Fethi Bey’le tazelenir akdimiz

''Herkes güzelliğe sahiptir ama bunu herkes göremez.” Bu söze mi yoksa Mecid Mecidi’nin son filminde Hz. Muhammed’in, kız çocuğunu gömme niyetindeki babaya kızının ne kadar güzel gözleri olduğunu hatırlattığı sahneye mi önce rastladım hatırlamıyorum.

***

Kimse çocukların güzelliğini hatırla(t)mıyor.

Ebeveyn çocuk denilince aklıma çok özlediğim Fethi Gemuhluoğlu’nun oğluna yazdığı o güzel mektup geliyor. Kalpten kalbe değen kelimeleri var mektubun ve bana Ataullah İskenderi’nin şu sözünü hatırlatıyor: “Söylenen her söz üzerinde içinden çıktığı kalbin kisvesi vardır.” Mektupta görünen kelimeler o naif ve güzel kalbin elbiselerine bürünmüş besbelli.

***

Fethi Bey tanıdığı, ‘merhaba’ dediği insandaki iyi, güzel bir haslet daha da iyiye gitsin diye kelimeleri, cümleleri cömertçe seçiyor. Bir kişide (olmasa bile) iyi bir şey olduğunu söylediğimizde o iyiliğe doğru meylettiğini gözlemleyebiliriz, hele de çocuklarda. Bu bir çeşit şevklendirme yöntemi belki ama devamında kişinin desteklenmesi şart. Bu destek/ilgi suya atılan bir taş misali sonsuz dalga üretme gücünde.

16-12/11/aaaa.jpg

Bir insanla ilgilenmenin nasıl sonsuz dalga ürettiğini Fethi Bey’in mektup yazdıklarına bakarak görebiliriz. Ancak bahsedilen alaka asla yüzeysel olmayıp çok derin kökleri olan bir ağacın uç dallarına kadar yeterli ve besleyici su göndermesi gibidir. O, sapasağlam bir gönül ve engin birikimleri (müzik, şiir, öykü, kültür, sanat...) ile gençleri en iyi şekilde yönlendirmiş ve hepsini dost bildiğinden desteğini hiç esirgememiştir.

***

Günümüzde özellikle gençlerle ilgilenen kurum, dernek ve vakıfların kalitesi maalesef ortada. Bir insanı ya şevklendirip asla desteklemezler ya da kendi yeteneği dışında ısmarlama davranışlar için desteklerler. Kabiliyet sahibindeki cevheri gören, onu takdir eden, gelişmesi için yönlendiren ve daimî gönülden destekleyen bu gönül insanı, hayatıyla insan yetiştirme sanatını en ince ayrıntısına kadar göstermiştir. Ne yazık ki bugün bu mühim sanatı icra niyetindeki niceleri “Hiç aşık oldun mu?” sorusuna dost olabilmiş değiller. Ki bu kapının girişinde yanlış anahtarla boşa çabalanmış olduğunu gösterir.

***

Sözü Fethi Gemuhluoğlu’na bırakmalı:

“Uzuvlarımıza da dostluğumuz yok. Uzuvlarımıza dostluğumuz olsa… “Dost yüzünü göremezsem bu gözlerim nemdir benim” diyor. Biz dost yüzünü göremiyorsak gözlerimizin vazîfesi nedir? “Dilsizler haberini kulaksız dinleyesi” diyor. “Dilsizler haberini kulaksız dinleyesi” diyor; kulağımıza dost değiliz. Gönlümüze dost değiliz. Gönlümüz Beytullah değil. Kan deverân ettiren -ettiriyor mu ettirmiyor mu benimki, o da meçhul- bir uzuv. Biz uzuvlarımızın da hakkını vermiyoruz. Çünkü kendimize dost değiliz.

Kendisine dost olmayanlar, gayrıya dost olamazlar. Kendileri ile barışa varamayanlar, gayrı ile barışa varamazlar. Kaldı ki, savaş yoktur. Dünya, dostluk üzere halk edilmiştir. Makâm-ı Mahmûdiyyet, Makâm-ı Ahmediyyet ve hepsinin müncer olduğu Makâm-ı Ahadiyyet dostluk makamlarıdır. Derece derece dostluk makamlarıdır. Ve Levlâke Sırrının Mazharı’na mevdû’dur.”

***

Fethi Bey’e, dost yoluna bin sevgi.

Bir de Ervanur İçen’e.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum