Bugünü iple çeken biri olarak heyecanımı mazur görün. Bizim Şişko’nun verdiği tarih buydu… Sağ kolumun iç kısmına yaptırttığım kalıcı dövmede 14 Eylül 2017 yazıyor.
Yani yüzüncü gün!
Hatırlayalım… Yerli otomobil konusunda TÜSİAD’dan karşılık bulamayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı teklifi TOBB’a götürünce Başkan Hisarcıklıoğlu da “Hazırız, yeter ki yanımızda olun” karşılığını vermiş ve 6 Haziran’da yerli ve milli otomobili üretecek ‘babayiğiti’ bulmak üzere yola çıkılmıştı. Hatta Fatih Çekirge’nin haberine göre aynı gece Hisarcıklıoğlu Bilim ve Sanayi Bakanı ile buluşmuş, ‘neredeyse gece yarısına kadar süren’ uzun bir toplantı gerçekleşmişti… Toplantıdan çıkan sonuç Cumhurbaşkanı ile ‘talimatları doğrultusunda daha detaylı’ bir görüşme ihtiyacıydı.
***
O günlerde bizim Tımarhaneye ziyaretimi aktarmıştım. Söylemediğim detay Başhekim Şişko’nun arkasındaki altıncı İstanbul köprüsü fotoğrafının yanında duran takvimde yuvarlak içine alınmış tarihti: 14 Eylül, yani yüzüncü gün. Şişko büyük projelerde yüzüncü günün çok önemli olduğunu, yerlilik ve millilik düzeyinin ilk yüz günde belli olduğunu söylemişti.
Ben de hemen fikri takibe başlamış, ulaştığım göğüs kabartıcı sonuçları şehir şehir bir raporda toplamıştım… Heyecanın sokaklara taştığı o günlerde, AK Parti Kastamonu milletvekili Murat Demir, yerli otomobilin Kastamonu’da üretilmesi için çalışacağını söylemişti. Ancak bunu duyan Erzurumlular, yerli otomobilin illerinde üretilmesi için kampanya başlattılar. Derken İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası’nın, sahip oldukları ‘ekonomi kültürü’ nedeniyle yerli otomobilin İnegöl’de yapılması için TOBB’ye başvuru yapacağı öğrenildi. Ardından Adana Ticaret Borsası Başkanı Şahin Bilgiç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talep ettiği yerli otomobili Adana’da üretmeye talip olduklarını söyledi. Çünkü bilindiği üzere Adana ‘sanayi kültüründe’ önder bir kentti. Tam bu noktada Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Kösemusul, milli tank ve milli tren gibi yerli ve milli otonun üretim yerinin de ‘milli üretim şehri’ Sakarya olması gerektiğini belirtti.
Raporumu elinde evirip çeviren Şişko, “iyi de detay nerede?” diye sordu. Aval aval baktığımı görünce de önüme tek sayfalık bir kağıt sürdü. Milli projemizle ilgili olarak Anadolu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan şöyle demişti: “Devlet ya ciddi sermaye koyacak, ya da 30-40 yıl vadeli faizsiz kredi verecek. Bunlar olmazsa üretim ancak ithal araçların yasaklanmasıyla mantıklı olur”. Şişko sağ elinin baş ve işaret parmaklarını birbirine sürterek para işaret yaptı… “Detay” dedi… “Sana detayı takip et dememiş miydim?”
“Bu kadar babayiğit varken detayın lafı mı olur… Zaten biracılar yerliden ne anlar ” gibi bir şeyler geveledim, ama Şişko’nun yüzü değişmişti. “Racon mu kesiyorsun?” diyerek bana doğru bir iki adım attı. “Senin yaşın kaç?” diye bağırırken ben odasından hızla fırlamıştım bile…
***
Alt kat koridorunda çaycı Hulusi’yi buldum. Şişko’nun da artık bu ‘detay’ işlere takıldığını, yerli ve milli tımarhane projesi için çok para lazım olduğunu söyledi. Ben onun yalancısıyım ama ülkenin bütün firmaları yerli otomobili kendileri yapmak istediği için arbede çıkma ihtimaline karşı ‘babayiğitler’ aşamasına geçilmiş. Yabancıların yerli ve milli teknolojimizi çalmasını önlemek üzere, deneme sürüşü değil ‘deneme duruşu’ yapılacağını ve şöför olarak ‘tevazu ve derinliğiyle’ temayüz eden Fatih Altaylı’nın seçildiğini de ekledi.
Yüzüm asıldı tabii… Herkes gibi benim de hayallerim var… Uzaklaşırken Hulusi ardımdan “Detay peşindeysen aklında olsun” diye seslendi, “artık insanlar hangi partiye oy verdiklerine bakılarak tek tip elbise giyeceklermiş. Farklı kuruyemişlere uygun renkler bile seçilmiş.” Hiçbirinden haberim yok. Doğrusu çok bozuldum… Ama ahdettim konunun tüm detayları ile takipçisi olacağım ve o Şişko da görecek!
