Ömer Erdem yazdı: Görkemli bir doğa düşüncesi

Ömer Erdem yazdı: Görkemli bir doğa düşüncesi

‘Görkemli Dünya’, Hermann Hesse’nin insan doğasıyla maddi tabiat arasında kurduğu ölümsüzlük ilişkisinin kalıtları diye okunabilir.

Hermann Hesse ‘Bozkır Kurdunun Düş Yolculukları’ adıyla dilimize çevrilen kitabında, büyük babasından ve onun çocukluk dünyasındaki kalıcı etkisinden söz eder. Bir tür büyücü odasına benzetir dedesinin ta Çin’den başlayarak Doğu’nun düşleriyle doldurduğu o mekanı. Tabiat, sözün ve sembolik eşyanın bütün formlarına bürünür orada. ‘Görkemli Dünya’yı okurken bu kez Hesse artık kendi tabiatını kurmuş ve ona kendisine özgü iklimler getirmiştir. Bir yazarın insan doğası ile maddi tabiat arasında kurduğu ölümsüzlük ilişkisinin kalıtları diye de okunabilir ‘Görkemli Dünya’. Heidegger, Hölderlin, Rilke hatta Thomas Mann’ı hatırlatan düş, düşünce ve şiir serpintileri daha ilk cümlelerden itibaren sizi etkisi altına alır ‘Görkemli Dünya’da. Sınırları, maddi sınırları reddeder Hesse. Kendisini toprağa bağlı bir çiftçi değil gezgin ‘göçebe’ diye tanımlar. ‘Bir adam ki arayan, elinde hiçbir şey tutmayandır’ o. Kalbine ve tanrıya bağlıdır. Yalnızlığı yüceltir. Korkmaz ondan. Acı duymaz. Gece yürür. Aşk içindir bütün bunlar. ‘Bizim gezginliğimizin ve evsizliğimizin büyük kısmı aşktan, aşka ait şeylerden meydana’ gelir derken Doğu’nun hikmet duyarlığına göz kırpar adeta. Normalde bir yere ait olması gereken aşkı, yavaşça küçük kasabalara, dağlara, göllere, vadilere, yol kenarındaki çocuklara kısaca ‘aşkı maddeden ayıracağı’ her yere taşır. Ne var ki, aşk da bir sürek ve geçittir bu gezginlikte. Bir
tür saklı panteist idealle donanmıştır. Bir de ağaçlar vardır elbette. Hesse gibi ruhların yoldaşıdır ağaçlar. ‘Benim için ağaçlar en etkileyici vaizler olmuşlardır’ sözü onundur. ‘Yalnız insanlara benzerler’ aynı zamanda ağaçlar ona göre. Yağmurlu hava, kasaba, tepeler, kırlar… Ölümün bir çapkın gibi at binip gönül çeldiği kırlar. Ve her şeyin gelip geçiciliği karşısında duyulan derin tevekkül. Ve bu tevekkülü yaratıcılığın en yüksek katına taşıma. Göller var bir de. Tabiatın güzel gözleri. Göller, üstlerindeki sislerle ruhun bestesini şakıyan göller. Daha çocukken, bir oğlan çocuğu, ‘evin arkasında annesinin şarkı söylediğini duymuştur.’ Şarkı gölde sonsuz halkalar oluşturur. Zamanın eli bir taş sektirmiştir gölün üstünde. İleride kuşlar havalanmıştır. ‘Tanrı’nın nefesi’ tabiatın renkleri içindedir. ‘Dünyanın ne kadar güzel olduğunu bilmiştir’ Hesse. Bunca gezginlik o güzelliğin cilveleri içindir. Yazıyı, onun evrenini de ‘Tanrı’nın nefesi’ gibi renklerle nakşetmenin derdindedir. Bulutlu gökyüzü iç dünyanın yansımasıdır bazen. ‘Sinirli, yaşlı, şair ve gezgin’ ruha iyi gelir. Ev, ev, aynı zamanda. Bütün Alman ruhunu kuluçkalayan ev. Bir gezgini kararsız bırakan ev. Olmak istediği her şey olmuş Hesse için ev ‘kendinle evde olmanın’ karşılığıdır. Belki de yazı, son ve asıl evdir. Yurttur. Görkemli Dünya, resimler, çizimler ve güven ve huzur aşılayan bilgeliklerle çok açılı okumaya uygun. Zevkle…

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN