Tanrı Dağlarından Selâmunaleykum

Bir şehrin meydanı, meydanları olmalı. Şehri şehir yapan, meydanları ve yolları. Altı günlüğüne geldiğim Bişkek’te birbirinden güzel parklar, ağaçlar, meydanlar gördüm.

İnsan ister istemez kendi ülkesini, Ankara’yı İstanbul’u düşünüyor ve bir “ah” çekiyor.

***

Meydanların ve o meydanlara açılan geniş yolların Çarlık Rusyası tarafından yapıldığını bilmesem, “İçinde insan yaşayacak, o yüzden insana değer verilen zamanda inşa edildiği belli” diye bir cümle bile kurabilirdim. Ama kurmayacağım. Rusya’nın bütün bir Orta Asya’da yaptığı zulümleri unutmuş değilim. Ama hakkını yemeyelim Rusların, bu işi biliyorlar.

İnsanlara ‘daha geniş bir gökyüzünde yaşadıkları hissini’ vermek önemli. İşte o duyguyu Bişkek’te meydanlar sağlamış. Kabul edelim ki çok insani, şehir planları... Bir de kamu binaları var, devasa yapıda. Onlar da “devletin gücünü hissetsinler” anlayışıyla yapılmış olmalı.

Tarım ve hayvancılık ve biraz da ticaretle geçinen Kırgızistan’da başkent Bişkek’in Ankara’ya benzer yanı, orada da daha çok memurların yaşıyor olmaları.

Altı milyonun biraz üzerinde nüfusa sahip olan Kırgızistan, Çin, Tacikistan, Kazakistan ve Özbekistan’la komşu. Kırgızlar haricinde başta Uygurlar olmak üzere Özbekler, Kazaklar, Tatarlar, Ahıskalılar, Çeçenler, Dunganlar (Çin kökenli Müslümanlar) ve Ruslar yaşıyor. Rusların onlarca yıl süren asimilasyon politikalarına rağmen Kırgızlar Türk ve Müslüman kimliklerine sahip çıkmaya çalışıyorlar. Gerçi başta kendilerini “Biz Kırgız’ız” diye takdim etseler de, “Siz de biz de Türk’üz” deyince “Evet tabii, kök aynı” diyorlar.

Kırgızcayı anlamak zor değil. Türkçe bilen pek çok insan var. Bugüne kadar on bine yakın Kırgız Türkiye’de üniversite okumuş. Devletin Türkiye ile ilişkisi çok iyi. Türkiye’den de pek çok öğrencinin ve tabii hocanın bulunduğu Kırgız-Türk Manas Üniversitesi 90’lı yıllardan beri eğitim veriyor.

Ezanlar okunuyor, camiler açık. Cuma namazları camiler tıklım tıklım dolu. Her bir camide farklı bir ekolün, farklı bir dini cemaatin etkisi var, orası ayrı tabii. Günlük hayatta Rusça epeyce yaygın. Rusça Kırgızcanın yanında resmi dil zaten. Komünizmin insanların hayatından ‘silindir gibi geçtiğini’ düşündüğünüzde karşılaştığınız manzarayı daha rahat anlama imkânınız oluyor.

Bölgenin en büyük beş pazarından biri başkentte. Dorbay Pazarı. Başta giyim kuşam ve ticaretin her çeşidi…

Kırgızistan’ın para birimi Som. Hiçbir şekilde ulaşım sıkıntısı yok. Otobüsler, tramvaylar, dolmuşlar çok rahat. 1 Türk Lirası 13 Som yapıyor. Ekmek 15 Som. Etin kilosu, 400 Som. En çok duyduğum isimler; Sultan, Nurbek, Akıl, Hacıekber, Şehirgül, Kanikey, Nazgül, Cıldız, Adile, Aygül, Akılay... Genelde sakin insanlar. Kızları güzel, balaları tatlı. Yemeklerini mi merak ettiniz, söyleyeyim hemen. Türk damak tadına benzer. Türlü çeşitli çorbaları seversiniz. Başta hamur işi olmak üzere en çok tüketilen şey, et. Etleri çok lezzetli, bilhassa at eti çok güzel. Her gün at eti yedim, şükür. Kımız içmek nasip olmadı. Bilenler bilir, at çok temiz bir hayvandır, temiz olmayan hiçbir şeyi yemez içmez. Kirli suyu, ölür ama içmez. Delikanlı dostumuz...

***

Kırgızistan denince aklınıza Manas gelsin. Sonra Tanrı Dağları. Türk’e, “Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslümanız” dedirten dağlar... ‘Kâfire karşı mücadele eden Müslüman’ın adı olan Türk’ün tarih sahnesinde ilk görüldüğü yerlerden biri... Canım dağlar. Fergana Vadisi’ni, tarihi şehir Oş’u ve Isık Göl’ü anlatamadım bile.

Ha, bir de büyük edebiyatçı, filozof Cengiz Aytmatov var. Dünyanın en güzel aşk hikâyesini, Tanrı Dağlarının romanını yazdı. Arkasında Tanrı Dağları var, sırtı yere gelmez, yazdıkları gönle işler. Aytmatov, çağını aşan bir yazar. Her yaştan okurun anlayacağı bir tat, bir felsefe var yazdıklarında. “Bakışlarını kendine çevir” der okura. “Köküne dön” der, insana ve milletine. Nur içinde yatsın. Kabrine gittim, nasip oldu.

İşte Cengiz Aytmatov’un ülkesi, ‘dünyanın en güzel dağları’nı taşıyor. Ve göllerini. Dünyanın şampiyonu Erciyes’te doğmuş bir adam olarak söylüyorum, dağlar bu kadar mı güzel olur ya rabbim. Bu kadar mı Tanrı dağı olur... Tanrı Dağları ülkeyi güneyden çevreliyor ve bugün maalesef Çin sınırları içinde yer alan Doğu Türkistan’dan ayırıyor. Ve Bişkek’in etrafını baştan sona kaplayan Aladağlar... Ve dünyanın güzel ağaçları... Güzel olan hiçbir şey anlatılamıyor. Kelimelere döküldüğü vakit özünden, canından bir şeyler gidiyor.

***

Doyamam dağların, kartalların, atların, Manas’ın ülkesini anlatmaya. Nasip olursa devam ederim. Unutmadan, Balasagun’a gittim bir de. İlk Müslüman Türk devleti Karahanlıların başkenti Balasagun. Balballardan değirmen taşlarına, kümbetlerden Burana Minaresi’ne kadar doyumsuz bir tarih, doyumsuz hava ve tabiat... Millet yapımızın çatısını oluşturan Türkçenin üstadı Yusuf Has Hacip de orada.

YORUMLAR (28)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
28 Yorum