Eski libas gibi aşığın gönlü

Müzik, yaşama ritmi hediye eder insana. Onunla birlikte andığım bir kavram daha var: Arınma. İnsanı arındıran bir yanı olabilir mi müziğin? Olabilir. Olmalı. Esasen yaşama ritmimizi de düşünme ritmimizi de karıştırılmazsa saptırılmazsa çok zengin, çok içten, aydınlık ve enerji dolu buluyorum. Ebruda nasıl çizgiler birbirine karışmıyorsa, hayatın içinde varolan müzikler de öyle.

Ve fakat el atmışlar karışmış, bozulmuş.

***

Arınmak istiyoruz. Bir yol, bir ses, bir yer arıyoruz; besleneceğimiz, arınacağımız bir yer.

Bizi asıl beslemesi gereken yer Anadolu’nun sesleri, tabiatı, havası, suyu, Neşet Ertaş’ı… Şüphesiz yerel müzikler de var. Şüphesiz başka ülkelerin müzikleri de var sevdiğimiz, beslendiğimiz. Kaynak çok esasen ama esas çıkış buradan, Anadolu’nun bağrından, Gesi bağlarından.

***

Modern zamanlar içindeyiz.

Şöyle bir tablo var önümüzde: ‘O şunu desin, bu bunu yesin, tüketilsin, biz size hazır sunalım, siz yeter ki bir şey yapmayın, bizim sunduklarımızı tüketin, harcayın, size yenisini sunalım.’ Modern insan bu tuzağın içinde. Çeşitli biçimlerde hazırlanıyor bu tuzak. Ülkeler, toplumlar böyle eğitiliyor. Bilinçli bilinçsiz, daha çok da bilinçli olarak.

‘Dünya nereye gidiyorsa siz de oraya gidin’ deniyor insanlara. Orada kimin müziği, kimin sesi kalabilir? Yüksek katlı evlerde türkü yakılır mı? Konformist endişelerle dolu yürekten hakikat sadır olur mu? Uzun cv’ler anlatılıyor her yerde uzun uzun. Adamlığın ölçüsünün uzun cv‘lere bağlandığı bir zamanda kimden, nasıl sahici sanat çıkabilir? Müziğimizin ne durumda olduğunu bu sorulara vereceğimiz cevaplara ve millet hayatımızın gittiği yere bakarak anlayabiliriz.

***

Müzik bize saf ve hakiki bir alan oluşturabilir mi? Evet oluşturabilir. Oluşturmalı. İnsanı arındıran bir yanı var çünkü müziğin. Tabiatın kendisi, kainatın tamamı saf müzik. Saf müzik duruluktur, değişik kimyevi maddeler içermez. Biz bir kuşun saflığında, sallanan bir yaprağın doğallığında olabilirsek ya da böyle bir yaşantıya meyletme cehdi gösterebilirsek daha güzel bir dünyanın kapıları aralanacak önümüze. Ve dahası kirli, güvensiz dünyadan birazcık da olsa arındığımızı hissedebileceğiz.

***

“Gönül dağı yağmur yağmur boran olunca / Akar can özümde sel gizli gizli / Bir tenhada can cananı bulunca / Sinemi yaralar yar oy yar oy yar oy…”

Yaşama ritmi veren sözler…

“Gönül dağı”nın sesi gelirken uzaktan yakından, sinemi yaralar yar. Sonra Erciyes diyarından Seyrani’nin sesi duyulur: “Eski libas gibi aşığın gönlü / Söküldükten sonra dikilmez imiş.”

Mutlu pazarlar.

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum