Daha yoga yapacaktık…

Bir yoga furyası var, almış başını gidiyor.

Okullar da olması sahiden gerekli mi çözemedim.

Çocuklara asıl öğretilmesi gereken şeyleri öğretmeyen bir sistem ve çocukların neye değer vermeleri gerektiğini gösteremeyen bir müfredat işlemekte okullarda.

Öyle ki yıllar yılı bu bozuk eğitim sistemiyle, başarı sağlayamayan binlerce öğrencinin yerine yine binlerce başarısız öğrenci eklenerek; “Bütün lazım olan her şey bitti, bir yogamız eksikse eyvallah!” diye söylenmeden edemiyorum.

Sistemin tüm eksikliklerine rağmen bizlerin derdi eğitimi düzeltmek yerine dil, din, ırk gibi kavramlarla uğraşmak. İmam hatipler tutmazsa yoga gündemi yaratmak.

Dört dörtlük bir toplum beklemiyorum. Fakat sürekli yanlış giden şeylerin bir değişime ve gelişime ihtiyacı olduğunu söylüyorum. Lakin eğitim sistemi hala oturmamış olan ülkemizde; çocuklarımız ülkemizin geleceğini nasıl etkileyebilir ve böyle giderse nasıl etkileyecektir, bunların müsebbibi nelerdir diye düşünmek değil midir esas amacımız.

Eğitimsizliğin bozukluğundan kaynaklanan cehalet en çok aileleri etkilemekte. Aileler çocuklarını evde nasıl yetiştiriyorlar? Çocuklarına yetebiliyorlar mı? Pedagojiden anlamayan ebeveynlerin çocukların üzerindeki etkileri nasıl? Bence yoga gündeminden daha derin bir konu…

Duyarsız ana ve babalar çocuklara ne ölçütte bir gelecek vaat edebilir ki!

Çocuk daha doğmadan ailesinin etkisine girer. Doğumla birlikte ailesiyle etkileşimi hızlanır. Kişiliğinin büyük çoğunluğu, ailede yaşanan etkileşimlerin üzerine inşa olur. Aile ile etkileşimin en önemli unsuru da model olmaktır. Çocuk iletişimi, değerleri, evrensel ahlaka uygun bütün kavramları ilk olarak ailede öğrenir. Kısacası aile, çocuğun ilk sosyal çevresidir. Çocuğun hayatındaki en önemli eğitim kurumu ailedir. Bu sebepten dolayı aile ne verirse çocuğun zihinsel şemasındaki hayat o şekilde şekillenir.

Oysa ki Türkiye’de aile içi eğitim yok. Çoğu lise ve üniversitede eğitim vasat. Üniversite mezunlarından bile yazım hatasız üç cümle göremezsiniz. Yoga bu konu da işe yarar mı dersiniz?

Sorun bizim çocuklarımızda değil burası kesin. Eğitimdeki tüm paydaşların üzerine düşen sorumluluğu samimice alması gerekiyor. En çokta ailelerin. Gerçekçi çözümler üretmeliyiz. Türkiye’de anne-babaların çocuklarla doğru iletişim kurabilmeleri, onları çevrelerine faydalı, özgüvenli bireyler olarak yetiştirme konusunda eğitime ihtiyaçları var.

Meslek edinirken uzun yıllar eğitim görür ve büyük bir emek, zaman ve para harcarız. Gün gelir anne baba olmaya karar veririz. Peki toplumun geleceğini yetiştirenler yani anne babalar bir sınava tabi tutuluyor mu? Hayır. Biyolojik olarak bir engelimiz yoksa hiçbir eğitim almadan, sınava girmeden anne-baba oluyoruz. Gerçekten keşke şu işin kursu olsa da sertifika alamayan insan çocuk yapma, yetiştirme iznine sahip olmasa.

Bir çocuğun yaşamında ilk yıllar çok önemliyse ve bu yılları aile ortamında geçiriyorsa, okul daha sonraki yıllarda devreye giriyorsa ne yapmalıyız? Öncelikle çocuğun gelişiminde bu denli belirleyici etkileri olan aile bireylerinin, çocuk gelişimi ve eğitimi konularında bilgilendirilmeleri, bilinçlendirilmeleri ve eğitilmeleri gerekmektedir. Keşke…

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum