Nobel Edebiyat Ödülü’ne dair güftügû

Nobel Edebiyat Ödülü galiba eskisi kadar ses getirmiyor. Günden Kalanlar isimli romanıyla bu yıl ödüle layık görülen Japon asıllı Kazuo Ishiguro hakkında Türk basınında kayda değer bir değerlendirmeye rastlamadım. İsveç Nobel Akademisi’ne göre, Ishiguro “büyük bir duygusal güce sahip romanlarında dünya ile hayali algı arasındaki uçurumu” ortaya çıkarmış. Türkçeye değişik şekillerde çevrilen bu ifadeyle tam olarak ne demek istendiğini anlamak için Nagasaki doğumlu yazarın diğer kitaplarının da Türkçeye çevrilmesini bekleyeceğiz. Ishiguro’nun sekiz romanından dilimize kazandırılan sadece Günden Kalanlar...

***

İsveç Akademisi’nin özellikle Nobel Edebiyat Ödülü’nü verirken hangi kriterleri kullandığını galiba hiçbir zaman tam olarak bilemeyeceğiz. Geçen yıl “Amerikan şarkı kültüründe yeni bir şiirsel anlatım yarattığı için” Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen ABD’li şarkıcı Bob Dylan, böyle bir ödül muhtemelen o güne kadar aklından bile geçmediği için çok şaşırmış olmalı ki, ödülü almaya gitmemişti. “Bravo Dylan’a,” demiştim içimden, “ilkeli bir davranış sergiledi!” Yanılmışım; ödül belgesini Mart ayında bir konser için gittiği İsveç’te alan sanatçı, para ödülünü alması için yapması gereken konuşmayı da yapmış ve bu konuşmanın ses kaydı, yanlış hatırlamıyorsam, İsveç Akademisi’nin internet sitesinde yayımlanmıştı.

Peki, Nobel’i reddeden yazar var mı? Var! Bernard Shaw, 1926 yılında, o yıl hiç eser yayımlamadığı halde Nobel Edebiyat Ödülü’ne lâyık görüldüğünü öğrenince şaşırmış ve ödülü kabul edemeyeceğini bildirmişti. Shaw’un sekiz gün süren tartışmalar sonunda ikna edildiği ve aldığı parayı bir derneğe bağışladığı söylenir. 1958 yılında da, SSCB’den Dr. Jivago’nun ünlü yazarı Boris Pasternak, önce kabul ettiği Nobel’i daha sonra ülkesindeki baskılara dayanamayarak “İçinde yaşadığı toplumla bağlarını büsbütün koparmak istemediği” gerekçesiyle reddetmek zorunda kaldı. 1969 yılında ödüllendirilen Samuel Beckett ise, ödül aldığını duyunca, eserlerindeki kişiler gibi hiçbir tepki göstermemiş, tek kelime söylemediği gibi ödülü almaya da gitmemişti.

Jean-Paul Sartre’ın Nobel’i reddetme gerekçesi, aynı zamanda ciddi bir Nobel eleştirisidir: Bazı büyük yazarlara zamanında ödül verilmemiş olması... Gerçekten de, Tolstoy, Anton Çehov, Maksim Gorki, Franz Kafka, Kazancakis, Cengiz Aytmatov gibi nice önemli yazar nedense Nobel’e lâyık görülmemişlerdir. Bizden birçok büyük şair ve yazarın adı bile geçmedi. Fuat Bayramoğlu, bir yazısında, Türkiye’de 1945-1951 yılları arasında elçi olarak İsveç’i temsil eden M. Claes Eric von Post’un hayranlık duyduğu Yahya Kemal’e Nobel Edebiyat Ödülü’nü verdirmek için çok uğraştığını, fakat şairin eserleri kitap haline getirilmemiş ve çoğu yayımlanmamış olduğu için bunu başaramadığını söyler. O kadar...

***

İsveç Akademisi, Nobel Edebiyat Ödülü’nün vereceği yazarları seçerken bazı dengeleri gözettiği ve politik davrandığı iddiasıyla şiddetle eleştirilmiştir. İkinci Dünya Savaşı öncesinde beş Alman yazarına Nobel Edebiyat Ödülü verildiği hâlde, savaştan sonra sadece Heinrich Böll (1972) alabilmiştir.

Üçüncü Dünya ülkelerine ödül verilirken, Batı dillerini ve kültürünü benimsetme gayesinin gözetildiği, ayrıca kültür üstünlüğü kurma mücadelesinde, Fransızca konuşan kesime karşı İngilizce konuşan kesimin desteklendiği öne sürülmüştür. Mesela 1986 yılında ödüle lâyık görülen Afrikalı (Nijerya) yazar Wole Soyinka –ki ödüle lâyık görülen ilk zenci yazardır- milliyet olarak Afrikalı olsa da, gerek tavır ve dil, gerekse yazdıklarının muhtevası bakımından Afrika ile hiçbir bağ taşımıyordu. Ayrıca, Soyinka’ya ödül, Afrika’nın bütün ağırlığıyla dünya gündeminde olduğu bir sırada verilmişti.

***

Nobel’in “politik” bir ödül olduğu yolundaki iddiaları yabana atmamak lâzım. Nitekim İsveç Akademisi, sorulan şu sorulardan hiçbirine bugüne kadar tatmin edici bir cevap verememiştir:

Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan kişi, ülkesinin veya dünyanın en iyi yazarı mıdır? Nobel jürisinin en iyiyi, en üstünü seçebilmek için dünyada çıkan bütün edebî eserleri gözden geçirmesi mümkün mü? Bu jüri, ödül verdiği kişinin bütün eserlerini gerçekten okumuş mudur? Nobel ödülleri niçin hep yerkürenin belli bir kesimine verilir? Nobel Edebiyat Ödülü verilecek seviyeye ulaşan yazar ve şairler hep Avrupa’dan mı çıkar?

İsveç Akademisi, Hindistan’dan Tagor’a, Japonya’dan Kawabata’ya, Çin’den Mo Yan’a, Arap dünyasından Necip Mahfuz’a, Türkiye’den de Orhan Pamuk’a ödül vererek bu eleştirilerden kurtulmaya çalışmıştır. 2000’de ödül verilen Gao Xingjian, Çin menşeli olmakla birlikte Fransız vatandaşıydı. Ishiguro’nun aslen Japon olmakla beraber İngiliz yazarı sayılması gibi... Bana sorarsanız, Haruki Murakami de rahmetli Yaşar Kemal gibi çok bekleyecek.

***

Nobel, bütün eleştirilere rağmen hiç şüphesiz önemli bir ödüldür ve ülkemizden bir yazarın veya ilim adamının böyle bir ödüle lâyık görülmesi hepimizi gururlandırır. Nitekim 2006 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne Orhan Pamuk’un, 2015 yılında da Nobel Kimya Ödülü’ne Prof. Dr. Aziz Sancar’ın layık görülmesi göğsümüzü kabartmıştı.

YORUMLAR (15)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
15 Yorum