Muhalefetin acizliği

Kaç aydır sayısız aldatmaca, nice akıldışı sav sokuluyor tedavüle. “Cumhurbaşkanı canı istediği zaman Meclis’i feshedebilecek” diyorlar. “Cumhurbaşkanını ve hükümeti kimse denetleyemeyecek” diyorlar. “Cumhurbaşkanı isterse ülkeyi eyaletlere ayırabilecek” diyorlar. “Cumhurbaşkanı bir gecede muhtarlıkları kaldırabilecek” diyorlar. “Cumhurbaşkanı isterse bakanlıkları bile kaldırabilecek, belki ülkeyi bakansız yönetecek” diyorlar. Buna benzer çok örnek var. Ben her işittiğimde bunlara gülmekten bile yoruldum artık.

Özellikle de devlet ciddiyeti taşıması gereken, hesapta devletin başına talip olan ana muhalefet partisinin sözcüleri nasıl hiç duraksamadan bu uydurma savları dillendirebiliyor? Bir dost meclisinde bunları aynı samimiyetle savunabilirler mi? Hiç sanmıyorum. Özellikle de Meclis’te vekil olarak görev yapan muhalefet partisi mensupları işin aslını esasını gayet iyi biliyor olmak durumundalar.

***

Bu popülist yanıltmacaların konunun ciddiyetini sulandırdığı açık. Amaç da bu zaten. Ortada ciddi bir yönetim sistemi değişikliği önerisi var. Bunu esasından tartışmaya yeltenen, yukarıdaki savların hiçbirine yaslanamaz. Değişiklik paketinin içeriğinden böyle tuhaf savlar çıkaramaz. Esası tartışmaya kalkışan oldukça iyi hazırlanmış, tutarlı ve bütünlüklü bir öneriyle karşı karşıya olduğunu itiraf etmek zorunda kalır.

İşte bunu yapamadığı için, kafa karıştırmaya yönelik, anlamsız, bu devletin işleyişindeki tarihsel birikim ve bilince uzak, daha çok fantezi diye tanımlanabilecek savlara yaslıyor sırtını muhalefet. Akademisyen, aydın kimliği taşıyan bazı muhalifler de kuramsal bir açık bulmak için akla gelmeyecek varsayımlar üretiyor. Düşünsel birikimlerini basbayağı kötüye kullanıyorlar.

Efendim, neymiş, “Ya Cumhurbaşkanı eşini, oğlunu, ilkokul mezunu birini, 18 yaşındaki bir çaylağı kendine yardımcı atarsa ne olurmuş?” 94 yıllık devlet geleneğimizle bağdaşmayan saçmalıklar. Bu sav bile AK Parti ve MHP’ye oy veren toplumsal kesimlere tepeden bakışlarının bir yansıması aslında. Bir kibrin ifadesi. Mevcut iktidara duyulan öfkenin dışa vurumu, ona gönül verenlerin küçümsenmesi.

Onların asıl söylemek istediklerine tercümanlık yapayım. Böyle şeyler söylerken şunu dile getiriyorlar içten içe: “Bu iktidar partisinin zihniyeti bizim aydınlık kafalarımızın çok gerisinde. Bunlar böyle şeyler yaparlar. Bunlara oy verenler de itiraz şöyle dursun, ayakta alkışlar, körü körüne itaat ederler.” Kibir dediğim bu. Üstelik bu kibir toplumdan yabancılaşmalarının da nedeni.

71 yıllık çok partili hayat tecrübemizi, bu milletin oy verme reflekslerini, sağduyu ve ferasetini hiçe sayan bir bakışın ürünü. “Oh ne güzel, kalsınlar öyle” diyemiyorum. Çünkü akılcı bir muhalefet anlayışı eşliğinde, ülke olarak çok daha hızlı yol alabilecekken toplumsal enerjimizi bu bakışa harcamamıza üzülüyorum.

***

Gerçekleşme olasılığı son derece düşük, tuhaf varsayımlara yaslanıp duruyorlar ha bire. Son olarak “Cumhurbaşkanı bitkisel hayata girerse ne olacak?” sorusunu çıkardılar ortaya. Yeni sistemde makamın herhangi bir nedenle boşalması (vefat, istifa ya da Yüce Divan’da mahkumiyet) halinde 45 gün içinde seçime gidiliyor. “Ağır hastalık durumu” gibi, siyasi suiistimal konusu yapılabilecek bir şey anayasada tanımlanamaz. Yakın tarihe bakın, 57. Hükümeti hatırlayın, Başbakan Ecevit’in hastaneye yatırılıp çıkarılmasını, sağlık durumu hakkındaki spekülasyonları, o dönem oluşan iktidar boşluğu algısını. O vakit bir senaryo kurgulandı ama nihayete erdirilemedi.

Şimdi gerçekleşme olasılığı son derece düşük “bitkisel hayat” varsayımı neden tartışma konusu yapılır, anlamış değilim. İnsanları hayır oyuna yönlendirmek için böyle gerçeküstü varsayımlara yaslanmak biraz çocukça bir şımarıklığın da ifadesi değil mi aynı zamanda? Böyle bir şey oldu diyelim, Meclis toplanır, seçimleri birlikte yenileme kararı alır. Hepsi bu. Bunun “Ya yeni sistemde uzaylılar dünyayı işgal eder, gizli bir silahla dünya liderlerini bitkisel hayata sokarlarsa ne olacak?” demekten ne farkı var? Türkiye’de mi yaşıyoruz, yoksa bir Tim Burton filminde mi?

YORUMLAR (18)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
18 Yorum