Araya araya bulacak Mukadder Gemici

Araya araya bulacak Mukadder Gemici

Mukadder Gemici, kendine özgü bir dil arayan, modern hayatı hikemî bakış açısıyla, fanilik, kader, çaresizlik, kanaatkârlık, rıza gibi kavramlar eşliğinde yorumlamaya çalışan bir yazar. Dil düzgün, iyi lâkin henüz özgün değil! Arayışlarıyla derinleşecektir.

18-07/12/kitabin-ortasindan.png

Mukadder Gemici’nin “Kar Makamı” (Dergah Yay. 2. Baskı, 2018) adlı kitabında on iki öykü var. Eserde; “Hayat O Tatlı Elma”da ölümcül bir hastalığa yakalanan Galip Beyin çaresiz çırpınışları, aczi, geçirdiği asabî buhranlar ve bu çaresizlik karşısında eşi Nimet Hanımın sabrı ele alınıyor; dolayısıyla hastalık ve hastalığın insanın psikolojisine yansıması ana tema. “Mandalina”da laik ve dindar çatışmasının gençlerin aşkına olumsuz biçimde nasıl yansıdığını irdeliyor Gemici. Laik bir ailenin oğlu Ceyhun’la dindar bir genç kız olan Meryem’in aşkına yansıyor bu ayrışma. Ceyhun’un sevdiği kızı laik ailesine kabul ettirebilmek için, Meryem’den                   başörtüsünü bir süreliğine takmamasını istemesi ve Meryem’in bu süreçte yaşadığı iç çatışma dile getiriliyor öyküde. “İp ile Pazar”da akademideki bir kişisel çatışmadan hareketle, hikemî bir bakış açısıyla çatışmaların fani olduğuna işaret ediliyor. Yazar burada akademisyenin üzerinde çalıştığı bir elyazmasındaki hikâye ile reel hayatta yaşadığı çatışma arasında bir paralellik kuruyor. “Deneyin İlk Günü”, diğerlerine göre daha karmaşık bir öykü. Gemici, bu öyküde geçmişindeki bazı olayları unutmak isteyen ruhen sıkıntılı bir kişiyi anlatıyor. Hastane, yol arayışı ve labirentlerden hareketle âdeta bir “kaos” tasvir etmeye çalışıyor ancak “labirent”e yüklemek istediği anlamı ifadede zorlanıyor. Bir ilaç deneyinde “denek” olmayı kabul eden öykü kahramanı, sonunda bu labirentten çıkarak bir bakıma “fare” olmayı reddediyor.

Bence kitabın en başarılı -hem de okura ferahlık veren- öyküsü “Bilmek ve Bulmak”. Kanaatimce Türk edebiyatında okuduğum en güzel “iyilik, merhamet” öykülerden biri. Öykünün kahramanı İmdat Bey, sokakta rastladığı yoksul, ama gizemli bir adamı bürosuna davet edip, onu âdeta zorla doyuruyor. Böylece bu çağda, onca kalabalığın hızla ve birbirinden habersizce sokaklardan akıp gittiği ve unuttuğu bir duyguya; merhamete, iyiliğe, iyi insan tipine işaret ediyor Gemici. Diğer öykülere göre aydınlık, şaşırtıcı, tek etki yaratmada daha başarılı “Bilmek ve Bulmak”. Olayların sonunda ‘Hızır”a yaptığı atıfla öyküdeki modern atmosferi, geleneğe bağlıyor. Aslında Gemici’nin çoğu öyküsünde gelenekle bağ kurma çabası dikkati çekiyor. Meselâ, “İp ile Pazar”da bunu el yazması bir geleneksel hikemî metinle sağlama çabasında. Benzer bir çaba “Hayat, O Tatlı Elma”da bu kez Hızır’la Musa (a.s)’ya yapılan göndermelerde görülüyor. Ancak henüz bu bağlar, hem doğal hem de güçlü değil. Bunun sebeplerinden biri, günümüz öykücülerinin geleneksel metinlere ilişkin bilgilerinin yetersizliği… Genç öykücü, gelenekle bağ kurmak istese de, içinde yaşadığı reel durum, -bunda modernitenin geleneğe karşı kayıtsızlığı ve hatta reddi de etkili olabilir-  onu kısıtlıyor. Gemici’nin Itrî’yi konu edindiği “Kar Makamı”nda, tarihî atmosferi -figürlerin giyim kuşamını, diyaloglarını, tavırlarını, mekanları- tasvirde yer yer zorlanması, bundan olsa gerek. Aynı zorlanış -ama takdir edilecek bir çaba tabii ki- modernizmle, kalabalıklarla, tekdüze hayatla kuşatılan insanın, içine girmeye can attığı dünya denilen ‘kafes’ten kurtulma çabasını -bülbül alegorisiyle- anlatan “Kavuşma” adlı öyküde de dikkati çekiyor.

Öyküleri tek tek kısaca değerlendirmeye devam edersek; “Beraber Dönmek”te kocası şizofren olan bir genç kadının boşanıp boşanmama konusundaki kararsızlığı ve huzursuzluğu, “Aziz Messi”de Suriyeli bir çocuğun savaştan kaçarken yaşadığı deniz kazası, “Müsait Bir Yerde”de uyuşturucu bağımlılığı ele alınmış. Yazar, bu öyküde geçmişte uyuşturucu bağımlısı olan ancak kurtulan bir genci anlatıyor ve öyküyü sürpriz bir sonla “kader” inancına bağlıyor ki, bence ustaca. Böylece Gemici, modern çağı ve olayları hikemî kavramlar (fânilik, ölüm, kader, kanaatkârlık vb.) eşliğinde okuyup yorumluyor. Eğer bu çabayı derinleştirir, öykülerindeki fazlalıkları -yer yer bence gereksiz cümlelerle uzatıyor- atarsa, daha derinlikli, çok anlamlı, kısa ve öz öyküler yazabilir ve özgün/ şahsî bir dile kavuşabilir.

“Nurdan Irmak”, bir askerin şehadetini, şehadet ânında geriye dönüş tekniği ile büyükbabasını, Anadolu’daki köy hayatını anlatıyor. Kitabın son öyküsü ise “Hayat Budur İşte”. Diğerlerine göre daha uzun. Öyküde Fazıl Bey’in yıllar önce yurtdışındayken Elisabeth adlı bir kadınla yaşadığı aşk, Elisabeth’in oğlu Adam’ın yıllar sonra gelip Fazıl Bey’i bulması, Fazıl Bey’in karısı Mesude Hanım’ın huzursuzluğu anlatılıyor.

Sonuçta, kendine özgü bir dil arayan, modern hayatı hikemî bakış açısıyla, fanilik, kader, çaresizlik, kanaatkârlık, rıza gibi kavramlar eşliğinde yorumlamaya çalışan bir yazar Gemici. Öykülerinin çoğunda insanın iç dünyasına eğiliyor, bunu da çoğu kez geriye dönüş, iç konuşma gibi tekniklerle yapmaya çalışıyor. Öykü kahramanlarının çoğu sıkıntılı, ama umuda daima bir kapı aralıyor yazar. Dil düzgün, iyi lâkin henüz özgün değil! Arayışlarıyla derinleşeceğini düşünüyorum.

18-07/11/ekran-resmi-2018-07-11-013527.png

Kar Makamı
Mukadder Gemici
Dergah Yayınları
117 sayfa / 12 TL

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN