Halkın arifliği

Yaşadığım iş yoğunluğundan dolayı, yeni yönetim sistemi yazılarına kısa bir ara. Daha önce ayda bir kez de olsa, bazı eski yazılarımı paylaşacağımı belirtmiştim. İşte onlardan biri, 17 Mayıs 1999 tarihli Yeni Şafak yazım, bence mevcut tartışmalarla da 16 Nisan’daki halk oylamasıyla da fena halde ilintili:

“İlkin Ömer Seyfettin’in ‘Mefhum Buhranı’ adını taşıyan 1919 tarihli bir yazısına göz atalım (Türklük Üzerine Yazılar, Bilgi Yayınevi, 1993). Ömer Seyfettin yazısına biraz tuhaf ve gülünç gelebilecek bir benzetmeyle başlıyor: ‘Bizim kafalarımız karpuz değildir. Çünkü henüz hamdır, kelek halinde. Bir keleğin içinde nasıl çekirdekler teşekkül etmemiş ise, bizim kafalarımızda da mefhumlar öyle kemale ermemiştir. Bizde her şeyin ismi vardır, ama hayalimizde bu ismin ‘cisim hududu’ yoktur. Ben ‘kelek’ diye münevverleri kastediyorum. Yoksa, halk ariftir, her şeyi öğrenmeden bilir. Münevverlerimizin en kabadayıları bugün evvela milliyetlerini, hatta milliyet ile ırkı birbirine karıştırıyorlar.’

***

Bu son derece yalın sözlerin ardından, yine yalın bir tanım getiriyor Ömer Seyfettin: ‘Milliyetin hududu lisanla harstır.’ Kısacası dil benim evimdir ve sırf bu evin içinde yaşayan bir kültür vardır diyor. Bu yalın tanımın günümüzde bile nice tartışma başlığına yol açtığını düşünecek olursak, onca yıl önceki kavram kargaşasının pek uzağına düşmemişiz demektir. Belki de tam bu nedenle, şunları eklemek gereğini duyuyor Ömer Seyfettin: ‘Milliyetin, ırkın, harsın mahiyetini bilmeyen münevverlerimiz devlet, hükümet, millet mefhumlarına da zihinlerinde içtimai hakikate uygun bir şekil verememişlerdir.’

Ömer Seyfettin’in halkın arifliği ile söylemeye çalıştığı da bununla ilişkili. Seyfettin halka -aydın karşısında- yüce bir konum biçmiyor; yalnızca halkın, yaşananın ne olduğunu gayet iyi bildiğini, gayet iyi deneyimlediğini söylüyor. Aydınımız ise -biraz abartarak söyleyelim- edinmiş olduğu kavramları toplumsal zemine, her siyasi gelişmeye, her yeni fenomene uygulayınca sorunu çözdüğünü, konuyu kavradığını ve bu kavramların gereken açıklama alanını oluşturduğunu düşünüyor. Oysa bu kavramlar, çoğu zaman, yaşananın pek uzağına düşmüş oluyor. Siyasetçilerimizin bir bölümü de, siyasi göstergelere bakarak, aynı kavram belirsizliğine dayanan kurgularının toplum nezdinde kabul gördüğünü varsayıyor ve milletin gerçek iradesini yansıtmaktan uzak, anlamsız yaklaşımlarla bu iradeyi zayıflatıyor, toplumsal zemini bulanıklaştırıyor.

Kemal Tahir 1961’de Fethi Naci’ye verdiği yanıtta, söz konusu eleştirmenin toplumsal bir tartışma alanı konusunda ‘herkesin bildiği kelime’ tanımını kullanmasına ve kendisini bunun dışında kalmakla suçlamasına şöyle karşılık veriyor: ‘Herkesin bildiği kelime lafındaki rahatlık beni sahiden ürküttü. Demek bizi millet olarak kelimelerde çoktan anlaşmış sayıyorsun!... Bir milletin kelimeler üzerinde anlaşabilmesi çok, pek çok ileri konaktır. Biz bu konaktan daha pek çok uzağız.’

Tekrar Ömer Seyfettin’in söylediklerine kulak verelim: ‘Evet, biz münevverler milletten evvel kendimizi tenvire çalışmalıyız. İnsan, düşünen bir mahluktur. Fakat düşünmek de mefhumların sayesinde vaki olan bir hadisedir. Mefhumlar ise muayyen şümulleriyle, tazammunlarıyla bir hakikatı tesbit eden hudutlardır. Halbuki biz bugün bir mefhum buhranı içinde yaşıyoruz. Kafalarımız henüz olmamış birer karpuz, ham bir kelek ki içindeki çekirdekler daha teşekkül etmemiş.’

Ömer Seyfettin yazısını şu soruyla bitiriyor: Bu kelek ne vakit kemale erecek?”

***

18 yıl önce yanıtsız saydığım yukarıdaki soru bugün de öylece duruyor. Ama halkın arifliği, yaşananlar konusundaki farkındalığı 15 Temmuz hain darbe girişimini savuşturmamız dahil, nice önemli sonuç doğurdu yakın siyasi tarihimizde. Hep millete güvenenler kazandı. 16 Nisan’da da öyle olacağını, Kemal Tahir’in sözünü ettiği o “çok, pek çok ileri konağa” bir adım daha yaklaşacağımızı düşünüyorum.

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum