Bu eski hikâye o kadar yeni ki hâlâ gerçekleşiyor

HAZIRLAYAN: ELİF KİRAZ

Sonbahar, sis ve bereketin mevsimi. En azından 1819 yılında İngiliz şair John Keats için öyleydi. Peki ya 2016 sonbaharı? Daniel 101 yaşında. 1984 doğumlu Elizabeth geleceğe umutla bakıyor. Birleşik Krallık, tarihi bir yazın ardından parçalara ayrılmış. Aşk bir gözüküp bir kayboluyor. Umut ise umutsuzlukla el ele. Mevsimler gelip geçiyor, her zamanki gibi...

Daha şimdiden Britanya’nın en yaratıcı yazarlarından biri olarak gösterilen 55 yaşındaki Ali Smith, sosyal ve politik konulara değindiği yeni romanı ‘Autumn’ (Sonbahar) ile ülkenin önde gelen seri yazarları arasında olduğunu da kanıtladı. Roman, geçen yıl Man Booker Ödülleri’ne de aday gösterilmişti. Yazmayı planladığı dört kitaplık ‘Mevsimler’ serisinin ilk kitabı olan ‘Autumn’, günümüz Britanya’sının Brexit sonrası detaylarında temelleniyor. Gerçek hayatta yaşamakta olduğumuzun paraleli Smith’in metninde yer almakta: “Bu eski hikaye o kadar yeni ki hala gerçekleşmeye devam ediyor.” ‘Autumn’da zaman örgüsü bir hevesle değiştirilebilecek bir kavram; geçmiş, şimdiki zaman ve sıra dışı bir zamansızlık yan yana var olmakta. Roman, her zamankinden daha sınırlı ve hariç büyüyen bir dünya, zenginlik, değer ve ‘hasat’ın anlamı üzerine bir meditasyon. Serinin ikinci kitabı ‘Winter’ (Kış) geçen ocak ayında yayımlandı, bir sonraki ise ‘Spring’ (Bahar) olacak

GANA

Üç kıtada yedi kuşağın öyküsü

Yaa Gyasi, edebiyat dünyasına ilk adımını henüz 26 yaşındayken yazdığı ‘Homegoing’ (Eve Dönüş) ile attı, eleştirmenlerden ise tam not aldı. Effia ve Esi: hayatları bambaşka olan iki kız kardeş. Biri köle olarak satılmış, öteki bir köle taciriyle evli.Onların kaderlerinin etkileriyse sonraki jenerasyonlarda yankılanıyor. Afrika’nın Altın Sahili’nden başlayarak Amerika’nın pamuk tarlalarına; Gana’nın misyoner okullarından Harlem’in varoş barlarına uzanıyor hikâye. Üç kıta ve yedi jenerasyon üzerinden anlattığı samimi, sürükleyici ve çarpıcı öyküsüyle Yaa Gyasi; Granta’nın ‘En İyi Genç Yazar Ödülü’ne layık görülmek gibi daha birçok başarıya da imza attı.

LÜBNAN

Elinizi taşın altına nasıl koyarsınız?

‘Siyah Kuğu’nun yazarından cesur bir kitap daha! Lübnan-Amerikalı düşünür Nassim Nicholas Taleb ‘Skin in the Game’de (Elini Taşın Altına Koymak) risk ve ödül, din ve siyaset, finans ve sorumluluklarla ilgili geleneksel inanışları sorgularken; meslekte başarılı olma, dünyayı anlama, topluma hizmet etme kavramlarına yeni anlamlar kazandırıyor. Hammurabi’den Seneca’ya, Antaios’tan Donald Trump’a örneklerle zenginleştirilen metin ‘risk alma’nın kahramanlar, azizler ve yükselişte olanlarda bulunan temel bir özellik olduğunu göz önüne seriyor. ‘Skin in the Game’, günümüzün en önemli düşünürlerinden biri olan Taleb’in yazdığı en provokatif kitap olarak kabul ediliyor.

GÜNEY KORE

Nesiller boyu hissedilen dram

1900’lerin başlarında Kore’de geçen hikâye, sakat bir balıkçının güzeller güzeli kızı Sunja’nın varlıklı bir yabancıya aşık olmasıyla başlıyor. Sunja kendisine dünyaları vadeden bu adamın evli, kendisinin onun çocuğuna hamile olduğunu öğrendiğinde  satın alınmak istemez. Kore ziyaretinin ardından Japonya’ya dönmekte olan sevimsiz bir bakanın evlilik teklifini kabul eder. Ne var ki, oğlunun ‘güçlü’ babasını reddederek ülkesini terk etme kararı Sunja’nın ailesinde etkileri nesillerce hissedilecek bir dram silsilesine yol açar. Zengin anlatımı ve derinlikli karakterleriyle ‘Pachinko’; aşk, aile, fedakarlık, hırs ve sadakatin öyküsü.