Delikanlılığa çağrı

Yeni bir parti kurma hazırlığındaki eski başbakan Ahmet Davutoğlu, dün, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu ziyaretinden sonra, basın mensuplarının sorularını cevapladı.

Öne çıkan iki hususu:

İstanbul Şehir Üniversitesi meselesi ve Ali Babacan’la münasebetler.

***

Neymiş? Ahmet Davutoğlu başbakanken İstanbul Şehir Üniversitesi’ne “usulsüz” arazi tahsis etmiş.

Vakıf üniversitelerine arazi tahsisine el veren bir kanun var mı kardeşim?

Var.

İstanbul Şehir Üniversitesi o kanunda öngörülen şartları taşıyor mu?

Fazlasıyla taşıyor.

Bütün standartlara göre iyi, kaliteli, başarılı bir üniversite.

Öğrencilerinin önemli bir kısmını ücretsiz okutarak vakıflığın da hakkını veren bir üniversite.

Halkbank’ın bu üniversiteye ait banka hesaplarına tedbir koydurması üzerine yazmıştık; tekrar edelim:

İstanbul Şehir Üniversitesi, ABD ve Avrupa’daki en iyi üniversitelerden mezun olmuş ve bu üniversitelerde görev yapmış akademisyenleri cezbederek ‘tersine beyin göçü’ne hizmet ediyor.

İstanbul Şehir Üniversitesi, farklı alanlarda yapılan KPSS, ALES, ÜDS, YÖKDİL sınavlarında Türkiye’deki tüm üniversiteler arasında ilk ona, belli branşlarda ise ilk beş ve ilk üçe giriyor.

İstanbul Şehir Üniversitesi, Türkiye’de en fazla Erasmus hibe desteği alan üniversitelerden biri.

İstanbul Şehir Üniversitesi, öğrenci memnuniyet anketlerinde en iyi üniversiteler (A+) arasında.

Böyle bir vakıf üniversitesine arazi tahsis etmenin neresi “usulsüz”?

Keşke memleketteki bütün usulsüzlükler böyle olsa!

Davutoğlu, konuyla ilgili dünkü açıklamasında şöyle dedi:

“Şehir Üniversitesi 40 yıllık bir emeğin ürünüdür. 12 Eylül ve 28 Şubat şartlarında geri adım atmayan Bilim-Sanat Vakfı’nın birikimini yansıttığı, ticari kaygıları olmayan bir üniversitedir. Eğer bu bir siyasi hesaplaşmaysa biz buradayız, bizimle hesaplaşsınlar. Binlerce akademisyenin ve öğrencinin geleceğini kimse siyasi malzeme yapmasın.”

Delikanlılığa çağrı bu.

Doğru dürüst makes bulursa ne âlâ.

Bulmasa da Allah büyük.

***

Gelelim Ali Babacan’la münasebetlere.

Babacan liderliğindeki hareketle birleşme ihtimaline ilişkin bir soru üzerine şunları söyledi Davutoğlu:

“Sayıın Babacan’la ve orada bulunan arkadaşlarla her şeyden evvel dostuz ve bundan sonra da dost olmaya devam edeceğiz. İsterdik ki ve çok çaba sarf ettik ki beraber olunabilsin, ama bizim cihetimizden herhangi bir engel görmememize rağmen bu mümkün olmadı. Mümkün olmamışsa da, bu mümkün olmayış üzerine uzun uzun tartışma yapmaktansa doğru olanı yapmak gerekir, biz de doğru olanı yapmaya çalışıyoruz. İleride ne olur, onu zamanın akışı gösterir; ama şu anda bizim için kendi partimizin oluşumu, sağlıklı bir şekilde oluşumu tek hedefimizdir ve başka hiçbir birleşme ya da ayrışma ve sair gündemimiz yok… Ama herhangi bir görüşme talebi söz konusu olursa da, hiç kimseye, ne Sayın Babacan gibi dostumuz arkadaşımız olan bir kardeşimize ne de herhangi birine Türkiye’de kapımız kapalıdır. Gönlü açık olanın zihni de açık olur, kapısı da açık olur…”

İki hareketin tek parti çatısı altında birleşmesi bu saatten sonra imkânsız görünüyor; ama gönüller, zihinler, kapılar açık tutulursa seçim ittifakı niye olmasın?

Hayırlısı inşaallah.

YORUMLAR (39)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
39 Yorum