Komünizmle mücadelenin devri geçmemiş olsaydı

Ortalık, komünizm üzerine iki dehşet beyanatla çalkalanıyor.

Biri, komünizm tehlikesinin devam ettiği varsayımına dayanan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın beyanatı.

Buna göre, Erdoğan’ın “Onlara okuma hakkı vermeyeceğiz” diyerek karşı mücadelenin düğmesine bastığı komünizm, Boğaziçi gibi üniversite kampüslerinde hala yaşıyor.

Öldüyse bile, MHP ile ittifak hatırına canlanması, anti-komünist milliyetçiliğin uyanışı için yeniden hortladığının düşünülmesi isteniyor olabilir.

Fakat...

Bu din düşmanı komünistlik öcüsünü aramıza dönmüş gibi göstermek gerçekçi mi?

Ayrıca; ülkücü gençliği ateşleyip siyaseten motive etmeye, sönmüş olan komünizm karşıtı duyarlılık ve refleksleri tetikleyerek yeniden harekete geçirmeye yeter mi?

Yani AK Parti ile MHP arasında ortak bir mücadele cephesinin hangi ihtiyaç üzerine kurulduğuna, milliyetçi ve muhafazakar tabanları inandırıp ikna etmeye muktedir mi bu gerekçe?...

Siz tartışadurun, diğer beyanat ise Veliaht Prens bin Selman’a ait.

Washington Post’a sansasyonel bir itirafta bulundu ve ‘radikal İslam’ denilen Vahhabiliğin Soğuk Savaş döneminde, dinsizlikle imansızlığın sembolü Sovyetler’e karşı ABD tarafından nasıl desteklendiğini açıkladı.

***

Sır değildi...

Fakat komünizmin İslam coğrafyasına yayılmasını önlemek için geliştirildiği söylenen şu meşhur ‘Yeşil Kuşak Projesi’ vardı ya...İşte orada üstlendikleri rolle icra ettikleri fonksiyonun, Suudilerce resmi ağızdan bu düzeyde ilk kabulü ve doğrulanması anlamına geliyor.

Mezheplerini, Batılı müttefikleri istedi diye komünist istila dalgasının durdurulması için seferber etmişler.

Din yorumlarını, iktidarlarının emrine koşup siyasetlerine oyuncak etmişler.

İslam üzerinde yorum tekeli kurarak hüküm sürmüş, saltanatlarını sağlama almışlar.

Suud Krallığı’nın resmi devlet ideolojisi olan Vahhabilik, komünizm tehdidini bertaraf etme misyonu yüklenmiş.

Radikal din yorumlarını planlı, programlı biçimde bölgeye ihraç ederek kullanmışlar.

Bugün, aynı müttefikler tarafından terör ideolojilerinin kaynağı olarak resmi mezheplerinin gösterilmesine cevaben ifşa ediyor bunları Prens.

‘Nankörlük etmeyin; bir zamanlar sizin siyasetinize de hizmet etmişti Vahhabilik. Şimdi ekstremist, fundamentalist diye tu kaka ediyorsunuz. Ama illallah ettiğiniz aşırılıklarımız o zaman iyiydi, köktenciliğimiz anti-komünist karakterde diye o vakitler hoşunuza gidiyordu’ demeye getiriyor.

Ancak Veliaht Prens, Batı’yla hesaplaşmak için bunları sayıp döküyor sanmayın.

Komünizmin bittiğine, Cihatçı direniş hattını örgütleyen Yeşil Kuşak Projesi’ne ihtiyacın da ortadan kalktığına inandığından böyle konuşuyor.

‘Komünist zındıklık’la mücadele edecek radikal dini cereyanlara ihtiyacın sona erdiğinin farkında olduğu için yüzleşiyor geçmişle.

Soğuk Savaş sonrasına açılım kapsamında, kendi tanımlamalarıyla ‘ılımlı İslam’a dönüyor Suudiler.

Bu kez hedefte aşırıcı dini akımlar var ve tersine mücadelenin başını da Veliaht Prens çekiyor.

Komünizm ölmemiş de ‘komünist dinsizlik’ tehlikesi yaşıyor olsaydı, eski Vahhabiliğe hala lüzum kalmaz mıydı? Atılır mıydı hiç pabucu dama? Bir de buradan bakın.

YORUMLAR (12)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
12 Yorum