Ezilen bir kadının öyküsü: Sığıntı

Ezilen bir kadının öyküsü: Sığıntı

‘Sığıntı’ Alper Akçam’ın beşinci romanı. Erkek egemen bir toplumda kadınların karşılaştığı sıkıntıları anlatıyor.

ESRA NUR TERLEMEZ

Erkek egemen bir toplumda kadınların karşılaştığı sıkıntıları anlatan siyasi roman ‘Sığıntı’nın kahramanı Gülay, annesini kaybetmiş, kendi imkanlarıyla okuyup bir hastanede laborant olarak çalışmaya başlamış bir kadın. Toplumun kadınlara dayattığı sınırların dışına çıkmak isteyen, kendi düşüncelerini özgürce savunmak ve birey olarak toplumda söz sahibi olmak isteyen biri.  Fakat gerek ailesi gerekse iktidarın ve ona mensup kurum ve kişilerin baskıları sebebiyle kendisi olamıyor. Bir yanda giyinişi, yaşam biçimi yüzünden üstünde terör estiren ağabey Sedat, diğer yanda fikirleri ve savunduğu değerler yüzünden onu tehdit eden sendika… Bu iki otorite arasında sıkışıp kalıyor Gülay. Derdini anlatabileceği, onu anlayacak kimse yok etrafında. Bütün arkadaşları bir kocaya sığınmanın peşinde. Romanın ismi de buradan geliyor aslında. Kendilerince sırtlarını dayayacak bir koca bulup mutlu olacaklarını sanırken, onun işlerini yapmakla, çocuk bakmakla yükümlü bir ‘sığıntı’ olup çıkıyorlar. Gülay böyle bir ‘sığıntı’ olmamak için mücadele veriyor. Okuyor, araştırıyor, fikir ediniyor. Kendi başına var olmak istiyor. Sırtını hiçbir yere dayamadan.

‘Sığıntı’ bir tıp doktoru, genel cerrahi uzmanı, aynı zamanda yazar Dursun Akçam’ın oğlu olan Alper Akçam’ın beşinci romanıdır. Deneme, eleştiri, öykü gibi  türlerde de eser vermiş ve ödüller almış bir yazar olan Akçam ‘Sığıntı’da pek çok güncel sorunu ele alıyor. Akçam, bir yandan Gülay’ın öyküsünü anlatırken, bir yandan dini inançlar kullanılarak kandırılan gençlerin cihat uğruna girdikleri örgütleri, yine dini yozlaştıran cemaatleri, haksızlığı, toplumda iyice yaygınlaşan adam kayırmaları anlatıyor. Aynı zamanda edebiyat dünyasındaki tarafgirliklere de değiniyor.

Roman birçok başlıktan oluşuyor. Her bir başlık, o bölümde anlatılacak olayın ipucunu veriyor okura. ‘Sığıntı’, esas itibarıyla kurgusal teknik açısından dikkat çeken bir roman değil. Çeşitli konulara ilişkin olaylar ardıl bir biçimde Gülay odaklı olarak hâlden ileriye doğru akmakta. Romanın Gülay dışındaki başlıca kahramanları ağabey Sedat, öğretmenleri Selvi Hanım ve Gaffur Bey, yazar Tuna’dır. Akçam, bu kişiler aracılığıyla günümüz Türkiye’sindeki siyasî, sosyal, dinî ve edebî sorunları yansıtmakta, ayrıca Ece Ayhan, Orhan Kemal, Nezihe Meriç, Orhan Pamuk gibi pek çok ünlü yazardan bahsetmektedir. Roman boyunca Gülay’ın başına ne gelecek diye merakla bekliyoruz. Otoriter ağabeyi tarafından öldürülecek mi, üye olduğu sendika yüzünden işinden olacak mı? Sonunda bu baskılara dayanamayan genç kız, çareyi köydeki Nuri’ye sığınmakta buluyor.

“Dinleyin… Kulak verin… Benim de sesim var, söylenecek sözüm var… Hep siz konuşuyorsunuz, ben dinliyorum. Usandım artık” (Sığıntı, s.273)  diyor Gülay ve bizden de bu sese kulak vermemizi bekliyor.

 17-12/12/siginti-copy.jpg

Sığıntı
Alper Akçam
Abis Yayınları
304 sayfa / 26 TL

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN