“Beri gel barışalım”

Beri”nin b’sinin “ben”in b’si olduğunu yazılarımızı takip edenlere, kelime kökünü arayıp bulma yaklaşımımızı bilenlere hatırlatmaya çok gerek yok ama bilmeyenler için yani “ben”i ile yazılarımız arasında irtibat, ilgi kurmuş olmayanlar için “beri” kelimesindeki b’nin bizi neden “ben” kelimesine gönderen bir anlam kattığını izah edeyim. İzah edeyim diyorum ama zaten önceki cümlemiz bunu izaha yönelik bir cümle oldu dikkatli bakarsanız. O cümlede geçen “bilmek” kelimesi üzerinden izahatı yapmaya çalıştım. “Bilmek”in kökünü ilmek olarak aldım, başındaki “b” sesini kaldırarak yaptım bunu. Elimize bir ilmek geldi. O “ilmek”ten “b-ilmek”e nasıl geçiliyor; şöyle: Başına ben kelimesinin b’sinin gelmesi ile. Bu işlem bilmek kelimesinin “ben” ile irtibatlı, “ben”in eylemleri ile irtibatlı olduğunu gösteriyor bize. Gösteriyor ama bunu binlerce yıl neden görmemişiz, nasıl görmemişiz; evet, bu bir sual-i muazzama! Bu ilişkinin kendisine kadar kurulup açıklanamamış olması bunları ilk defa ortaya çıkaran Hüseyin Rahmi Göktaş’a “Senin bu söylediklerinin doğru olması mümkün değil. Doğru olsaydı senden önce binlerce kez bulunurdu” şeklinde tepkiler gösterilmesine sebep oldu. Tabii bu karşı çıkışlar, Kökses Teorisinin doğru olamayacağını iddia etmeler bize kelimelerin içini göstermeye yaramıyor. Oysa Hüseyin Rahmi Göktaş’ın Kökses teorisi ile Türkçe kelimeleri irdelediğimizde kelimeler köküne kadar, neredeyse tek sese inene kadar kendini bize açıyor. Velev ki, bu Türkçe kelimeleri ek kök olarak inceleme ameliyemizin tamamı yanlış olsun, dersiniz ki bu açıklama hatalıdır, şu açıklama doğrudur. Öyle bir açıklama yapamıyorsunuz ki! Geri ile beri (g-er-i, b-er-i) kelimeleri arasındaki ilişkiyi açamıyorsunuz. Ben ile Sen arasındaki en’lerin neden ortak olduğunu izah edemiyorsunuz. Ön ile yön ve dön arasındaki ilişkiyi kuramıyorsunuz.

***

Alışık değilsiniz diye kelimeleri neden kavrama çabamıza karşı çıkıyorsunuz?

Beri, ben’e yakın, geri ise benin gerisinde. G sesinin merkezdekinin arkasına göndermesi, öteye götürmesi nasıl gerçekleşiyor? (Özellikle “g” sesi ile başlayan kelimeler kullanayım dedim) nasıl gerçekleşiyor? Getir, götür, gönder, göstermek, geri, geç, git, göçmek, gizlemek, geniş, genleşmek, gök, gömmek kelimelerinde bizden uzaklaşma anlamına gelebilecek bir hareketi görmekte zorlanmıyorsunuzdur umarım.

***

Göbek, gebe, giymek, göl, gövermek, gövde, göynümek ve göz kelimelerinde ise bir uzaklaşma, bir hareket bize kendini kolayca göstermiyor. Uzaklaşma anlamını belirgin bir şekilde göremiyoruz. Belki böyle bir anlam yok bile bu kelimelerde. “G” sesinin kelimeye ilk grup kelimelerde uzaklaşma anlamı kattığını düşünmek çok zor değil.

Bir itiraz durumu oluşturabilecek, tüm bunlardan farklı gibi görünen “gel” ve “gir” kelimelerinde uzaklaşma değil yaklaşma anlamı var, bu nasıl oluyor? Sanırım, orada dikkatimizden kaçmaması gereken husus, gelen uzaktan geliyor, giren dışardan giriyor. Kelimelerin bize doğru yönelmeyi ifade ediyor olması bunu ilk baştan fark etmeyi zorlaştırıyor. Bu yaklaşmayı “gel” ve “gir”deki “-el” ve “-ir” köklerinin verdiğini de düşünmeliyiz. “Elin ermesi” (irmek, ermek) deyimini kullanayım da biraz daha belirsin “-er-” ve “-ir-” köklerinin ne işe yaradığı.

***

Şimdi bu noktadan sonra Yunuslayın “Beri gel barışalım, yad isen bilişelim” diyerek beri kelimesine tekrar baktığımızda beri kelimesinin benim erişebileceğim yerdeki nesneleri (nesini-nesine) ifade ettiğini, geri kelimesinin ise artık benden uzaklaşma, arkamda kalmak itibarıyle benden uzaklaşma aşamasına geçmiş nesneler için kullanıldığını söyleyebilirim.

Üstad Sezai Karakoç’un o muhteşem şiirinin ismini anarak bitireyim; “Ötesini söylemeyeceğim”, ötesi artık haftaya.

*Yunus Emre

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.