Bilinmeyen dil ve tarih ; TDK ile TTK tarafından yasal hale getiriliyor

Cumartesi günü Adalet Bakanı Abdülhamit Gül
“Diyarbakırlı bir anne Kürtçe konuşuyor. Kürtçe konuşuyor ama bilinmeyen bir dil. Ya sen bin yıldır konuşulan bir dile nasıl bilinmeyen dil dersin? Bu örnekler bağnaz, marjinal kesimlerde kaldı.” sözleriyle Kürtçeye bilinmeyen dil, ötekileştirme yapılmasına karşı çıktı.
Yazımın başlığı benim içimdeki temennimi dile getiriyor. TDK ve TTK’nın henüz böyle bir kültürel olgunluğa sahip olduğuna dair bir belirti göremiyorum. Temennimiz bu yönde.
Türkiye’de Kürtçenin ve Kürt tarihinin varlığına dair çok şey konuşuldu. Kürt tarihi ve Kürtçe üzerinde yasaklılık kalkınca sivil kurumlar tarafından birçok yayın yapıldı. Üniversiteler de Kürtçe bölümler açıldı. Kürtlerin farklı bir ırk olduğu, Kürtçenin Kürtlerin anadili olduğu, bu ülkede 30 milyona yakın Kürt olduğu vb gelişmeler konusunda epey yol alındı.
Çoğu zaman devletin tepe noktası da müspet bakmasına rağmen nedense Kürtçe yasaklı ve bilinmeyen dil özelliğinden kurtulamadı. Kürt tarihi de müfredatımız da bir cümleyle de olsa kendine yer bulamadı.
Kürt tarihine ve Kürtçe eserlerin yayımlanması konusuna nubihar ve birkaç yayını saymazsak piyasada marjinal sosyalist sol grupların çıkardığı doğruluğu ve yanlışlığı atbaşı giden kitaplar hakim.
TDK ve TTK; Kürt dilini, tarihini, klasiklerini kendine has ciddiyetiyle özeniyle estetiğiyle çıkarıp vatandaşına okuma imkanı sunması kadar doğal ne olabilir?
Üzerinde yaşadığımız topraklar dışında hiçbir dini ve kültürel ortaklığımız olmayan Hitit, Frigya, Urartu, Lidya uygarlıklarına ait yaptığımız çalışmaları ve gösterdiğimiz yakınlığı bin yıldır birlikte yaşadığımız, et ile tırnak gibi iç içe geçtiğimiz ve kadim bir kültüre sahip olan Kürt diline, tarihine, kültürüne karşı göstermedik.
Bizim dediğimiz, bizden olmuş bir medeniyetin kültürel zenginliklerine karşı daha ne kadar kör ve sağır kalacağız.
Türkiye 2023’e büyük hedefler ile girmeye çalışan büyük bir devlet politikası izliyor.
Büyük devletin misyonu devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olan her kesimin maddi ve manevi ihtiyaçlarını temin etme büyüklüğünü göstermek.
Selçuklular ve Osmanlı İmparatorluğu tebasını olduğu gibi kabul edip her milletin kendi milli bahçesinde kültürel meyvelerini vermelerini sağladı.
Tarihimiz fetihlerde farklı milletleri egemenliği altına aldığı halde onların yaşamlarına müdahale etmeden varlıklarını devam etmelerini sağlama örnekleriyle dolu: Balkan ulusları, Kuzey Afrika, Orta Doğu...
Kürtçenin TDK tarafından sözlük çalışmasının yapılmaması TDK’nin kendi ufkunu 2023 hedeflerine odaklanmamasına yoruyorum.
Hakeza TTK’nın Kürt tarihi ile ilgili çalışmalar yapmamasını da.
Türkiye medeniyet sofrasında; ülkemizde yaşayan her milletin kültürel eserlerine yer verilmesi, her medeniyetin zengin kültür birikimlerinin araştırılması, okul kitaplarımızda bunlardan alıntı yapılması gençlerimizin medeniyet ufkunu geniş tutmalarını sağlayacak kültürel dimaklarına büyük zenginlik katacaktır.
TDK ve TTK Ülkemizde yaşayan her milletin kültürel değerleriyle ilgili araştırmalar yapıp eserler neşredebilmeli.
Kemal Sayar Hoca “İnsanlık Hali” programında “İnsan farkına varmadan çoğu zaman en yakınından merhametini esirgiyor” mealinde sözünü hatırlıyorum.
Güçlü bir iktidar tarafından yönetilen Türkiye Cumhuriyeti devleti ülke dışında herkesle paylaştığı heybesindeki merhameti ve kültürel çalışmaları ülkesindeki Kürtlerin kültürel varlıklarını TTK ve TDK tarafından yayınlamak içinde paylaşma zamanı.

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum