AK Parti'den Tuğçe Kazaz önlemi

İktidarı eleştirmek, gerize taş atmaya dönmüştü epeydir. Sosyal medya trolleri sağ olsun, üstünüze mutlaka pislik sıçratırlardı. Ucundan dokunduranın karşısına, en iyi ihtimalle Tuğçe Kazaz tipi feadilik dikilirdi, yaşayan bilir.

20-01/14/758ccbaf9fce3c4fb883084be16c7bbe_k.jpg

'Gerize taş atmak' deyiminin sözlükteki karşılığı şöyle: Edepsize, edepsizliğini yapma fırsatı vermek...

Siz bunu, abdesthane çukuruna taş atmaya benzetebilirsiniz. Geriye mutlaka necaset püskürtecektir.

İşte iktidarı kah ana avrat dümdüz giderek, kah galiz küfür ve hakaretlerle, kah durumdan vazife çıkaran göze girme ataklarıyla güya savunuyorlardı. Bu ağzı ve tıyneti bozuk hayasız akıncılardan meğer AK Parti yönetimi de ciddi rahatsızmış.

Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, sabırlarının artık taştığını geçen gün açıkladı. "Sosyal medya etik kuralları yayınlayacağız. Teşkilat mensuplarımız bu etik kurallara uymakla sorumlu olacak" dedi.

Ne mutlu!..

'Onları biz tetikçi tutmadık, size bizim adımıza saldıranları sakın ha bizden bilmeyin' anlamına gelecek, göstermelik bir saldırganlıklarını üstlenmeme ve ilişik kesme ilanı değilse bu...Çok geç kalmakla birlikte sevindirici bir patronaj reddi, kutlarım.

Çok uyardım, AK Parti nihayet birbiriyle yarışan bu cevval alkış hademelerinin fayda değil zarar getirdiğini fark etti ki hizmetlerini geri çevirmeye hazırlanıyor.

Atik tetiklerin gayretkeşliklerini üstlenmemekle mi kalacaklar, etik kurallarına uymayanlarla aralarına nasıl mesafe koyacaklar, uygulama safhasında görürüz.

Fakat iktidar, karalama kampanyalarının kazandırmadığı, kaybettirdiği noktasına gelmiş olmalı. Bu kamburu sırtında daha fazla taşımak istemiyor, orası kesin.

Yalan ve iftiraya dayalı yıpratma saldırılarının, itibar suikastlerinin, kara propagandaların hiçbir siyasete yakıştırılmadığını kabullendiler demektir.

Umarım yaptırımı; 'gidin az ötede azın, istemez böyle tozutuk müdafaa, sizin gibi destekçi olmaz olsun, adımızı anmadan önce bir ağzınızı çalkalayın, gölge etmeyin başka taraftarlığınız gerekmez' netliğinde kendinden uzak tutmak, araya tereddütsüz mesafe koymak şeklinde olur.

Tabii bunun bürokrasideki militanları, özellikle yargıdaki partizanları da bağlaması sağlanırsa tadından yenmez.

Samsun savcılarından Ali Evcimen’e atfedilen skandal bir paylaşım vardı mesela...

Gül’le Davutoğlu ve Babacan’ı hedef alıyordu, rezil bir fotomantajdı.

Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun sessizce soruşturma açtığı duyumu, kulislere yansımıştı.

Ama o paylaşımın savcıya aidiyetinin tespiti niye uzadı, neden bir türlü sonuçlandırılamadı, doğrulandıysa ne ceza takdir edildi, hala bir muamma.

Gerçi; meslekle bağdaşmayan uygunsuz davranıştan en fazla kınama cezası verilebileceği söyleniyordu.

2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 65. maddesi, kınama gerektiren halleri belirliyor. Mesleğin saygınlığını ve güvenilirliğini zedeleyen eylemler, bu kategoride.

Yine de yargının bağımsızlığını görülmemiş biçimde lekeleyen kepazelikler için, görevden hemen el çektirme yoluna niye gidilmediği görüşleri de var.

Geciktirme ve savsaklamaya gelmeyeceğine, takdir hakkı kullanılabileceğine dair hukukçu tepkileri bana kadar ulaştı, HSK ve Adalet Bakanlığı bu yetkilerinden habersiz mi?

Söz konusu paylaşımın, parti teşkilatını bağlayacak etik kuralları ihlal ettiği su götürmez.

Parti teşkilatına konacak bir yasağın, yargı teşkilatını bugünden kapsamaması düşünülebilir mi? Parti taşıyamıyor, yargı nasıl taşıyacak bu yükü!

20-01/14/ekran-resmi-2020-01-14-000425.png

Mansur Başkan’ın küçülteceği makam

Elif Çakır’la Yıldıray Oğur’un röportajını dün Karar’da okuduysanız, dikkatinizden kaçmamıştır. Ağırlandıkları makam odasının çapı, Elif’in gözüne batmış. Evsahibi Mansur Yavaş’a patavatsızca soruyor: “Burası fazla büyük değil mi, çalışırken dikkatiniz dağılmıyor mu...”

Sormasa öğrenemeyecektik, meğer gerçekten de dikkati dağılıyormuş.

Ankara’nın yeni Başkanı “Ben de rahatsızım. Biliyorsunuz Türkiye’de böyle bir merak var. En büyüğü olsun merakı. Bu da öyle bir merakın sonucu. Ben rahat edemiyorum açıkçası. Plan çizdirdim, küçülteceğiz” diyor.

Resmine baktım, ucu bucağı kadraja sığmıyor. Sordum, dinlenme bölümüyle 245 metrekareymiş. Takım kurar, çift kale maç yaparsın...

Kim, gördüğünden geri gitmek ister ama istiyor işte.

Bu ölçüler fazla geldiğine göre, ‘küçük adam kompleksi’ de denen Napolyon Sendromu’ndan nasibini almamış Mansur Başkan. İtibarı ebatta, israfta, lükste, görkemde, büyüklükte arayamıyor baksanıza.

Anlaşılan; Mansur Yavaş dönemi, Ankara için heybet ve ihtişam tutkusundan tasarruf, şatafattan kısma, statü göstergesi masraflarda küçülme dönemi olacak.

Selefi Gökçek büyüttü, o küçültüyor. Çılgın proje de kovalamayacakmış zaten.

Makam sembolleri sevdası içinde yoksa, sonradan kazanamıyorsun velhasıl.

YORUMLAR (43)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
43 Yorum