Ötekileştirmenin olmadığı bir Türkiye...

Cumhurbaşkanı Erdoğan 979 günlük bir aradan sonra partisine yeniden ‘üye’ oldu 998 gün sonra da yani evvelsi gün de partisinin yeniden ‘başına’ geçmiş oldu.

Artık ‘terleyen, taraflı ve partili bir cumhurbaşkanımız’ var.

Hem Türkiye için hem de AK Parti için hayırlara vesile olsun inşallah.

Gönül rahatlığı ile şu şekilde söyleyebiliriz; demokratikleşmenin, kalkınmanın, büyümenin önündeki büyük büyük bir engeli daha çözmüş ve geride bırakmış bulunuyoruz.

***

Daha çok çalışacaklar, daha çok yorulacaklar, daha çok ter dökecekler.

Ve fakat bu çalışma, yorgunluk ve ter dökme sadece ‘yol, köprü, han, hamam, hastane,’ için olmayacak.

Daha ötesi için gerekli.

Zira 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 50 nokta 1’e ihtiyacı olan AK Parti’nin ‘kazanmak için’ en az bu oy oranına ulaşabilmesi gerekiyor. Bunun içinde asıl gönüllerde ‘yollar ve köprüler’ inşa etmesi gerekiyor.

Ki Türkiye’nin an itibariyle toplumsal öncelikleri ve ihtiyaçları yer değiştirmiş durumda.

AK Parti’de bunun farkında olmalıki; gerek kongreye davet afişlerinde gerekse kongre salonundaki afişlerde ‘demokrasi’, ‘değişim’, ‘reform’, ‘özgürlük’ gibi sözleri öne çıkarttı.

Çünkü siyasal partiler ancak vaatlerini toplumsal ihtiyaçlara göre belirlediklerinde kazanma şansları vardır.

Örneğin, bir ülkede işsizlik revaçta ise, o dönemde yapılan seçimlerde ‘işsizliği bitirme’ sözünü veren ve verdiği sözün altını somut verilerle de doldurabilen siyasal parti seçimlerin kazananı olur.

İşsizlik revaçta iken seçim vaatlerinde bunu görmezden gelen bir partinin, ya da programına alsa bu sorunu dahi çözebileceği noktasında güven vaat etmeyen bir partinin toplumun teveccühünü yine kazanma şansı yoktur.

3. Olağanüstü Kongresi’nde ‘özgürlük’, ‘değişim’, ‘reform’, ‘demokrasi’ sloganlarını ön plana çıkartan AK Parti bu durumda ‘özgürlükler ve demokrasi’ konusunda oluşan ‘toplumsal sıkışmışlığın’, farkında demektir.

Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan’da Pazar günü AK Parti Genel Başkanı olarak yaptığı konuşmada demokrasiye, özgürlüklere vurgu yaparak, “Yeni dönemde öteki olmayacak” dedi.

Şöyle dedi:
“Kimse kendisini ötekileştirmesin, kimsenin özgürlük alanı tehdit altında değildir. Kimse de geleceğinden umutsuz olmasın. ”

Bu söz önemli. Çünkü sadece AK Partili olanların değil AK Partili olmayanların da geleceğe umutla bakması ve geleceğinden endişe duymaması lazım. Herkes Erdoğancı herkes AK Partili olmak zorunda değil ancak Erdoğan ve AK Parti adil bir şekilde herkesin cumhurbaşkanı herkesin hükümeti olmak durumundadır. Toplumun her kesimine bunu samimi bir şekilde hissettirmesi gerekiyor. Aslolan da hakkaniyetli olan da budur. Dahası 15 yıldır ülkenin iktidarında olan AK Parti’ye de lideri Erdoğan’a da yakışan budur.

Neden mi? Çünkü AK Parti hükümeti kadrolarının büyük bir çoğunluğu bir dönemin Türkiye’sinin ‘ötekileştirilmiş’ olanlardan oluşuyor da ondan. Çünkü dün ötekileştirilmenin yarattığı tahribatların ne olduğunu bilenlerin iktidarında bugün ötekileştirilmenin konuşulması dahi vahimdir de ondan.

Ötekileştirilmiş bir toplum dünün Türkiye’sini anlatan bir fotoğraftır da ondan.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti’nin ilk yıllarındaki gibi “demokrasiye” vurgu yapması hatta “demokrasi reformu” için masalarında altı aylık bir paketin olduğunu söylemesi heyecan vericiydi. Bakınız özetle şöyle söyledi:

“Demokratik kazanımlarımızı ileriye taşıyacağız. Demokratikleşme de hedefimiz, her kesimden, her yaştan, her meşrepten insanımızın hak ve özgürlükler konusunda kendisini daha güvencede hissedeceği bir Türkiye inşa edeceğiz. Yakında 6 aylık bir yol haritamızı da paylaşacağız.”

Bakınız, kim ne derse desin, Türkiye’nin hala var olan kronikleşmiş sorunlarını çözebilmesi için demokrasiye yönelmesinden başka çıkış yolu yok.

Ve AK Parti eğer yıllar yılı ülkenin iktidarında kalmak istiyorsa, reformcu kimliğine geri dönmekten, özgürlüklerin önünü açmaktan, toplumun bütün kesimlerinin güvence ile yaşayacağı bir Türkiye inşa etmekten başka çaresi yok..

Yoksa 15 yıldır zaten Türkiye’nin yönetiminde olan AK Parti neden sanki ilk kez iktidara gelecekmiş gibi “özgürlük”, “reform”, “demokrasi” vurgusu yapsın ki...

Ve getirdikleri yeni hükümet sisteminin ‘hukuk devleti’nin inşası için gerekli olduğunu gösterebilmesi gerekiyor. Böylelikle pekçok tartışmalarda geride kalmış olur.

YORUMLAR (21)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
21 Yorum