Prof.Dr. Niyazi Beki yazdı: Kur’an’ın i’cazı

Prof.Dr. Niyazi Beki yazdı: Kur’an’ın i’cazı

Yani mucizevi yönünün altı boyutu vardır. Arkası arşa dayanır, hedefinde saadet-i dareyn vardır, üstünde i’caz mührü parlar, altında burhan ve delil direkleri bulunur, içi hâlis hidayettir, akılla tasdik ettirir ve kalplere ruhanî zevk verir.

Ramazan ayını bütün diğer aylardan üstün kılan Kur’an’dır. Kur’an, ilk defa bu ayda nazil olduğu için, bu ayı şereflendirmiş, indiği gece olan Kadir gecesini, 83 küsur seneye eş değer hale getirmiştir. Dolayısıyla bu ayda Kur’an’ın mucizevi yönüne bakmak son derece önem arz etmektedir.

Zaten, Kur’an’ın ders vermek istediği temel konular, Allah’ın birliği/tevhid inancının ispatı, Hz. Muhammed (s.a.v)’in nübüvveti başta olmak üzere, nübüvvet müessesinin ispatı, haşrin/öldükten sonra yeniden diriltilmenin ispatı, insanlık camiasında adaletin ve ubudiyetin tesisidir. Bu temel konuların en kolay öğrenme yolu ise Kur’an’ın Allah kelamı olduğunun ispatıdır. Zira Kur’an’ın Allah’ın kelamı olduğu ispat edildikten sonra, onun bildirdiği her şeyin doğru olduğunu kabul etmek, hem dinin hem aklın gereğidir. Çünkü Allah hilaf-ı hakikat konuşmaz, buna tenezzül etmez.

Kur’an’ın Allah’ın kelamı olduğunun kesin delili ise onun üslubuyla, gaybi haberleriyle, kevni ayetleriyle hep doğruları seslendirdiğinin müşahede edilmesidir.

KUR’AN’DAKİ MUCİZENİN ÜÇ YOLLA İSPATI

Abdulkâhir el-Cürcânî, Zemahşerî, Sekkâkî ve Câhız’ın eserlerini tavsiye etmektedir. Adı geçen şahısların, Kur’an’ın nazmındaki i’cazı üç yolla isbat ettiklerini belirten Bediüzzaman, bunları şöyle açıklamaktadır:

Birinci yol: Arap kavmi, bedevî bir millet idi. Dîvanları şiirdi. Tarihî iftihar tablolarını şiirle kaydedip korurlardı. İlimleri belağat; övündükleri en büyük sermayeleri fesahat idi. Diğer insanlara nisbeten daha zeki, düşünceleri daha cevval idi. İşte Kur’an-ı Hakim böyle bir çevrede nazil oldu ve onların “Muallakat-ı Seb’a” diye adlandırdıkları en üstün edebiyat şaheserlerini sahneden sildirdi. Gece gündüz onların damarlarına dokundurarak, Kur’an’ın bir sûresine bir nazire yapmaya çağırdı. Fakat hiç kimse, bu işe cesaret edemedi. İşte bunların acizlikleri, Kur’an’ın mucizeliğinin en açık göstergesidir.

İkinci yol: Tarih boyunca dost olsun, düşman olsun bir sözün altın veya bakır olduğunu çok iyi bilen milyonlarca söz sarrafları ediplerin hemen hemen hepsinin, Kur’an’ın eşsiz bir kitap olduğuna hükmetmeleri onun mucizeliğinin bir diğer belgesidir.

Üçüncü yol: Özellikle Câhız’ın kuvvetle vurguladığı gibi, Kur’an’ın çağrısı doğrultusunda Kur’an’ın bir sûresine benzer bir tarzda kısa bir sûre getirmeleri mümkün olsaydı, daha sonra dünyayı idare edecek kadar zeki olan bu insanların en kısa olan bu yolu tercih etmeleri gerekirdi. Çünkü aklın yolu birdir. Harflerle savaşmak gibi en kısa bir yolu bırakıp, çoluk çocuklarını yetim bırakan kılınçla savaşı tercih etmeleri, bir tek sûreyi getirmek gibi çok kısa ve kolay bir yola gitmemeleri, o yolun kapalı olduğunu ve onda yürümenin imkânsız olduğunun çok açık bir delilidir.

İ’cazın manası

İ’cazın sözlük anlamı, başkasını âciz bırakmak, onu ilgili konularda mağlup etmek demektir. Istılah/terim manası itibariyle i’caz, bir peygamberin kendi peygamberlik dâvasını ispat etmek üzere ortaya koyduğu, başkaları tarafından benzerinin meydana getirilemediği ve bilinen sebepler üstü bir konuma sahip harikuladelerin adıdır (Kurtubi, 1/69-71). Kur’an hakimin, kırk yönden mucize olduğu bilinmektedir.

“Ne önünden, ne arkasından ona/Kur’an’a hiçbir bâtıl yaklaşamaz. O, sonsuz hikmet sahibi ve her türlü övgüye lâyık olan Allah tarafından indirilmiştir” (Fussilet, 41/42) mealindeki ayette, Kur’an’ın hiçbir yanından, hiçbir yönünden batıl, yanlış gelip sokulamayacağına, dolayısıyla altı yönünden de mucize olduğuna işaret edilmiştir. Biz de genel hatlarıyla bu altı cihetin nasıl mucizevi olduğunu göstermeye gayret edeceğiz. Evet, Kur’an altı boyutu ile mucizedir.  Altı ciheti parlaktır ve nurludur. Evham ve şüpheler içine giremez. Çünkü;

Kur’an’ın arkası arşa dayanıyor; o cihette vahyin nuru vardır. Vahiy ise Allah’ın kelamıdır, elbette hiçbir hata kabul etmez.

Kur’an’ın önünde ve hedefinde saadet-i dareyn vardır. İnsanlara hem dünyada hem ahirette huzur ve mutluluk kazandırmayı amaçlamaktadır. Ebede ve ahirete el atmıştır. Cennet ve ebedi saadet nurunu vadetmektedir.

Üstünde i’caz mührü parlıyor. İndiği günden beri, yaklaşık 15 asırdır, insanlara meydan okuyor ve manen şunları haykırıyor: “Ben insan sözü değilim. Ben Allah’ın kelamıyım. Benim harika belagat ve fesahatime bakın, hiç insanın üslubuna benzer bir tarafım var mı? İnanmıyorsanız, Benim en küçük bir bölümüm olan kısa bir sureye benzer bir eseri ortaya koyun. Madem yapamıyorsunuz, neden iman edip cehalet koridorundan kurtulamıyorsunuz?”

Altında burhan ve delil direkleri var. Çünkü hem vicdana, hem akla, hem kalbe hitap ediyor. İnsanlık âleminin yıldızları sayılan milyonlarca İslam âliminin Kur’an’ın Allah’ın kelamı olduğunu gösteren binlerce delil ortaya koymaları, bu gerçeğin tartışmasız göstergesidir.

İçi hâlis hidayettir. Hak’tan gelmiş, hak ve hakikati ders vermiş, hakkın ta kendisidir. Evrenin bidayetinden nihayetine kadar geçirmiş ve geçirecek safhalarını öyle anlatmış ki, hiçbir mantık çelişkine uğramamıştır. Onun bildirdiği her hakikati her akıl kavrayamazsa da, aksini de ispat edemez. Yine en makul olan, onun çizdiği yoldur.

Sağında “akıl almaz mısınız!” ifadeleriyle aklı konuşturup kendini tasdik ettiriyor. Solunda, kalplere ruhanî zevk vermek suretiyle vicdanları şahit getirerek güzelliğine “Mâşâllah-bârekellah” dedirtiyor. Böyle her yönden mucizeli olan Kur’an’a vehim ve vesveseler nasıl sızıp hırsızlık yapabilir.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN