel olarak dünya solunun şiddetle ilişkisi de kafamda soru işaretleri oluşturuyordu. Stalin'in Gulagları, Stalin'e yüzlerce mısra övgü yazan Neruda, Çek muhalif entelektüel Kalandra'nın idamını açıkça onaylayan Éluard... Sonunda Marksizmin de bir metafizik olduğu kararına vardım. Artık bir Marksist değildim.

15-05/28/gezii.jpg

21. yüzyılın devrimcisi Steve Jobs’tır

21. yüzyılda devrim kavramının da değiştiğine işaret eden Yasar şunları söylüyor: Şu anda bana solcu denebilir mi bilmiyorum. Dünyanın daha adil, insanların daha mutlu olmasını istiyorum tabii. Ama bunun çaresi devrim değil. Devrim, gelecekte bir cennet rüyası, Marksist metafiziğin dinden alıp uyarladığı bir kavram. Öyle bir yer yok. Ama o olmayan yere doğru sonsuz bir gidiş olabilir. Çünkü sonlu olunca kanlı oluyor. Şiddet içermeyen, sürdürülebilir, global olarak geçerli değişim alternatifleri tartışılabilir ve uygulama yolları araştırılabilir. Bunun için teknoloji müsait. 21. yüzyılın gerçek devrimcisi saydığım Steve Jobs sayesinde.

15-05/28/steve.jpgYasar, artık şiddetle devrimin olmayacağını belirterek, 21 yüzyılın en büyük devrimcisinin
Steve Jobs olduğunu söyledi.

“Sol ikonası Deniz Gezmiş açıkça Atatürkçüdür”

Türkiye'de kendine “sol” diyen hareketlerin her zaman Atatürkçü, Stalinci, halkını küçümseyen, demokrasiyi umursamayan, askerî darbelerden medet uman hareketler olduğunu söyleyen Yasar, Türkiye'deki sol siyaseti şu sözlerle ifade ediyor: Mesela Türkiyeli “solcu”ların büyük çoğunluğunun ikonası Deniz Gezmiş açıkça Atatürkçüdür. Yani Kürt katliamlarını yapan devletin başındaki tek adamın yanındadır. Ermeni Soykırımı, Varlık Vergisi rezaleti, 1964 Rum tehciri gibi konularda kendine “sol” diyen herhangi bir hareketin, partinin söyleminde bir özür, bir tazmin siz gördüyseniz söyleyin. Ben hatırlamıyorum. Belki son yıllarda yapmışlardır. Kırk yıllık solcu arkadaşımın, üstelik bu yüzden hapis yatmış, "O Ermeni çocuklar yaşasaydı onlar da babaları gibi bizi arkadan hançerleyeceklerdi" dediğini kulaklarımla duydum ben.

15-05/28/17aralik-1.jpg

“Başörtülü bir kadının arabasının üzerinde tepindiler”

1970'li yıllardan itibaren solu sorgulamaya başlayan Yasar, Gezi olayları sırasındaki tavrını şu sözlerle açıklıyor: “Gezi, planlı bir “paralel devlet” operasyonuyla bir çevre eyleminden bir kitle kalkışmasına dönüştü. Çadır yaktılar, kafaya sıktılar, arkası geldi. Bir anda evimin önünden devrimci marşları ve milliyetçi marşları art arda söyleyerek geçen kalabalıklar gördüm. İçinde başörtülü kadın var diye bir otomobilin üstünde tepindiklerini gördüm. Her yeri yakıp yıktıklarını gördüm.

15-05/28/mahmut-ceber.jpg

Geziciler, seçilmiş hükümeti sıkıyönetime mecbur etmek istedi

Devletin ilk defa 'çapulcu' dedikleriyle aynı masaya oturduğunu hatırlatan ve katılımcı bir demokrasi için doğru adım atıldığını söyleyen Yasar, Gezi sürecinden sonra yaşadığı mahalle baskısını ise şu sözlerle anlatıyor: Oysa Gezi Dayanışması bir ilke imza atmıştı. Yarın kim iktidar olursa olsun bu ilk adım bir kazanım olarak kalacaktı. Ama eylemciler talepleri konusunda üç kere çark ettiler. Sonunda talep olarak "Minareden at beni, in aşağı tut beni" dediler. Bir zamanlar benim de büyüsüne kapıldığım Marksist metafiziğin, o "tarihi haklılık" denen şeyin ve bahanesini onda bulan "haklı şiddet" ideolojisinin yeni kibirli versiyonu.

15-05/28/34-1432821845.jpgYasar, Gezi'deki eylemciler için "Minareden at beni, in aşağı tut beni"  tavrı sergilediler, dedi.

Entelijansiya açısından da Park'a bakıp Kitap'ı gören bir çeşit sınıf tahlili fukarası "solculuk" söz konusuydu. Park'ta devrim görmek istiyorlardı. Seçilmiş hükümeti sıkıyönetime mecbur etmeye çalışıyorlardı. Oyumu çalmak istiyorlardı. O zaman oyumu korumak için klavye başına geçtim. Tabi benim bu tavrımdan dolayı arkadaşlarımdan küsenler oldu. Şairlerden beni hain ilan eden yazılar yazanlar oldu. Bir sinemacı Twitter'da ecdadıma sövdü. Bir genç şair, bizi utandırıyorsun dedi. O "biz" kim, kimler adına konuşuyor, belli değil. Oysa en azından son iki kitabımdaki şiirlerden yola çıkarak ya beni yıllar önce aforoz etmeleri gerekirdi ya da Gezi sırasındaki tweetlerime şaşırmamaları.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN